Egeden 1. Sayı - page 14-15

HAZİRAN 2009
13
12
İ
nsanlar genellikle kendileri
için mutluluk ifade eden
olayları ve zamanları hatırlama
eğilimindedirler. Bu psikolojik
olarak da bir rahatlama ve geleceğe
daha güvenle bakma hissi sağlar.
Kötü anılar ise hafızaların derinlik-
lerine itilir ve benzeri bir durumla
karşılaşılmadıkça da hatırlanmaz.
Üstelik “hafıza-yı beşer nisyan ile
maluldur” deyişi bize insan hafızasının
unutmaya meyilli olduğunu da veciz
bir şekilde ifade etmektedir. Ancak
tarihin tekerrür etmemesi için bazen
kötü olayların da unutulmaması
gerektiği apaçık bir kuraldır.
Nitekim İzmir şehri için de 15
Mayıs 1919 tarihi bunlardan birisidir.
“Anadolu’nun Tacı” olarak adlandırılan
bu şehrin 1081’de Çaka Bey, 1317’de
Gazi Umur Bey ve 1402’de Emir
Timur’dan beri neredeyse 900 yıl
süren Türk hâkimiyetindeki en mesut
günleri Osmanlı Devleti’nin yıkılış
süreciyle birlikte kâbusa dönmüştür.
Osmanlı’nın I. Dünya savaşından
yenik ayrılması ve Mondros
ateşkesinin ardından Ocak 1919’da
Paris’te toplanan konferansta
İngiltere’nin bastırmasıyla Batı
Anadolu’nun Yunanistan’a bırakılması
kararlaştırılmıştı. Bu haberin
duyulması üzerine İzmir’de aydınlar
“İzmir Müdafaa-yı Hukuk-ı Osmaniye
Cemiyeti”ni kurmuşlar ve 17 Mart
1919’da bir bildiri yayınlayarak
bölgede Türk nüfusun çoğunluğu
oluşturduğunu, milli hakların
korunmasında kararlı olduklarını
açıklamışlardır.
Llyod George ve Venizelos ise
aralarında anlaşmış, bölgede yaşayan
“Rum çoğunluğun” Türkler tarafından
katliama uğratıldıkları iddiasıyla
propagandaya başlamışlardı.
Aslında herkesin bildiği gibi ista-
tistikler İzmir’de Türklerin çoğunlukta
olduğu gerçeğini ispat etmeye
yetse de Falih Rıfkı’nın sözleri konuyu
tartışanlara bir tokat gibi karşılık
veriyordu:
Bölgenin en büyük
kostümatölyesi vemüzik
stüdyosu Ege’de
Kostüm Atölyesi’nde yürütülen
çalışmalar hakkında bilgi verir
misiniz?
Bu birim yine Cengiz Hocamız
sayesinde kuruldu. Öncelikli
kuruluş amacı, bizim Halk Oyunları
Bölümü’ndeki geleneksel giyim
kuşam derslerimize destek olmaktı.
Türk Halk Oyunları kostüm-
lerini tanıtmayı, gösterilerimizde
kullanılacak kostümleri hazırlamayı
ve öğrencilerimizin bu alanda da
uygulama yapmasını amaçladık.
Ege Bölgesi’nin fiziki olarak en
büyük atölyesidir. Şunu belirtmek
lazım; bizde yapılan her türlü kos-
tüm, öğretim üyelerimizin birebir
alan araştırmasıyla ortaya çıkmıştır.
Kostümler, doğru şeyi doğru yere
koyarak, doğru nitelikli kumaşlarla
üretiliyor. Gerekirse köyde üretim
yaptırıyoruz. Birebir orijinal kostüm-
leri elde ediyoruz. Geleneksel kos-
tümü el sanatları halinde yaptığımız
için maliyet olarak piyasadan aşağı
değil. Tiyatrolara da çok destek verdik.
Devlet Tiyatroları’na diğer bölümler-
imizle de, hem müzik hem de dans
desteği veriyoruz.
Ses kayıt stüdyosunda yürütülen
çalışmalar hakkında bilgi verir
misiniz?
Ses kayıt stüdyomuz Ege
Bölgesi’nin en büyük stüdyosu ve
donanımı çok iyi. Bu stüdyomuz da
öncelikli olarak kendi öğrencilerimize
yönelik yapıldı. Mikrofon kullanı-
mıyla, teknikle ilgili konuları daha
iyi işleyebiliyoruz. Sahneye çıkacak
olan öğrencilerimiz mikrofon eğitimi
alıyor. Teknolojiden faydalanmadan
bir şeyler yapmak zor. ‘Ton-maister’
lıkla ilgilenen öğrencilerimiz için de
stüdyo çok faydalı. Onların önünü
açmış oluyoruz. Önümüzdeki yıl ses
kaydı, miksaj gibi konuları içeren
bir mikrofon eğitimi dersi koymayı
düşünüyoruz. Stüdyonun hacmi çok
büyük. Bir halk müziği korosunun
kayıt yapabileceği Türkiye’de çok az
yer var. Temel amaçlarımızdan biri
de, geleneksel ortamda bildiğimiz
mahalli kişileri getirip derslerde
kullanmak için seslerini arşivlemek.
Stüdyo, derslerden kalan zaman-
larda dışarıya da açık. Kendi öğretim
üyelerimizin albümleri burada yapıldı.
Yurt dışından da albüm yapmak için
yararlandılar. İsteyen herkes, hem
teknik destek hem de bilgi desteğiyle
birlikte stüdyolarımızdan yararlana-
biliyor.
Geleceğe dair yeni projeleriniz
neler?
Öncelikle bu yıl konservatuva-
rımızın 25. yılı olması nedeniyle 100
bilimsel 100 sanatsal faaliyet pro-
jemiz var. Bunların büyük bir kısmını
gerçekleştirdik. Ama aralık ayı sonuna
kadar devam edecek etkinlikler.
Önümüzdeki en büyük hedefimiz ise
müzenin kuruluşu. Çok emek ver-
dik. Başka bir projemiz de UNESCO
altında bir oluşum olan ve benim de
başkan yardımcılığını yürüttüğüm
“Güneydoğu Avrupa Müzik ve Dans
Topluluğu” nun 2010’daki sempozyu-
munu Türkiye’ye getirmek. Uluslara-
rası bilim adamlarını buraya getirmeyi
arzu ediyoruz.
Projelerimiz kesintisiz olarak
devam edecek. Farabi Programı
nedeniyle yurt içinde de üniversiteler
arasında bir değişim yapılması görüşü
var, bu ve diğer pek çok konuda fikir
alışverişi yapmak istiyoruz. Diğer
konservatuvarlar ile bir müfredat
birliğinin faydalı olacağına inanıyoruz.
Bizim Konservatuvarımız zey-
bekler konusunda tartışılmaz
bir üstünlüğe sahiptir. Proje
gerçekleştirilirse Gaziantep’teki
konservartuvardan öğrenciler zeybek
eğitimi için bize gelebilecek veya
bizim öğrencilerimiz Gaziantep’e
gidip halayları yerinde öğrenebilecek.
Müdürümüz Prof. Dr. Azmi Telefoncu
ile bu konudaki çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
Proje için Balkanlar’dan toparlanan her bir kostüm parçası, müze için titizlikle
hazırlanıyor ve kaydediliyor.
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13 16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,...68
Powered by FlippingBook