Egeden 18. Sayı - page 58-59

56
57
GÜZ 2013
doymak pek çok anlamda çok zor.
Ama mümkün. Ancak ne yazık ki,
“Bir İstanbul’a gideyim geleyim
de, bir bakayım” anlayışı hâkim.
İstanbul’da pek çok olanak var tabii
ki, o olanaklar İzmir’e gelemiyor.
Çünkü bir usta sanatçının eserlerinin
İzmir’e gelmesi mümkün değil,
çünkü eserlerin sigortası bile başlı
başına bir maliyet. Bu koşullarla
eserleri İzmir’e getirecek ve
güvenlikli bir alanda sergileyecek
sponsor bulma olanağına sahip
değiliz. Kimsenin bundan haberi
yok, sadece İzmir’e büyük sanatçı
gelmiyor eleştirisi yapılıyor.
Kıyıda teması nasıl oluştu?
Dedik ya sadece eleştiride varız,
hep dışındayız, kendimizi dışında
görüyoruz olan bitenin. İşte tam
da bu nedenle bu seneki konumuz
“kıyıda”. Kendini meselenin içinde
hissedenler, içine koymak isteyenler,
dışına koyanlar, birlikte bir şey
yapanlarla artsın istiyoruz.
Tabii ki bir konu, bir tema,
sanatçının içselleştirmesiyle
farklılaşır, zenginleşir. Biz genel
olarak çok komplike laflarla değil
de daha kolay içselleştirilebilecek
kavramlarla ortaya çıkmaya çalıştık.
Örneğin “İzmir, kıyıda”... Deniz
kenarında... Ama deniz kenarında
olmamız değil konu, konu olayın
dışında olmamız veya içinde
olmamız ya da içinde olmaya
çalışmamız...
İzmir’deki etkinliklere
baktığımızda, genel olarak bu
kadar çok boyutlu, bu kadar şehir
geneline yayılmış bir etkinlik
göremiyoruz. Bu konuda neler
söyleyeceksiniz?
Bu tip etkinlikler, genelde
küratörlerin öngördükleri olgular
içinde gelişiyor. Ama biz EgeArt’ı
etkinliği planlarken şehrin değişik
kademelerinde değişik yaşlardaki
insanları bir araya getirip hep
birlikte bir şeyleri izleyebilecekleri
sanat aktivitesi olarak kurgulamaya
çalıştık. İçinde sinema var, edebiyat
adamlarıyla söyleşilerimiz var,
fotoğraf var, resim var, baskı var,
heykel var. En önemlisi uluslararası
platformda EgeArt’ı var etmeye,
tanıtmaya çalışıyoruz. Seramik
alanında 45 Türk, 45 yabancı
sanatçı var. Çok zengin bir yabancı
iştirakımız var. Bunların her biri,
bize 3 kişi daha katsa, bir süre sonra
gerçekten uluslararası standartlarda
olabiliriz. Uluslararası olmak için
ciddi bir maddi kaynağa ihtiyacımız
var. Tabii tüm bunların daha kolay
yürümesi için bizi destekleyecek
bir kuruluşa ihtiyacımız var. Ama
ne yazık ki böylesi bir destek yok
İzmir’de, “kıyıdayız” yine.
Bir kuruluş derken kastım tabii
ki sponsorluk anlamında, zira bu
işin yürütücüsü Ege Üniversitesi bir
Güzel Sanatlar Fakültesi olmamasına
rağmen bize inandı, güvendi ve bizi
her konuda destekledi, her zaman
arkamızda durdu. EgeArt, kolay bir
iş değil, büyük ölçüde gönüllülerle
yürüyen bir organizasyon. EgeArt’ın
önemli bir özelliği ciddi bir
özveriyle gerçekleşmesi. Gözümüz
hep yükseklerde, sıçrayarak
yakalamaya çalışıyoruz boyumuzun
yetmediklerini de. Örneğin
Semiha Berksoy, Kuzgun Acar gibi
isimlerin eserleri İzmir’de pek de
kolay karşılaşılamayacak olanlar.
Temennim, bütün İzmirlilerin bunun
farkına varması.
500’den farzla sanatçı katılıyor
İki yılda bir düzenlenen EgeArt
bu yıl belşinci kez gerçekleştiriyor.
Geride kalan yaklaşık 10 yılda
EgeArt’ın İzmir sanat yaşamına
katkısı sizce nasıldır?
Başladığımız günle bugün
arasında çok fark var. Daha önce
eserlerini sergilemek istediğimiz
sanatçıların ilgisini çekmekte
hayli zorlanırken, bugün bir çoğu
işlerini yolluyorlar. Bu sadece
Ege Üniversitesine ve EgeArt’a
olan sempatiden, güvenden
dolayı. Bu güvenilirliğin oluşması
aynı zamanda bir sürekliliğin de
olduğunun ve olacağının göstergesi.
Bu yıl 500 küsür sanatçı, değişik
anlarda bu çatının altında olacaklar.
Bir güzel sanatlar sempatizanı ya
da öğrencisi EgeArtı gezdiği zaman
geçmişle günümüz arasında ilişki
kurabileceği bir sürü iş görecek.
Daha da önemlisi bunları kitaptan
baskı olarak değil, canlı görecek.
Heykellerin etrafında dolaşacak...
Biz aynı zamanda şehrin
değerlerine de dikkat çekmek
istiyoruz. Heykel sergilerinden biri
arkeoloji müzesinde. Aya Voukla
Kilisesinde bir konser var. Şehrin
mümkün olduğu kadar değişik
noktasında tüm ziyaretçilerin
özellikle de İzmirliler’in“Ben henüz
oraya gidemedim”demesine fırsat
vermeyecek 22 değişik nokta
belirledik. Böylece o noktalardan
merkeze gelemeyecek insanların da
EgeArt’tan haberdar olmasını, en
azından bir kısmını izleyebilmesine
olanak yaratmayı istedik. Sonuçta bu
Ege Üniversitesinin halkın üniversitesi
olma misyonuyla tüm şehir için
düzenlediği bir organizasyon.
Bu dağılım bir yandan EgeArt’ın
tanınabilirliğini ve izlenirliğini
artırmayı bir yandan da şehir belleğine
bazı göndermeler yapmayı hedefliyor.
EgeArt 22 farklı merkezde
Bir önceki EgeArt’ta
hatırladığım kadarıyla
etkinlikler 18 değişik merkezde
gerçekleştirilmişti.
Bu sene biraz daha arttı, 22
merkezde. Şehrin daha çok alanına
yayılmak hedefimiz. Bu yıl daha
çok alana yayılırken, daha çok
sanat dalını da ağırlıyoruz. Mesela
uluslararası sanatçılarımızdan
ikisi performans sanatçısı, ilginç
performanslar sergileyecekler. Bu tip
etkinlikler, sanatçıların da birbirlerini
izlemesi ve farklı bakış açıları
oluşturması için büyük bir fırsat.
İzmir’deki sanat izleyicisi
açısından EgeArt’ın seyrini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Gönül daha çoğunu istiyor
tabii; ama şımarıklık yapmayalım.
Bu kervana 10 kişi katılsa, bizim
için kârdır. Bir sanatçı açısından
da kendisinin fark edildiğini ve bir
etkinliğe davet edildiğini hissetmesi
önemli ve gurur verici. Şahsen,
ustalarla yan yana eserlerimin
sergilenmesi beni onore eder.
Bu yıl öncekilerden farklı olarak
neler göreceğiz EgeArt’ta?
Performans sanatçılarımızdan
söz etmiştim. Onların yanı sıra lif
sanatı örneklerini sergileyeceğiz.
Bu yıl ilk kez çocuklara yaratıcılık
aşılayan etkinlikler düzenledik.
Çocuklar bizim için çok önemli.
Onların bir arada bir üretim içinde
bulunmalarını sağlamak, hem
sosyalleşmelerine olanak yaratmak
hem de onları sanatla tanıştırmak
açısından önemli.
Biz çocuklara olanak sunmak
zorundayız, çocuklarla birlikte bir
şey yapmak zorundayız. Paylaşmak
zorundayız. Çocukların sadece
bizle değil kendi aralarında ve
bi rlikte üretmelerine de katkıda
bulunmalıyız. Çünkü ne yazık ki
yeni nesil, benmerkezci olmaya
başladı.
Tabii ki herkesin sanatçı olması
gerekmiyor ama sanatın getirdiği
birtakım estetik kurallar hayatınızı
zenginleştirir, bazı şeylere karşı
daha özenli olursunuz, bazı şeyleri
daha çok anlarsınız. Düşünürsünüz,
sorgularsınız.
EgeArt Uluslararası Sanat Günleri organizasyonunun arkasında Tüzüm Kızılcan’ın yanı sıra Ege Üniversitesi
çalışanları ile sanatsever gönüllülerin de büyük emeği var.
1...,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57 60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,...80
Powered by FlippingBook