Topluma Hizmet Kitabı - page 7

7
madan, üstlenmeden sadece kazançlarını tatmak istemeyi ifade eden bir
bireycilik hastalığı” (Bruckner) yaygınlaşıyor. Dolayısıyla ‘isteyen yapsın’
demek, çözüm olmamaktadır, çünkü bugünkü durumda isteyenlerin bir
şey yapmasını engelleyen her hangi bir kural veya yasak yoktur, isteyen
zaten yapmaktadır. Ama üniversitemizde, sosyal sorumluluk kapsamına
girebilecek etkinliklere katılım düzeyi en iyimser bakışla % 10 civarında
kalmaktadır. Ne de olsa dertlilerin yanından “onları görmeden geçip git-
mek insanlığın çok eski bir alışkanlığıdır” (Saramago).
Nihayet bu uygulamanın fikri temeline ve anlamına bakmak gerekir. La-
tince
spondere
(vaat etmek, angaje olmak) kelimesinden ve
‘re’
(karşılı-
ğında) ekinin birleşiminden türeyen sorumluluk
(responsability)
, insanın
eylemleri konusunda hesap verme mecburiyeti olarak tanımlanıyor. Mo-
dern toplumlarda sosyal yaşamın merkezi kavramlarından “sorumluluk
ilkesi” ise, özgür insanda moral / etik bilincin var olduğu kabulünü içe-
riyor. Sorumluluk kendini besleyen bir irade gerektirir, Einstein’ın sözle-
ri, bu tür bir iradenin veciz ifadesidir.
“Her gün kendime, kendi iç ve dış
hayatımın diğer insanların emeğine bağlı olduğunu ve kendi aldığım ve
almakta olduğum ölçüde vermeye gayret etmem gerektiğini hatırlatırım.”
Felsefi tartışmalarda (Roche, 2005) sorumlu bir insanın, kendisi ve diğer-
leri karşısında angajmanı bulunduğu, akıl sahibi bir özne olarak eylem-
leri konusunda bilincine hesap vermek durumunda olduğu ve ancak bu
sayede gücünü sınırlandırabileceği varsayılıyor; insanın diğerine bağlılığı-
nın, esas olarak bilince dayandığı ve ‘diğerini kardeşi haline getirmekle
yükümlü olduğu” (Levinas), sosyal sorumluluğun doğal olmaktan ziyade
bir misyonu kabullenmekten, sosyal adaleti tesis etme iradesinden, kısaca
sosyal kontrattan kaynaklandığı ve dolayısıyla aktif yurttaş ve eğitimcinin
yükümlülüğü olduğu öngörülüyor.
Bir kurumun kültürünün ve kimliğinin dokusu, esas olarak kamuya yöne-
lik deklarasyonlarında değil,
günlük düzenli uğraşlarıyla örülür.
Üniversite
düzeyinde bu uğraşlara anlamını veren şey, üniversitenin kendi mensup-
larının ufkuna koyduğu ilke ve değerlerdir. Sürekli olarak, alışılmış güven-
li patikalara sarılıp kalmak yerine, yeni arayışlara girmemiz ve kendimizi
sorgulamamız gerekiyor. Geleceğe meydan okuyan bir üniversite haline
gelebilmemiz, bu koşula bağlıdır.
Çevresine, toplumuna ve dünyaya duyarlı ve sorumluluk bilinci gelişmiş
öğrenciler, Ege Üniversitesi’nin yetiştirmeyi hedef aldığı ve kurumsal
1,2,3,4,5,6 8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,...116
Powered by FlippingBook