Egeden 2. Sayı - page 18-19

16
17
tuvar olarak gözlemevleri kuruluyor.
İlk kurulan İstanbul Üniversitesi’nde,
gözlemevinin kuruluşundan sonra
Türkiye’den yurt dışına bilim insanları
gönderildi. Bunlardan biri de Prof.Dr.
Nüzhet Gökdoğan’dı. Bu önemli bilim
insanının, doktorasını yurt dışında
tamamlayıp döndükten sonra yaptığı
çalışmalar ve üniversiteye dışarıdan
gelen Alman bilim adamlarının da
katkısıyla Cumhuriyet döneminin
Astronomik anlamda ilk gözlemevi
İstanbul Üniversitesi’ndeki gözleme-
vi kuruldu. O zamanki olanaklar ne
kadar kısıtlı da olsa, hava kirliliği fazla
olmadığı için gözlem yapabiliyorlardı.
Ege Üniversitesi Gözlemevi’nin kuru-
luşu nasıl gerçekleşti?
Ege Üniversitesi Gözlemevi, 1962
yılında çalışmalarına başlayan bölü-
mümüz bünyesinde 1965’te kuruldu.
Bölümümüz ve Gözlemevimizin
kurucusu hocamız Prof. Dr. Abdul-
lah Kızılırmak’tır. Gözlemevimizin
kurulmasında zamanın Fen Fakültesi
Dekanı Prof.Dr. Yusuf Vardar ve Ege
Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa
Uluöz’ün katkıları büyüktür. Kuruluş
sonrasında da hep özverili çalışmalar
söz konusudur. Son 15 yıldır gözle-
mevi sorumluluğunu yürüten Prof.Dr.
Serdar Evren, yaptığı değerli çalışma-
larla gözlemevimizi bugünkü düze-
yine getirmiştir. Bundan sonra aynı
bilinçle, hep birlikte daha ötelere
götürmek amacımızdır.
Gözlemevi her yerde kurulmaz.
Çünkü biz, insanların gökyüzüne
baktığında göremedikleri sönük
ışıkları inceliyoruz. Işık kirliliği, hava
kirliliği, çevre kirliliğinden kaçmaya
çalışıyoruz. Atmosfer yapısının en
kötü etkileri yere yakın olan katman-
larında oluşur. Gözlem yapabilmemiz
için bu elverişsiz tabakanın üstüne
çıkmak zorundayız. İzmir çevresine
baktığımızda, yükseklere çıkmanın bir
maliyeti olduğunu görüyoruz. Hava
durumu da gözlemlerimizi etkiliyor.
Sonuç olarak, gözlemevlerini olabildi-
ği kadar yükseğe, şehirden uzak(ışık
ve hava kirliliğinden uzak), yıl içinde
açık gece sayısının fazla olduğu alan-
lara kurmak gerekir. Yer bulunduktan
sonra, sıra gözlem aletlerini almaya
gelir ki, bu aletler de oldukça mali-
yetlidir. Bizim büyük teleskopumuz,
NATO destekli bir projeyle alınmıştır.
Uzun bir süre Türkiye’nin Üniversite
bazında en büyük teleskopuydu. Ça-
nakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin
122 cm çaplı teleskopu bu ünvanımızı
elimizden aldı.
Sizce Türkiye’de bulunan 4 Astrono-
mi ve Uzay Bilimleri Bölümü yeterli
mi? Başka bir deyişle, astronomi ile
ilgili Türkiye’de yapılan araştırma-
ları ve astronomiye olan ilgiyi nasıl
görüyorsunuz?
Salt bilim dediğimiz zaman ülke-
mizde insanlar kendisini geri çekiyor.
Bunun karşısında, örneğin parçacık
hızlandırmak yoluyla evrenin ilk oluş-
tuğu dönemleri anlamak için müthiş
bütçelerle Cern deneyi yapılıyor.
Deneyin günlük yaşamımızı etkileye-
cek herhangi bir sonucunun henüz
açıklanmamasına rağmen deneye ilgi
büyük ve bu çalışmanın değeri kamu-
oyunda da takdir görüyor. İşte amaç
bu: öğrenmek. Türkiye’de bir futbolcu,
transfer ücreti olarak yılda 1 milyon
Euro alabiliyor. Bu miktarda bir para
ile, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nde
1 metrelik bir teleskop edinebilmek
için karşı karşıya kaldığımız olumsuz
şartları anlatamam. Ülkemizde bilime
ayrılan para çok az. Diğer bilim dal-
larında bu destek az da olsa var, sıra
astronomiye geldiğinde destek alacak
EÜGözlemevi Uygulama ve AraştırmaMerkezi
“Dünya Astrononomi Yılı 2009” Etkinlik Takvimi
Tarih/Saat
Etkinlik
Etkinlik adı
04-10 Ekim 2009 (her gün)
20:00-22:00
* Seminer ve Gözlem Dünya Uzay Haftası -
/
09-23 Ekim 2009 (her gün)
20:00-23:00
* Seminer ve gözlem
şenliği
Dünya Yıldız Sayımı Günleri
.
ucar.edu/citizen_science/starcount
21 Ekim 2009
20:00-22:00
* Seminer ve gözlem Orionid Göktaşı Yağmuru
24 Ekim 2009
19:00-21:00
Gözlemevi Ziyareti
Seminer ve gözlem
Adnan Menderes Üniversitesi, Fizik Bölümü
Gözlemevi tanıtımı - DAY2009 etkinlikleri
6 Kasım 2009
19:30-21:30
* Seminer ve gözlem Tycho Brahe Cassiopeia’da “yeni yıldız”buldu (1572)
17 Kasım 2009
20:00-22:00
* Seminer ve gözlem Leonid Göktaşı Yağmuru
13 Aralık 2009
20:00-22:00
* Seminer ve gözlem Geminid Göktaşı Yağmuru
21 Aralık 2009
19:00-21:00
* Seminer ve gözlem 27 Yıl Dönemli Epsilon Aurigae Örten Çift Yıldızının
Tam Tutulma Başlangıç
31 Aralık 2009
19:00-02:00
* Seminer, gözlem ve
eğlence
Parçalı Ay Tutulması, MAVİ AY ve parti
* 24 Ekim 2009’da Adnan Menderes Üniversitesi’ne gerçekleştirilecek Gözlemevi Ziyareti hariç,
etkinliklerin tümü üniversitemiz gözlemevinde gerçekleştirilecektir.
kurum bulmakta zorlanıyoruz. Gözle-
mevlerinin altyapısını oluşturduktan
sonra belki paraya pek ihtiyaç kal-
mıyor, ama geliştirmek istediğimizde
yine para devreye giriyor. Almanya,
kendi ülkesinde iklim elverişsiz oldu-
ğu için Şili’de gözlemevi kuruyor ve
8-10 metrelik ayna çaplı teleskoplar
kullanıyorlar; biz ise o teleskopların
yanında çok küçük kalan teleskopları
almaya, çalıştırmaya zorlanıyoruz. Ül-
kemizde bilimin gelişmesini istiyorsak
bilime verilen önemin, ayrılan paranın
artması gerek. Teknolojik olanaklar
arttıkça çalışmalar daha rahatlıyor,
bilgiye daha çabuk ulaşılıyor ve daha
çok bilgi elde ediliyor.
Ege Üniversitesi Gözlemevi’nin ça-
lışma alanını tam olarak nasıl tarif
edersiniz?
Burada yaptığımız çalışmalar
sadece astronominin optik bölge
dediğimiz alanında; yani çıplak gö-
zümüzün algıladığı dalga boylarında
gerçekleşiyor. Evrene dair bildiğimiz
her şeyi cisimlerden bize ulaşan
ışınımı inceleyerek elde edebiliyoruz.
Teleskopun kalitesi, büyüklüğü ve
odak uzunluğu ayrıntıyı görmek için
önemli. Yıldızların ışığındaki zamanla
oluşan değişimleri ve konumlarındaki
değişimleri inceleyebiliyoruz.
Bilimi, astronomiyi halka nasıl
sevdirebiliriz? Bu konuda neler
yapılmalı?
Bizim amaçlarımızdan biri de bu
zaten. Yönetmeliğimizin içinde de
mevcut. 13 sene önce Gözlemevinde
başlattığımız “Amatör Astronomlar
Yaz Okulları”yla astronomiyi halka
sevdirmeyi amaçladık. Üniversiteler
içinde de Ege Astronomi’nin yeri,
gerek çalışmaları, gerek halka ve
öğrencilere yönelik etkinlikleriyle
diğerlerinden biraz öndedir.
Sokağa çıktığınızda “Bu kadar aç
insan varken bilime bu kadar fazla
para ayrılmalı mı ?” sorusu akla gele-
bilir. Bu ikilemi tam olarak çözemiyor-
sunuz. Toplumun bilinç, sağlık, eğitim
ya da açlık-tokluk düzeyi normale
ulaşmadığı sürece bu sorular bizi
zorlar. Halk “Bu ne işimize yarayacak?”
diye sorabilir. Biz diyoruz ki, bizim
yaptığımız araştırmaların insanlara
hemen gerçekleşen ve vatandaşa
doğrudan yönelen bir katkısı yok. Bu
gözlemler, çok önceden beri yapıla-
gelen gözlemler ve hepsi bir önce-
kilerin birikimine eklenerek ilerliyor.
İlk yapılan çalışmalarda elde edilen
ilk bulgular, örneğin Kepler’in yaptığı
gözlemler sonucu yörüngeler hakkın-
da doğru bilgilere ulaşması bulması,
farkında olmadan çok fazla işimize
yarıyor. Uydular sayesinde televizyon
seyrediyoruz, 3G telefon kullanıyo-
ruz; bunların hepsi
ilk çalışmalarla
birlikte, üst üste
eklenerek gelişen
bilimin sayesinde
gerçekleşiyor. Yanmayan
kumaş, teflon tava, fotoğ-
raf ve diğer optik aletlerdeki
CCD alıcılar gibi bir çok ürün uzay
çalışmaları sırasında ulaşılan sonuç-
lardır. Bunların hepsini bir kenara
bırakalım, hiç mi merak yok insanlar-
da? Evren denen devasa yapı nedir?
Evrende neredeyiz? Evrende yalnız
mıyız? Güneş’imiz bizi daha ne kadar
aydınlatacak, ısıtacak? Gök olayları
nasıl oluyor? Bu bilgi eksikliklerinde
hep falcılar, astrologlar, ufocular yani
bilimsel bilgileri çıkarları için yanlış
kullananlar ortaya çıkıyor. Medyamız
da ne yazık ki buna izin veriyor. Bu-
nun da önüne geçmeliyiz.
Merak eksikliğinin sebeplerinden
biri de ilköğretimden beri, öğrencinin
öğrenme sürecinde aktifleşmesini
engelleyen eğitimdeki aksaklıklar.
Öğrenme çabası gittikçe azaldı artık.
Bizim çalışmalarımız içerisinde Milli
Eğitim Bakanlığı öğretmenlerine yö-
nelik eğitim programları açtık. 3 sene
önce, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevinde
görevli olduğum tarihlerde tam gü-
neş tutulması sırasında Antalya’da bir
sempozyum yaptık. 3 gün içerisinde
hem güneş tutulmasını izledik hem
konuları tartıştık. Çeşitli illerden 115
Fen Bilgisi ve Fizik öğretmeni katıldı.
Anlatılanlardan sonra öğretmenler
“Biz birçok şeyi yanlış biliyormuşuz,
bize yanlış öğretmişler” dedi. Öğret-
menin toplum içersindeki sosyal ve
ekonomik durumunu düzeltmeden,
bilgiyi tam vermeden, ilköğretim-or-
taöğretim kurumlarında iyi öğrenciler
yetiştirmeden üniversite öğretiminde
gelişme görülemez. Üniversitede fen
bilimlerine yönelik istekler azaldı.
Amerika’da öğrencileri fen bilimlerine
yöneltmek için astronomiyi kullandı-
lar, halka bilimi, astronomiyi sevdir-
mek için planetaryumlar(gökev-
leri), okullara gözlemevleri ve labo-
ratuvarlar kuruluyor ve sonuçları da
gerçekten olumlu. Avrupa’nın geliş-
miş ülkelerine gittiğinizde hemen
her kentte en az bir planetaryum
olduğunu görürsünüz.
Ege Üniversitesi Gözlemevi çalışma-
larına destek nasıl?
Yetkili kişilerin buna gerçekten
önem vermeleri gerekiyor. Rektö-
rümüz birçok şey için söz verdi ve
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17 20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,...76
Powered by FlippingBook