Egeden 18. Sayı - page 14-15

12
13
GÜZ 2013
Ödülleri çocuk gülümsemesi
Hastanede tedavi gören çocuk-
lara gitme fikri nasıl ortaya çıktı?
Üniversite öğrenciliği zamanla-
rımda yazları çocuk animatörlüğü
yapmıştım. Orada öğrendiklerimin
daha sonra bir işe yaramasını istedim.
Hastaneye gittiğimde zaten birilerinin
çocuklara gidip, sürekli ziyaretlerde
bulunduğunu düşünmüştüm. Sordu-
ğumda “senden başka gelen yok ki
abla”dediklerinde bir daha bıraka-
madım. Acıklı bir hikayem yok, yani
herkesin zaten yapıyor olduğunu dü-
şündüğüm şeyi yaptım. İlk olarak Ege
Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Bölümü-
ne gidip çocuklara oyun oynatmaya
başladım, 2001’ de. Yanımda bir top,
bir paket makarnayla gidiyordum.
Tek başıma... Bir süre polikliniklere
gitmeye çalıştım, tabii başta hemen
tüm kapılar açılmıyor. Bu durumu
anlattığım bir arkadaşım babasının
hastanede yönetici olduğunu söyledi.
“Sabah 6 buçukta evden çıkar evin
önüne gel”dedi, gittim, hoca koşuyor
hastaneye, ben de arkasından. Konu-
yu anlattım“kaç para istiyorsun”diye
sordu, ben de “bir şey istemiyorum”
dedim, “e gel o zaman çok iyi”dedi.
Öyle de başladım işte.
Hasta çocuklarla ilişki kurmak
duygusal açıdan zor olmuyor
muydu?
Cerrahiye giderken, her şey ye-
niydi, her gördüğüm çocuk beynime
kazınıyordu.
Bir gün 3-4 yaşlarında bir kız
vardı, sıcak-soğuk oynarken “gel”
dedim“senin pijamanın içine ko-
yalım bulamasın”, açtığımda torba-
sını gördüm, göz göze geldik. Hep
pembe ruj sürerdi. Gülümsedi bana
ben de gülümsedim, ama o bir anlık
duraksamayı hiç unutamamam. Ar-
tık hiç duraksamamaya çalışıyorum,
hep yola devam… Bu işe devam
etmeyi, güçlü durmayı çocuklardan
öğrendim, o anlarda gülümsemeyi
o kızdan öğrendim... Bir kızım vardı,
13-14 yaşında, sindirim sistemi
gelişmemişti. Uzun süre hastanede
kaldığı için her hafta görüşüyor-
duk. Benim asistanım olmuştu, ben
gitmeden çocuklarla konuşurdu.
Ameliyat olacağı zaman bana söz
verdirdi, “yoğun bakıma geleceksin”
diye, söz verdim diye gittim. Ama
sonra oradan çıkıp diğer çocuklara
oyun faaliyeti yapmam gerekirken
ters yöne dönüp hastaneden çıktım,
aylarca gidemedim.
Sonra?
Bir gün Behçet Uz’dan bir doktor-
la tanıştım, Türkay Sarıtaş. O ön ayak
oldu ve arkadaşım Seçil Amrağ ile
tekrar başladık. Yakın arkadaşlarım-
dan başlayarak yeni gönüllüler geldi,
sayımız arttıkça çocuklarımız için
daha güzel işler yapmaya başladık.
Tek başına gönüllü olarak
gidiyordun, sonra gönüllüler arttı.
Bu “gönüllülük” meselesini anlatır
mısın? Hiçbir çıkar beklemeden va-
kit ve enerji ayırmak bunun ötesin-
de bunu başkalarından beklemek
kolay bir şey değil...
Gönüllülerimiz, canı gönülden
gönüllü... Bizim projemiz her hafta
çocukların hastanedeki odalarının ka-
pılarında sizleri dört gözle, tüm gün
bekledikleri bir iş, o yüzden bizim
gönüllülerimiz ayran gönüllü değil,
olamaz. Süreklilik bu işin olmazsa
olmaz bir sorumluluğu. Gönüllü ar-
kadaşlarımız her hafta bir akşamlarını
ayırmalarının yanında, çocuklarımızı
mutlu edecek tüm faaliyetlerin içinde
yer alıyorlar, ve bunu da çok isteyerek
yapıyorlar çünkü biliyorlar ki o çocu-
ğun yüzündeki gülümsenin sebebi
kendileri. Çocuklarımız bizim onlara
harcadığımız enerjinin kat kat fazlası-
nı, mutluluklarıyla bizleri ödüllendire-
rek veriyorlar ve bunu hastanedeki ilk
oyununuzda anlıyorsunuz.
“Mutlu olalım” mottosu “biz”e
vurgu yapan, hep birlikte mutlu
olunabileceğini işaret eden bir
yaklaşım sanki. Bunu bize anlatır
mısınız?
Mutlu Olalım ismi; “mutlu etme-
den, mutlu olamayız” düşüncesinden
çıktı.
Bir arkadaşım en başlarda bu
işin felsefesi üzerine düşünürken, bu
cümleyi kurmuştu. Her zaman aklım-
dadır... Tam tersi de doğru aslında,
mutlu olmadan da mutlu edemeyiz..
İzmir’de bir grup gönüllü her Salı
günü Ege Üniversitesi Çocuk
Hastanesini, her Çarşamba günü
de Behçet Uz Çocuk Hastanesi-
ni ziyaret ediyor ve hastanede
tedavi gören çocuklara yönelik
eğlence faaliyetleri düzenliyor.
“Mutlu Olalım” isimli projenin
gönüllüleri, doktor ve hemşirelerin
oyuna katılmasına izin verdiği
çocuklara bir-iki saatliğine has-
tanede olduğunu unutturuyor.
Çocukları güldürme konusunda
uzmanlaşmış Mutlu Olalım ekibi,
hasta odasından oyun için ayrıl-
ması sakıncalı olan çocuklara da
ulaşıyor bir şekilde… İğneli, ilaçlı,
serumlu dünya; şarkılı, balonlu,
oyunlu, neşeli bir çocuk dünyasına
dönüşüveriyor sayelerinde.
Kâr amacı gütmeyen “Mutlu Olalım”
projesi, gönüllülerin ve yardımse-
verlerin destekleriyle 13 yıldır ara-
lıksız olarak sürdürülüyor. Projenin
40 aktif gönüllüsü bugüne kadar
yaklaşık 40 bin çocuğun hasta-
nede yatarkenmutlu olması için
çaba gösterdi. Etkinlikler sayesinde
çocukların hemmorali yükseliyor,
hemde hastaneye bakışlarında
olumlu bir değişimgözlemleniyor.
Bu projenin kurucusu ÖzlemAr-
man, haftalık düzenli etkinliklerin
yanında, 23 Nisan, 29 Ekim, yılba-
şı, Şeker ve Kurban Bayramı gibi
özel günlerde de çocukları yalnız
bırakmadıklarını söylüyor. Bayramı
hastaneye taşıyanMutlu Olalım
ekibini biraraya getiren Arman ile
“mutluluk”u konuştuk.
SÖYLEŞİ
e
#
Demet ALTUNTAŞ
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13 16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,...80
Powered by FlippingBook