Kalem Gazetesi 161. Sayı - page 5

5. CUMHURİYET VE ATATÜRK GÜNLERİ
C
M
Y
K SaYFa 5
erkek, 2 kız teknik öğretim okulu var-
ken, 1938-39 öğretim yılında 11 erkek
ve 13 kız teknik öğretim okulunun açıl-
mış olması, Atatürk döneminde Türk
kadınının eğitim-öğretimi konusundaki
çalışmalara verilmiş olan önemi ifade
eden diğer somut çalışmalardan birini
göstermektedir.
17 Şubat 1926 yılında kabul edilmiş
olan Türk Medenî Kanunu ile kadının
daha insanca ve uygarca yaşaması sağ-
lanmıştır. Bu kanunun bazı maddeleri
zamanla günün şartlarına göre değişti-
rilmiştir. Bu kanun ile şunlar gerçekleş-
tirilmiştir; çok kadınla evlilik
yasaklanmıştır, kadının genç yaştaki ev-
lilikleri yasal düzenlemeye alınmıştır.
Boşanmanın sadece erkeğin isteği ile
olmayıp, kadına da bu hak tanınmıştır.
Miras ve mülkiyet hakları bakımından
Türk kadını ikinci derece olmaktan kur-
tulmuş, evlenme yaşı olarak kızların 18
yaşını bitirmiş olması şartı getirilmiş,
evlenme akdinin belediyelerde tanıklar
karşısında yapılması ve bunun da ev-
lenme kütüklerine ve nüfus kağıtlarına
kaydedilme zorunluluğu getirilmiştir.
1926 yılında çıkarılmış olan bir diğer
yasa ile kadınların hakları daha da ge-
nişletilmiştir. Memurin Kanunu’nun 6.
maddesi olan “Kadınların memur ve
müstahdem olmaları caizdir. Ne gibi
memuriyet ve hizmetlerde istihdam
edilecekleri her vekaletin memurlarına
ait kanunlarla tespit olunur” maddesi
ile kadınların kamu kesiminde çalış-
ması yasal bir dayanağa kavuşturul-
muştur. Böylece 1870’lerden beri çok
sınırlı da olsa kamu hizmetlerine gir-
meye başlamış olan kadınların kamu
kesiminde çalışması genişletilerek, gü-
vence altına alınmıştır. Günümüzde de
kadınlar, vali ve kaymakam olarak ülke
hizmetinde görev yapmaktadırlar.
1925 yılında Atatürk İnebolu’da kılık
kıyafet konusunda şunları söylemiştir:
“... Onlar yüzlerini cihana göstersinler
ve özleri ile cihanı dikkatle görebilsin-
ler. Bunda korkacak bir şey yoktur.
Önemli olarak şunu ihtar edeyim ki, bu
halin muhafazasında inat ve taassup,
hepimizi en az kurbanlık koyun olmak
istidadından kurtaramaz...”
Türk kadınının tarım alanı dışında şe-
hirlerde ve sanayi dalı içerisinde daha
geniş oranda çalışması ve bu alanda çe-
şitli haklara ve güvencelere sahip ol-
ması Cumhuriyet döneminde çıkarılmış
olan yasalarla gerçekleşmiştir. Kadınla-
rın sanayi kesiminde çalışmasında;
Cumhuriyet döneminde sanayinin çeşit-
lenip, hızlanmasının ve köyden şehir-
lere yapılan göçlerin artmasının etkileri
olmuştur.
İKTİSAT KONGRESİNDE KADIN DELEGE
17 Şubat-4 Mart 1923 yılında da İz-
mir’de toplanmış olan I. Türkiye İktisat
Kongresi’ne kadınlarda izleyici ve de-
lege olarak katılmıştır. Kongreye isim-
leri tespit edilebilen 7 kadın delege
katılmıştır. Bu kadın delegeler buraya
bazı çiftçi ve işçi gruplarının temsilcileri
olarak katılmışlardı. Ayrıca kongreye
dinleyici olarak çok sayıda kadın da ka-
tılmıştır.
Cumhuriyet döneminde çalışan ka-
dınlar için alınmış olan bazı kanunlar
ise şunlardır; 1921’de ve 1930’da çıka-
rılmış olan kanunlarla kadınların Türki-
ye’de madenlerde çalıştırılması
yasaklandı. Çünkü I. Dünya Harbi sıra-
sında bazı madenlerde kadınlar da ça-
lıştırılmıştı. 1930 ve 1936 tarihli Genel
Sağlığı Koruma Kanunu ile de doğumla
ilgili olarak kadınlara doğumdan önce
ve sonra izin verilmesi ve belli ücret
ödenmesi kararlaştırılmıştır. 1966 yı-
lında ise, 1951 yılında Uluslararası Ça-
lışma Örgütü’nün kabul etmiş olduğu
“eşit işe eşit ücret” ilkesi onaylanarak,
cinsiyet farkı nedeniyle değişik ücret
ödenmesi yasaklanmıştır. Ayrıca za-
manla kadınların ağır ve tehlikeli iş-
lerde çalıştırılması da yasaklanmıştır.
Türk kadını Osmanlı Devleti’nde ol-
duğu gibi Cumhuriyet döneminde de
-ki çok daha fazla oranda- hayır kurum-
larında ve sosyal yardım işlerinde hayli
aktif rol üstlenmişledir. 1912’de kurul-
muş olan “Teali-i Nisvan” cemiyeti ile
Türk kadını savaş yaralılarına yardımcı
olarak, erkeklerle beraber çalışmış, çar-
şaf ve peçeden kurtulmaya başlayarak
kendi fikirlerini yayma imkanlarına ka-
vuşmuşlardır. Cumhuriyetin başların-
dan itibaren, Çocuk Esirgeme Kurumu,
Kadınlar Birliği, Ev Ekonomi Kulübü,
Kadının Sosyal Durumunu Tetkik Ku-
rumu, Türk El Sanatları Derneği gibi
teşkilatlar kurarak faaliyetlerde bulun-
muşladır.
1935 yılında Atatürk’ün de desteği ile
İstanbul Beylerbeyi Sarayı’nda dünya-
daki bütün ülke kadınlarının temsilcile-
rinin katıldığı bir kongre düzenlen-
miştir.
Yine Atatürk’ün desteği ve teşviki ile
manevi kızlarından olan Sabiha Gökçen
ilk Türk kızı olarak planörcü, paraşütçü
ve sivil pilot brövelerini almaya hak ka-
zanmıştır. Sabiha Gökçen Eskişehir’deki
Hava Okulu’nda eğitim ve öğretim
görmüştür.
Atatürk inkılâplarının Türk kadınına
kazandırmış olduğu en önemli haklar-
dan bir diğeri ise Türk kadınına seçme
ve seçilme hakkının, yani siyasal hakla-
rın tanınmış olmasıdır. Bu siyasal hakla-
rın kadınlara da verilmiş olması ile
modern Türkiye Cumhuriyeti’nin temel
felsefeleri arasında yer alan “Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir” düşüncesi
de tam anlamıyla gerçekleşmiş olu-
yordu. Böylece Türk kadının siyasi
alanda da erkeklerle eşit haklara kavuş-
ması Cumhuriyet döneminde gerçekleş-
miş oluyordu. İlk Türk Anayasası
niteliğinde olan 1876 Anayasası’nda ve
Seçim Kanunu’nda kadınlara bu haklar
tanınmamıştır. Bu hak ancak Atatürk’ün
de çabasıyla 1930 yılında gerçekleşebil-
miştir. Türk kadını daha 1908 II. Meşru-
tiyet döneminde, Mebusan Meclisi’nin
tartışmalarını dinlemek istemiş ve bu
istek yurt içinde ve yurt dışındaki ba-
sında yer almıştır. 7 Şubat 1924 yılında
ise “Türk Kadınlar Birliği” kurulmuştur.
Bu birlik Türk kadınının siyasal hakları
elde edebilmek için çalışmıştır.
1930 yılında kabul edilen Belediye
Kanunu ile de kadınların yerel seçim-
lerde oy verme ve seçme hakkı kabul
edilmiştir. “Türk Kadınlar Birliği” yeni
siyasal hak dolayısıyla İstanbul’da
büyük bir kadın mitingi düzenlemiştir.
Daha sonra da 1933’te Köy Kanunu’nda
değişiklik yapılarak, Türk kadınlarına
köy ihtiyar heyetleri seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
1934 yılında anayasada yapılan değişik-
lik ile 10-11. maddelerindeki cümlelere,
“erkek” kelimesinin yanına “kadın” keli-
mesi de eklenmiştir. Böylece kadınlar
TBMM’ne seçme ve seçilme hakkını ka-
zanmışlardır. Bu değişiklik ile ayrıca
seçme yaşı 18’de 22’ye çıkarılmıştır.
Yerel seçimlerde ilk defa olarak 1950
yılında Mersin’de aday olan Müfide
İlhan, 26 erkek ve 2 kadın üye arasın-
dan ilk defa olarak belediye başkanı se-
çilmiştir. 1935 yılında yapılmış olan
milletvekili seçimlerinde 382 erkeğin
yanında 18 kadın milletvekili TBMM’ne
seçilmiştir. Şubat 1935 yılında yapılan
milletvekili seçimlerinde, milletvekili
seçilen kadınların isimleri şunlardır:
Mebrure Gönenç, Hatı (Satı) Çırpan,
Türkan Baştuğ, Sabiha Gökçül (Erbay),
Şekibe İnsel, Huriye Öniz, Dr. Fatma
Memik, Nakiye Elgün, Fakihe Öymen,
Benal Nevzad, Ferruh Güprüp, Bahire
Bediz, Mihri Pektaş, Mehiha Ulaş, Esma
Nayman, Sabiha Görkey, Seniha Nızal,
Hatice Özgener.
Böylece TBMM’ndeki milletvekilleri-
nin %4,6’sı kadın idi. Türkiye’de 1935-
1991 arasında TBMM’ne 125 kadın
girebilmiştir. Dünyadaki diğer kadınla-
rın seçme ve seçilme hakkını kazanma-
ları çok çeşitli tarihlerde
gerçekleşmiştir.
Finlandiya’da 1906’da, Norveç’te
1913’te, Danimarka’da 1915’te, İsveç’te
1919’da Almanya’da ve Avusturya’da
1918’de, ABD’de ilk hak, Wyoming eya-
letinde 1860’ta diğer eyaletlerde ise çok
daha sonra, Fransa ve İtalya’da 1945,
Japonya’da 1950, Yunanistan’da
1952’de, Belçika’da 1960, Suriye’de
1973’te, İsviçre’de 1971’de, Liechtens-
tein’da ise ancak 1976 yılında bu haklar
elde edilebilmiştir.
ZÜBEYDE HANIM’IN DESTEĞİ
Türk kadını belli bir dönemden sonra,
XIX. yüzyılın ortalarına kadar istenilen
seviyede olamamıştır. Ancak Tanzi-
mat’tan (1839) sonra Türk kadınının
hakları konusunda sınırlı ve yavaşta
olsa bazı hareketler başlamıştır. Bu
konu II. Meşrutiyet’den (1908) sonra
biraz daha canlanır. Fakat asıl köklü, ka-
lıcı gelişmeler Atatürk’ün ilke ve inkı-
lapları sayesinde gerçekleşmiştir.
Kadınlara haklarının verilmesinde Ata-
türk şahsen ilgilenip bu konudaki çalış-
maları desteklemiş ve teşvik etmiştir.
Böylece Cumhuriyet döneminde Ata-
türk’ün inkılâpları ile Türk kadını layık
olduğu seviyeye çıkmıştır. Bu arada
şunu da belirtmek istiyorum ki; Mustafa
Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde
Hanım, oğlunun bütün yapmış oldukla-
rına inanmış ve ona destek olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk bu konuda
şunları söylemiştir:
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben
Anadolu kadınından daha fazla çalıştım,
milletimi kurtuluşa ve zafere götür-
mekte Anadolu kadını kadar gayret gös-
terdim diyemez.”
“Daha esenlikle, daha dürüst olarak
yürüteceğimiz yol vardır. Bu yol, büyük
Türk kadınını çalışmamıza ortak yap-
mak, hayatımızı onunla birlikte yürüt-
mek, Türk kadınını ilmi, ahlâki, sosyal,
ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arka-
daşı, yardımcısı ve destekleyicisi yap-
mak yoludur.”
Atatürkçü düşünce sistemi, Türk top-
lumunda bir insan olarak kadına önem,
değer ve kişilik vermiş, ekonomik, sosyal
ve siyasi hayattaki yerini belirlemiştir.
Ka em
5
KASIM
2013
Afet İnan ve İsmet İnönü ile birlikte.
Sabiha Gökçen ile Ege Manevraları’nda.
1,2,3,4 6,7,8,9,10,11,12
Powered by FlippingBook