Egeden 8. Sayı - page 12-13

Mardin’de ben taşların dilini öğrendim. Gökyüzünün yakınlığını ve
uçsuzluğunu. Sapakları, açmazları, dorukları, yalnızlıkları...
Uzun yaz geceleri dışarıda, avluda yanyana serilmiş yataklara yatar,
yıldızları sayarak uyurduk. Bizler serin fısıltılarla uykuya
dalarken, parmaklarımız yıldızlarda kalırdı.
Yıldızlar bir daha hiç o kadar
parlak olmadılar.
Murathan Mungan, Paranın Cinleri
Tarihin dokunulabildiği kent
MARDİN
11
10
BAHAR 2011
temel nedeni konusunda yaptığı
yorumda; Mustafa Kemal’in kendi
heykellerinin açılışına katılmayarak
halk nezdinde, anıtlarının, kendinden
bağımsız bir girişim hatta bir hediye
olarak algılanmasını kolaylaştırmak
olduğunu belirtmekte ve bunun da
imgenin zenginleşmesini sağlayarak
kutsiyet yolunu açtığını ileri sürmek-
tedir. Dolayısıyla Mustafa Kemal’in
Ziraat Mektebi’ndeki heykelinin
açılışına İzmir’de o tarihlerde bu-
lunmuş olsa da katılmaması olağan
karşılanmalıdır. Bir diğer ilgi çekici
nokta ise Mustafa Kemal’in 1926 Ha-
ziran ayındaki İzmir ziyaretinin, İzmir
Suikastı’na denk gelmesidir. İzmir Su-
ikastı sanıkları 15 Haziran’da Mustafa
Kemal daha Balıkesir’deyken yakalan-
mış ve kendisi 16 Haziran’da İzmir’e
gelerek 9 Temmuz’a kadar İzmir’de
kalmıştır. Bu olayın konuyla doğrudan
ilgisi olmasa bile ilgi çekici bir nokta
olduğundan dikkate alınabilir.
Sonuç olarak Haziran 1926 tari-
hinde açılışı yapılan Bornova’daki bu
heykel belki de Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde dikilen ilk Atatürk heykeli
olabilir. Bununla birlikte bu heykelin
ilk heykel oluşu Atatürk heykelleriyle
ilgili olarak Tekiner tarafından ileri
sürülen ideolojik saptamayı gölgele-
memekte hatta bence kuvvetlendir-
mektedir. Bu düşüncemin nedenini
açıklamak için öncelikle Sarayburnu
Atatürk Anıtı üzerine yapılan yoruma
bakmakta yarar var. Tekiner’in Saray-
burnu Atatürk Anıtı üzerine yaptığı
yorumlarda aslında Atatürk anıtlarının
kültsel bağlamda ne anlama geldiğini
de irdelemekte ve anıtlar için yapılan
mekânsal tercihlerin, anıtın teknik
rasyonalitesinin ötesine geçen bir
anlam arz ettiğini de belirterek; imge-
simge, hatırla(t)ma-bellek, gösterge-
görselleşme ve kültleştirme öğe-
leri, kendilerini bu mekânsal uğrak
üzerinden konumlandırır demektedir.
Bu saptama üzerinden İzmir Bornova
Ziraat Mektebi anıtını incelediğimizde
de belki aynı sonuçlara varılabilir.
Eser kaidesiyle beraber 2.45m
yüksekliğinde olup, mermer kaide
1,60m, büst kısmı ise 85cm’dir. Kare
planlı kaide, altta 94x94 cm geniş-
liğinde başlamakta, dört ana bö-
lümden oluşmakta, üç ve dördüncü
bölüm arasında alttan bir palmet
bezemesi ile desteklenmiş ve üze-
rinde belki de bir vazo ya da ona
benzer bir sunu gerecinin buluna-
bileceği bir sunakla devam ederek
70x70cm’lik dördüncü bölümle sona
ermektedir. Dördüncü katın üzerin-
de de heykelin konulduğu düzlem
vardır. Bronz döküm olduğu anlaşılan
büstün arkasında bakana göre sol
tarafta Krippel imzası okunmakta
olup, eserde Atatürk gömlek, kravat,
yelek ve ceketli olarak sivil kıyafetli
ve elleri göğsün hemen altında üst
üste gelecek şekilde betimlenmiştir.
Heykele bakana göre sol el sağ elin
üzerine yerleştirilmiş ve bilekten kav-
rar şekilde betimlenmiştir. Heykelin
sivil kıyafetli oluşu ve bu heykelden
sonra yapılmış olabilecek Sarayburnu
Atatürk Anıtı’nın da sivil kıyafetli bir
Atatürk’ü betimlemesi Cumhuriyet ile
bir devrim niteliği kazanan giyim-ku-
şamdaki değişimin bir simgesi gibidir.
Dolayısıyla her iki heykel de aynı gös-
tergebilimsel anlama sahip olabilir.
Dolayısıyla Bornova Ziraat Mektebi
heykelinin imge-simge, hatırla(t)
ma-bellek, gösterge-görselleşme ve
kültleştirme öğeleri açısından Saray-
burnu Atatürk Anıtı’nın yüklendiği
anlamların yerel düzeydeki bir öncülü
olabileceği yorumu yapılabilir. Dikil-
diği mekân bağlamında endüstriyel
bir tarım toplumu imgesi bu heykelde
simgeleşirken, kaidede yazan Ziraat
Mektebi’ni ziyaret anısına dikildiği
ibaresi hatırla(t)ma-bellek anlamın-
daki tamamlayıcı öğe olarak kabul
edilebilir. Bunun yanı sıra sivil kıyafet,
giyim-kuşam değişimi göstergesinin
görselleşmiş halidir. Ancak heykelin
Sarayburnu Anıtı’na göre oldukça
küçük oluşu, onun kültleştirme amaçlı
dikilmediğini ve belki de yukarıda
da değinildiği gibi bütün bu anlam-
ları yüklenecek Sarayburnu Atatürk
Anıtı’nın yerel düzeydeki öncülü ol-
duğu saptamasını güçlendirmektedir.
Ayrıca, Bornova’daki büstün Krippel’in
Sarayburnu anıtını yapmadan önce
küçük bir deneme ya da eskiz olarak
yapmış olabileceği fikrine de sıcak
bakmak gerekebilir.
Bu bağlamda Krippel’in bu eseri-
nin Atatürk heykelleri içinde ilk olarak
dikilen olma olasılığı dışında ayrı bir
yeri olabileceğini iddia etmek için
yine de erken olduğunu düşünmek-
teyim. Heykelin gerçekten Krippel’e
mi ait olduğu konusu da stil kritik
uzmanlarınca değerlendirildikten,
göstergebilimsel açıdan heykelin
yüklendiği anlamlar tam olarak
anlaşıldıktan ve yerel tarih araştır-
macılar konuya tarihsel açıdan yeni
belgelerle katkıda bulunduktan sonra
bu konuda kesin bir yargıya varılması
gerektiğini de belirtmeliyim.
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11 14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,...88
Powered by FlippingBook