Egeden 22. Sayı - page 8

6
Saygıdeğer Bilgin Ailesi, değerli
konuklar. Bugün, 60’ıncı yılını kutla-
yacak Ege Üniversitesi coşkusunun
en zorlandığım konuşması, özür
dilerim. Ege Üniversitesi kocaman
bir çınar yaprağını düşürdü. Yaşamla
ilgili düşüncelerimiz, varlığa inandı-
ğımız kadar bildiğimiz bu evrendeki
yaşam döngüsüne inanmakla da
ilgili. Bir şekilde var olduk, bu bildi-
ğimiz kadarıyla bir şekilde de fiziksel
bir ayrılıkla noktalanıyor. Sonrasını
bilmiyoruz. Fakat bu fiziksel ayrılık
için kelimeler bulup kendimizi ikna
etmeye çalışıyoruz, bazı çıkarımlar
yapıyoruz. İyi anılar, bıraktıkları,
zamanlıydı zamansızdı sıfatlarıyla
kendimizi kandırmaya yeniden ikna
etmeye, içimizde derinleştirip yaşat-
maya çalışıyoruz. Ama galiba bugün
bunları yapmakta da zorlandığımız
bir gün. Çünkü zamansız hem de çok
zamansız. Kurguyu bilmiyoruz ama
gerçekten çok zamansız.
Nuri Hoca ile son 6 ayda, 60. yılda
daha fazla neler yapılabilir diye uzun
saatler çalıştık. Son zamanlardaki
yoğunluk nedeniyle haftada bir iki
gün beni ya da sekreteri arayarak
hoca iyi mi sadece sesini duymak
istedim selamımı söyleyin noktasına
kadar gelmişti. En son Cuma günü iki
buçuk üç saate yakın dekanımızla da
birlikte beraber Değerler Sempoz-
yumunun ayrıntısını konuşmuştuk.
Çok uzun zamandır 60. yıla armağan
ne yapılabilir diye düşünürken hep
birlikte çalıştık, bu belleği, bu biriki-
mi ve Ege Üniversitesinin hafızasını...
Yönetsel, sosyal, psikolojik, hangi
konusunda olursa olsun rehberlik
eden “akil adam”ı...
Değerler Sempozyumu teması
için Ege Üniversitesinin 60. yıla bir
marka değerle aktarılmasıydı benim
talebim. Epey uzun görüşmeler-
den sonra pek çok konu başlığımız
oluşmuştu. Bana dedi ki “Bak hocam,
sana bir sempozyum yapacağım, bir
değerler sempozyumu, ikimizin de
çok hoşuna gidecek. Çok iyi ses geti-
recek hiç merak etme”. Ben kendisine
Ege Üniversitesinin emekliler değil,
emekli olup emeğinden yararlanı-
lanlar cenneti olduğunu hatırlattım.
Yaklaşık üç yıldan beri Sosyal Bilimler
Araştırma Geliştirme Merkezi açmak
üzere sürekli, benim biraz da stres
verecek kadar baskım olmuştu. Bir
şekilde ilk yıllarda ertelemeye çalıştı.
İşlerini bahane etti ya da yapmak
istemedi. Ama geleceğe dönük
olarak sizinle bu işin sürmesi gerekir
noktasında ikna oldu. O zaman da
bu araştırma geliştirme merkezinin
yönergesi, yönetmeliğini hazırlamak
üzere epey bir çaba sarf etti. Sena-
todan geçtiği gün de çok mutluydu.
Şimdi stresin ve yorgunluğun bu
hızlı sonuçta ne kadar katkısı vardır
diye sorguluyorum. Ama bunu zevk-
le yaptığını biliyorum. Çok da mutlu
yaptığını biliyorum. Cuma günü
yaptığımız toplantıda “çok güzel bir
değerler sempozyumu olacak”, “çok
iyi insanlara ulaştık”, “merak etme”,
son cümlelerdi.
Ege Üniversitesi ailesinin bir bire-
yi olarak bir üyemizi, bir öğretmeni,
bir hocayı, bir öğretim üyesi olarak
değerli bir meslektaşımı, bir yönetici
olarak akil adam ve rehberimizi, bir
insan olarak da dostumuzu yitirdik.
Nur içinde yatsın. Hepimize sabırlar
diliyorum.
Değerler Sempozyumunun onu
içimizde yaşattığımız ya da onun
bütün yaşamının değerinin dönüş-
tüğü bir şekilde, bir derinlikle ve ken-
disinden sonra geliştirilecek biçimde
gerçekleşmesini diliyorum. Nur
içinde yatsın. Kabri cennet olsun.
Hepimizin başı sağ olsun.
Prof. Dr. Candeğer Yılmaz:
“Çok zamansız
bir gidiş bu...”
1,2,3,4,5,6,7 9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,...80
Powered by FlippingBook