Egeden 18. Sayı - page 64-65

62
Isaac Newton’ın o uğurlu
kafasına düşmeseydi o sevgili
elma, belki bugün bunları hiç
konuşmuyor, düşünmüyor
olacaktık. Ama ismine “yerçekimi”
dediği gizli ve tamamıyla
Dünya gezegenine ait kuvvet
yine de varlığını sürdürüyor
olacaktı. Ne biz yer çekiminden
kurtulabilecektik, ne de yer
çekimi biz olmadan bir anlam
kazanabilecekti.
İşte tam da bu yüzden, özellikle
de “Dünyalı” olmanın nasıl bir
şey olduğunu
anlamada güçlük
çektiğimiz
bu darlanmış
günlerde, Gravity
isimli filmi izlemiş
olmak, başta biz
sinemaseverler
olmak üzere
herkesi memnun
etmiş olsa gerek.
Zira bilimsel
bilgiye ve
gerçeklere dayalı,
ütopik ya da
distopik olmayan,
salt elimizdekilerin
gücünü ön
plana çıkarmaya
çabalayan bir bilim
kurguyu izlemeyeli,
bir hayli zaman
olmuştu.
Alfonso
Cuarón, bilim
kurguseverlerin pek de yabancı
olmadığı bir yönetmen. 2006
yılında çektiği “Children
of Men (Son Umut)”, isimli
ütopik sonuçlanan distopya,
gerek izleyiciden, gerekse
eleştirmenlerden tam not almış,
türe getirdiği yenilikler, yıktığı
klişeler, özellikle de fark yaratan
çekim açıları ve teknik başarılarıyla
hafızalarda kendisine afili bir yer
edinmeyi başarmıştı. Gravity,
Cuarón’un ikinci bilim kurgu
denemesi, buna rağmen değme
kurgu bilimcilere taş çıkartan bir
başarıya imza attığını söylemek
yanlış olmaz.
“Dönüşümler” başrolde
Filmi kısaca konulamak
gerekirse; sıradan bir uzay
yürüyüşü sırasında, birbirinden
bahtsız kazalara kurban giden
astronotların (ki bu kişiler
Sandra Bullock ve George
Clooney tarafından başarıyla
canlandırılmakta), yer çekimsiz
ortamda ve uzunca bir süre
hayatta kalma çabalarından
bahsetmek mümkün. Elbette bu
süreç içerisinde sinemasal bir
mecburiyet olan karakter değişimi,
filmin temel noktalarından
da birisi, özellikle de Sandra
Bullock’un hayat verdiği karakteri
göz önüne alırsak.
Dünya yüzeyinde kızını
kaybettiği için, yaşamdan
neredeyse tamamen ümidini
kesmiş olan erkek isimli ‘Ryan’
Stone (Bullock), başarılı da bir
mühendistir ve her başarılı
mühendisi postaladığı gibi onu
da uzaya postalayan NASA, ondan
Hubble Uzay Teleskopu’nu tamir
etmesini ister. Ancak bir anda
olaylar gelişir ve yine Dünya
mertebesinde yapılan bir hata
sonucu, yörüngedeki tüm uydular
yok olur, parçaları ise o anda
boşlukta gezinen astronotlar için
şarapnel kadar tehlikeli hale gelir.
Artık ne telsiz bağlantısı vardır,
ne ayak basılabilecek yer. Sadece
derin siyah bir boşluk. Yer çekimsiz
sonsuz bir boşluk.
Cuarón’un yönetimsel başarısı
Tam da bu noktada, belki de
araya girmek gayet uygun olacak:
Cuarón’un yönetimsel başarısı
ve hatta dehası, bu boşluk ve
yitme, gitme hissini yansıtmak
konusunda gerçekten çığır açıyor.
Uzun ve kesintisiz çekimler,
durmak bilmeyen kameralar, ışık
ve ses oyunları, müziksiz sahneler
ve derin nefes alış verişleriyle,
izleyiciyi nefessiz bırakan bir
sekans tutturmayı başarıyor.
Üstelik Cuarón, filmin genişletilmiş
fragmanında bu sahneye yer
vererek de, aslında ne kadar
cüretkar olduğunu bir bakıma
kanıtlıyor. Zira filmin en can alıcı
sahnesi, aslında en önemli sahnesi
değil, bu sahne çevresinde gelişen,
dönen ve yörüngeye oturan
bilumum destekleyici ve anlam
yaratıcı metin dolu minik sahneler.
Tekrar karakterlerimize
dönebiliriz. Kowalski (Clooney)
ve Stone’un ilişkileri, film içindeki
değişimle doğru orantılı şekilde
ilerliyor. Hayat dolu ve yaşama
-yani Dünya’ya- sıkı sıkıya bağlı
olan Kowalski, doğru yer ve
zamanda hayatını feda ederek,
hayata dair umudu kalmamış
olan Stone’a adeta yedek oksijen
sağlıyor. Stone ise kızıyla olan
psikolojik bağını belki yeniden
kurarak ya da daha doğrusu,
Dünya’nın, doğaananın yeni bir
çocuğu olarak yeniden doğuşunu
sağlıyor, Dünya’daki yeni ilk
adımlarını temizlenmiş ve arınmış
biçimde atıyor. Evrimsel süreci
A’dan Z’ye olumlayarak Darwin’e
karşı, saygı duruşların en güzeline
imza atan Cuarón, denizde
-tamamen rastlantısal patlamalarla
başlayan- rastlantısal yaşama karşı
büyük ilgi ve sevgisini de Stone
aracılığıyla izleyiciye yansıtıyor.
Gravity:
Bilim kurgunun bilim destekli
postmodern zaferi
Ümit MUTLU
EÜ İletişim Fakültesi
Radyo, Televizyon ve Sinema
Yüksek Lisans Öğrencisi
SİNEMA
Ryan Stone (Sandra Bullock) ve Mike Kowalski (George Clooney), sıradan bir uzay yürüyüşü sırasında
ölümcül bir kazaya kurban giden iki astronot, Dünya’yı bir kez daha göreceklerinden şüpheliler.
63
GÜZ 2013
1...,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63 66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,80
Powered by FlippingBook