Egeden 8. Sayı - page 6-7

Hocam, Ege Ajans’ın kuruluşunu bize
biraz anlatır mısınız?
1987’de, ben burada öğretim görev-
lisi olarak dışarıdan ders veriyordum. O
zaman burası (İletişim Fakültesi) yükse-
kokul statüsündeydi, ben de Gazetecilik
ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu’ndan
mezunum. Ege Ajans 2 Şubat 1987
tarihinde kuruldu. O dönemin rektörü
Prof. Dr. Sermed Akgün Hocamız, okul
müdürümüz Prof. Dr. Özcan Özal’dan bir
haber merkezi kurmasını istemiş. Özcan
Bey de bana iletince bu isteği,“Madem
ki böyle bir şey yapılacak daha köklü bir
şey yapılsın öğrencilerimiz de istifade
etsin, bir haber ajansı kuralım”dedim.
Bir çalışma yapıp getirmemi istedi,
ben de o heyecanla gidip bir yönerge
hazırladım. O gün senato toplantısın-
dan önce, Özcan Bey Rektöre çalışmayı
veriyor, o da“Çok güzel hemen kuralım”
diyor ve senatoya girip senato üyelerine
bir haber ajansının kurulduğunumüjde-
liyor. Bunun üzerine Özcan Bey beni ara-
dı ve“Ajans kuruldu, haydi başla”dedi
ama, yer yok, yurt yok, araç-gereç yok...
Şimdi Ajansın haber geçtiğimiz odası
ajansa tahsis edildi. 16 metrekarelik bu
odada bir koltuk, iki sandalye, bir masa
ve bir daktilo verildi. Daktiloyla yazdığı-
mız haberleri teksir makinesiyle çoğaltıp
gazetelere elden dağıtıyorduk.
Ajansın kuruluşunda, temelinde yatan
amaçlar neydi?
Hem üniversitenin haberleri sağlıklı
biçimde medyaya aktarılsın ve kamuo-
yu doğru bilgilensin, hem de Gazetecilik
Bölümü öğrencileri burada uygulama
yapsınlar. Gazetelerin yetiştirilecek
eleman alma şansı çok yok. Biz burada
yetiştirip, haber yazar duruma getirip
öyle mezun ediyoruz öğrencilerimizi.
O zaman öğrencilerin yönetmelikle-
rinde bir değişiklik yapmak gerekti ve
Gazetecilik Bölümü öğrencileri için ayrı
bir staj yönergesi hazırlandı. Üçüncü
sınıfta yaptıkları stajlarının dışında
kredili olmayan ama mecburi olan Ege
Ajans Stajı getirildi. Öğrenciler, üç veya
dördüncü sınıfta her yarı yıl bir hafta
zorunlu Ege Ajans stajı almaya başladı.
Bu sene gazetecilik bölümüne diğer 3
bölüm de eklendi. Buranın bir işlevi de
istihdam sorununa çare olması. İzmir
medyasında çalışanların yüzde 85’i
bizim öğrencimizdir.
O zamanki koşullardamedyanın ve
üniversitenin durumundan bahseder
misiniz?
O zamanki teknolojik koşullarda
medya da tabii ki bu kadar gelişmiş
değildi. Ege Ajans o zaman Türkiye’de
üniversite bünyesinde kurulan ilk haber
ajansıydı. Gazeteler ofsete geçmişti,
ancak bilgisayar teknolojisine tam geç-
tikleri söylenemezdi. Ufak tefek hazırlık-
lar yapılıyordu. Bazı gazeteler öncülük
yapıyordu, mesela Yeni Asır’da bilgisa-
yara geçilmişti; diğerlerindeyse haber
elektronik daktiloda yazılıyor, mum
makinelerinden geçirilip pikaj kartonun
üzerine yapıştırılıyordu ve ordan da film
çekilip ve o filmle kalıp oluşturuluyor idi.
Bugüne göre çok iptidai bir sistemdi. Biz-
de başlarda faks da yoktu, haberlerimizi
teksir makinesiyle çoğalttıktan sonra el
ile gazete gazete, televizyon televizyon
dolaşıp dağıtıyorduk. Sonra faks geldi
ki bu bizim için bir çağ atlamaydı. Elle
dağıtma zorunluluğu ortadan kalktı ama
resimli olanları yine elden dağıtıyor-
duk. Fotoğraflar için küçük bir karanlık
oda oluşturduk, ya karta basıyorduk
ya da filmi habere iliştiriyorduk. Sonra
bilgisayar aşamasına geçtik, çıktıları artık
bilgisayardan alıyorduk ve yazılar daha
okunaklı oluyordu. Bilgisayar teknolo-
jisinin gelişmesiyle, gazeteler de bu işi
doğru uygulayan konuma geldi, zaman-
la haberleri internet aracılığıyla geçmeye
başladık. Ege Üniversitesi bilgisayar ağı
o dönemde Türkiye’deki en gelişmiş
ağdı. Biz de bu imkandan yararlandık.
Bu sefer hepten uçtuk, çünkü faksla 2-3
saatte geçen haberleri artık 2-3 dakikada
geçiyorduk ve aynı anda geçebiliyorduk.
Haber ajansı sisteminin özelliği de budur,
büyük-küçük gazete ayrımı yapmadan
haberi hepsine aynı anda geçmek…
Fotoğraf konusu da artık sorun olmu-
yordu. Daha sonra Sanayi Odası’nın bir
ödül töreninde önceki Rektörümüz Prof.
Dr. Ülkü Bayındır Hocamıza, televizyon
için çalışan habercilerden bir tanesi“Çok
güzel haberler geçiyorsunuz ama bizde
görüntü esas, görüntülü haber geçemez
misiniz?”diye sordu. Ülkü Hocam bana
“Becerebilir miyiz?”diye sorunca, ben
de imkan sağlandığı takdirde yapabile-
ceğimizi söyledim. Radyo Televizyon ve
Sinema Bölümü’ndeki uzman arkadaşları
bir araya getirdik ve kamera ve diğer
teknik gereklilikler için görüşlerini aldık.
3-4 seçenekli bir proje hazırladılar. Bunu
Rektörümüze götürdük, artılarını eksile-
rini sunduk. Hoca bana“10 gün müsa-
ade edin”dedi, 10 gün sonra arayıp bir
gelişme olup olmadığını sorduğumda,
ihtiyacımız olan kamera ve donanım için
çoktan siparişi verdiğini öğrendik. Bun-
dan sonra görüntülü haber de vermeye
başladık. Link hattımız olmadığı için
önceki gibi elden kasetle dağıtıyorduk
haberleri. Biraz daha gelişme kaydedildi
ve şimdi cd’yle gönderiyoruz. Bir sistem
çalışmamız var, onu başarabilirsek doğ-
rudan linkle dağıtacağız. Haber yazımın-
da da o zamandan bu yana değişiklikler
oldu. 70’lere kadar haberlerde –miş’li
geçmiş zaman kullanılıyordu. Sonra
Anadolu Ajansı dilini değiştirdi, şimdiki
zaman, –di’li geçmiş zaman ve gelecek
zaman kipleri kullanılır oldu. Bunun
daha etkili olduğu görüşü hakim. Çünkü
insanlar olayın tanığından haber almak
istiyor, oysa –miş’li geçmiş zamanda
üçüncü şahıs tarafından aktarılıyor.
Şu andaki yürüttüğünüz faaliyetlerden
bahseder misiniz?
Şimdi artılardan bir tanesi radyomuz.
Radyoya da belli saatlerde üniversite ve
kent haberlerini veriyoruz. Radyomuza
da buradan haber hizmeti sunmuş olu-
yoruz. Tıp Fakültesi’nin çıkardığı gazete-
nin hazırlanmasına da yardım ediyoruz.
Egeden’e de haber veriyoruz. Basın
toplantıları olduğunda, kamuoyuna
duyuru yapılması gerektiğinde devreye
giriyoruz. Basına çağrı yapıyoruz. Ulaşım-
larını sağlıyoruz. Bu açıdan baktığımızda
üniversite ile medya arasındaki köprü
olarak halkla ilişkiler faaliyeti de yürüt-
müş oluyor Ege ajans.
Basın açısından öne çıkan haberleri
görüntülü olarak da dağıtıyorsunuz
değil mi?
Ortalama dört haberden bir ya da
ikisini görüntülü gönderiyoruz, İzmir’de
dört tane televizyona bunları mutlaka
iletiyoruz. Bazı ajanslardan da talep
geliyor. Sağ üst köşede Ege Ajans logosu
ile hepsine veriyoruz haberimizi. Bazı
ajanslar logosuz isteyebiliyor, bazıları da
zaman zaman bizim verdiğimiz haber
üzerine gelip çekimleri kendileri yapı-
yorlar. Yılda 500’ün üzerinde görüntülü
haberimiz oluyor.
Profesyonel bir çalışma sistemi düşü-
nüldümü hiç? Yani, üniversite için, yine
öğrencilere ve eğitime dönmek üzere
maddi geliri olan bir ajans fikri değer-
lendirildi mi?
Yazılı ve görüntülü haberlerimiz
satılabilirdi, ama o zaman amatör ruh
ortadan kalkar. Biz bu amatör ruh hiç
kaybolmasın istiyoruz. Biz kendi kendi-
mizle yarışıyoruz.
Buradamuhabirler genelde öğrenci-
ler…Onlarla çalışmak nasıl?
Öğrencilerimiz cıvıl cıvıl, gençliğin
enerjilerinden yararlanıyoruz. Tabii
öğrencilerle çalışmanın zorlukları da
var güzellikleri de…Bazıları ilk defa
haber yazıyor. Bazıları cümle kurmayı
bile burada öğreniyor. Her haberi, onu
hazırlayan öğrencilerimizin yanında
okuyup hatalarını gösteriyoruz. Kırmızı
kalem düzeltme kalemidir. İlk haberleri
gelincik tarlası gibi oluyor. Yavaş yavaş
düzeltmeler azalıyor. Mesela bugün dört
öğrenci haber getirdi, üçünün haberine
hiç dokunmadım. Bu seviyeye gelmişse
artık, o öğrenci gazetelerde görev alabilir
demektir. Geçtiğimiz haberlere öğrenci-
lerimizin adını yazıyoruz. Biz bunlardan
çok mutlu oluyoruz. Öğrenciler yaratı-
Üniversite ile medya arasındaki köprü:
Ege Ajans 25 yaşında
Ege Üniversitesi’nin
haber ajansı Ege Ajans
25. yılını kutluyor.
Medya sektöründeki pek
çok gazetecinin
ilk haberlerini yaptığı
yer olan ve bugüne
kadar 2500’ü aşkın
öğrencinin geçtiği,
Türkiye’nin bir üniversite
bünyesindeki ilk haber
ajansı olan Ege Ajans,
gümüş yılını bir törenle
kutladı. Biz de Egeden
Ekibi olarak bu
kutlamalara, dergi
ekibimizin değerli
üyesi, Ege Ajans Müdürü
Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan
Kavaklı’yla yaptığımız
röportaj aracılığıyla
katılıyoruz.
Nice yıllara Ege Ajans!
5
4
BAHAR 2011
Ege Ajans ekibi, staj yapan gazetecilik bölümü öğrencileriyle birlikte.
1,2-3,4-5 8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,...88
Powered by FlippingBook