Egeden 3. Sayı - page 6-7

E
skişehir Belediye Başkanı ve
Anadolu Üniversitesi eski
rektörlerinden Prof. Dr. Yılmaz
Büyükerşen, “Üniversite ve Kent Yaşamı”
konulu söyleşi ile 20 Ekim’de Ege
Üniversitesi’ndeydi. EÜ Basın ve Halkla
İlişkiler Müdürlüğü’nün düzenlediği
“Kampüste Konuk Var” etkinlikleri kap-
samında Prof. Dr. Yusuf Vardar- MÖTBE
Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyle-
şide Prof. Dr. Büyükerşen, hem akade-
mi dünyası hem de kent yönetimine
dair deneyimlerini Egelilerle paylaştı.
”Üniversitelerde şehirler de yaralı” diyen
Büyükerşen “Üniversitelerin ve şehir-
lerin tarihleri paralellik gösterir. Şehir
olmayan yerde üniversite olmaz ve üni-
versite olmayan bir yerleşim yerine de
şehir diyemeyiz” diyerek üniversitelerin
şehircilik anlayışındaki önemli yerini
kaydetti. Eskişehir’den “benim şehrim”
diye bahseden Büyükerşen, Belediye
Başkanlığı’nı yaptığı bu şehir hakkında
“Güzel şehriniz İzmir gibi Eskişehir’de
de tüccarlar buluşuyordu. Bu sebeple
birbirinden farklı insanları tanıdı bu
şehir. Yaşayanların kendilerine benze-
meyen insanları dışlama lüksü yoktu”
dedi. Eskişehir konusunun sosyolojik
anlamda bir “olay” olduğunu belirten
Büyükerşen bu olayın tarihini aktarırken
şunları söyledi: “Eskişehirlilerde üni-
versite hareketi bir başkaldırıdır. İkinci
başkaldırı ilk öne çıkan Anadolu takımı
olan Eskişehirspor ve üçüncü başkaldırı
ise belediyecilik anlayışıdır. Öğrencilerin
iyi yetişebilmesi için şehir gibi bir şehre
ihtiyacı vardı”.
Söyleşinin ardından Rektör Danış-
manı ve EÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji
Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr.
Engin Önen, “Yılmaz Hoca” ile kısa bir
söyleşi gerçekleştirdi. İkisi söyleşirken
biz de Egeden okurları için bunları
kaydettik ve sizlerle paylaşıyoruz:
Eskişehir son zamanlarda kent yö-
netimi anlayışıyla öne çıktı ve diğer
kentlerden farklılaştı. Bunu siz gerek-
çeleriyle de ifade ettiniz ama benim
dikkatimi çeken bir şey var burada.
Klasik belediyecilikten farklı olarak,
“Çok hizmet ediyoruz, çok alt yapı ya-
pıyoruz, imar değişikliği yapıyoruz”un
yanı sıra bir de kent estetiğini dikkate
alan; yani kenti kent yapan değerleri
önemseyen bir anlayış da var. Diğer
birçok şehirde görmediğimiz bir anla-
yış bu bana göre, yani diğer şehirlerde
yatırım yaptıkça şehir güzellikleri
kaybedilebiliyor. Bunda sizin sanatçı
kişiliğinizin etkili olduğunu düşünüyo-
rum. Bu konuda siz ne düşünüyorsu-
nuz, gözlemleriniz bu yönde mi?
Öncelikle şunu söyleyeyim: Ben
sanatçı değilim. Ben maliyeciyim. Ama
yaptığımız işlerden dolayı galiba, sanata
yönelik hizmet veririz. Türkiye’deki aç-
lığa karşılık çok önemli görüldüğü için,
algılama yarattığı için heykelle falan
uğraşıyorum. Hepsini hobi olarak yapı-
yorum yoksa sanatçı değilim maalesef.
Sanat eğitimi de almadım, alamadım
ama almak isterdim. Ancak bir şey var,
eğer bir işe belediye olarak veya her-
hangi bir kamu görevlisi olarak bırakın
kamu görevlisini özel sektörde bir
görevli olarak bile eğer insan bir maddi
yatırım yapıyorsa; bu parayı harcarken o
ihtiyacı karşılayacak harcamanın ortaya
çıkaracağı sonucun mutlaka insanla-
rın gözüne hoş gözükmesi gerekecek
biçimde olması, diğer bir deyişle güzel
olması lazım. Yani yatırım için faydayı
ararken güzelliği de arayan bir hareket
biçimim var benim. Mutlak suretle her
şeyde bir estetik arıyorum, mükem-
mellik arıyorum. Para harcadığımız işin
mutlak suretle estetik tarafına da aynı
özeni göstermeliyiz. Ondan bekledi-
ğimiz faydayı ararken onun bir başka
faydasını da göze hoş görünüyor olması
olarak görüyorum ve insanlara güzellik
duygusu, beğeni duygusu veriyor olma-
sını daima önemsiyorum.
Yrd. Doç. Dr. Engin ÖNEN
Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Sosyoloji Bölümü
“Bir şehir yalnızca
yatırım, alt yapı, asfalt
demek değildir”
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ
Büyükerşen:
Belediye yönetimi, kent yönetimi,
kentte bir takım düzenlemeler ya-
parken aslında yeni bir yaşam biçimi
öneriyor; yani o kadar hızla gelişen
kentlerimiz ya da semtlerimiz var ki
bazılarının meydanları bile yok. Mey-
danı olmayan, ortak kullanım alanları
çok sınırlı olan yerler... Dolayısıyla
kentteki yaşam kalitesini arttırmada
hatta onlarda ortaklık duygusu yarat-
mada siyaset çok önemli diye düşünü-
yorum. Yaşanabilir kentler listesindeki
tırmanışından da anlaşıldığı gibi
Eskişehir’de yaşamaktan memnuni-
yet artıyor galiba bu ortak yatırımlar
sayesinde.
Şehirlerin, insanların çalıştığı ve
yaşadığı yerler olarak yine o şehirdeki
insanların işleriyle evleri arasında gidip
geldikleri bir yer olmaktan çıkarılma-
sı lazım. Kuşkusuz işine de gidecek,
işinden çıkacak evi de olacak –yatacağı,
oturacağı, dinleneceği mekan olarak
barınacağı yer olarak- ama insanların iş-
lerinden çıktıklarında evlerine giderken
evlerine gidip akşam yemeğini yedikten
sonra yatma zamanına kadar olan süre,
hafta sonları; bunları mutlak suretle
dışarıda geçirmelerinde büyük bir fayda
var. Aksi takdirde robot bir hayat biçimi
olur bu. Şehirde tiyatroya gideceksiniz,
lokantaya gideceksiniz, parkları geze-
ceksiniz, yürüyüş yapacaksınız, sergileri
gezeceksiniz, müzeleri gezeceksiniz…
Yaşamı monotonluktan ve sıkıcılıktan
kurtarmak durumundasınız. İnsanların
he türlü toplumsal ihtiyaçlarını karşıla-
makla yükümlü olan belediyerin şehir
planlarını yaparken bunları da dikkate
1,2-3,4-5 8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,...84
Powered by FlippingBook