Egeden 18. Sayı - page 38-39

36
37
GÜZ 2013
“Salihli’den iyi ihtisasla
ayrıldık. Tren bizi iki saat sonra
Kasaba’ya ulaştırdı. Mağaza ve
dükkanlar hariç sekiz fabri-
ka ve altı bin beş yüz haneyi
ihtiva eden bu zengin ve şirin
kaza, bugün bir yığın topraktır.
Faciadan sonra öteye beriye
dağılmış olan halkın nısfı [yarısı]
avdet edememiş, bu yüzden
bağlar bakılamamıştır. Saruhan
livası içinde en bedbaht ve en
muhtac-ı muavenet [yardım bek-
leyen] kazalardan birini de burası
teşkil ediyor”.
İzmir gazetelerinden 17 Tem-
muz 1923 tarihli Türk Sesi’nde
dile getirilmişti bu tümceler, A.
Refik imzasıyla. Değerli dostum,
meslektaşım Zeki Arıkan İzmir’e
ilişkin çalışmalarından birinde
yansıtmıştı.
Bu haberden bir süre önce 26
Ocak 1923 günü Mustafa Kemal
Paşa’nın Turgutlu’ya (Kasaba’ya)
gelişinde yaptığı konuşmada
Tanin ve Hakimiyet-i Milliye gibi
gazetelerde yansıtıldığı biçimde
Kasabalılara şöyle seslenmişti:
“Evleriniz yıkıldı, hemşehrileriniz-
den birçoğu şehit edildi. Fakat bütün
bu cenk sizin için, heyetimiz için bir
ders-i intibah ve tayakkuz (uyanış)
olmuştur... Kalbimize ümit veren
şu karşımızdaki hanımlar ve binler-
lerden fazla ahalimiz, ordularımızı
bunlar temin edeceklerdir” (öğrenci-
leri de işaret ederek).
Küllerinden doğan bir kasaba
İzmir’de Ahenk gazetesine 31
Aralık 1925 tarihli sayısında şu
haberleri bildirirken bir bakıma
Turgutlu’da kentleşmesine giden
yolların da ipucunu vermişti:
Kasaba’da umran (bayındırlaşma)
Kasaba’dan bildiriliyor:
Kasaba’da umran faaliyetine
kemâl-i ehemmiyetle [tam bir duyar-
lılıkla] devam olunmakdadır. Kaim-
makam bey ve Belediye heyeti son
derece çalışmaktadırlar. Hükümet
cıvarında yeniden pek güzel bir mek-
teb inşa olunmuştur. [Bu 1926 yılında
açılan Cumhuriyet İlkokulu’dur].
Kül olmuş kasabadan
Cumhuriyet kentine
Çarşularda yeni ve vâsi’ [geniş]
yollar açılmışdır. Pek yakın bir atide
[gelecekte] Kasaba’nın pek şirin bir
memleket olacağı hummalı faaliyet-
ten istidlal edilmektedir [anlaşılmak-
tadır].
Kasaba kalkı çok faziletli ve çalış-
kan olduklarından ve Kasaba’da milli
tesanüd [birlik] dahi çok kuvvetli
bulundığından bir cihetten ziraata
diğer cihetten ticarete ehemmiyet
veriyorlar. Öyle zan ediyorum ki: bu
Kasaba her halde her itibarla diğer
kasabalarımıza numûne imtisal
[örnek] olacakdır.
Gerçekten, 29 Ekim 1933 tari-
hinde, Cumhutriyet’in ilanından
10 yıl sonra, kutlama hazırlıklarını
saptamaya çalışan muhabir Hasan
Şevki’nin betimlemelerinde “Cum-
huriyet Memleketi”nin muştusu
veriliyordu. Muhabirin gördüğü de-
ğişimin şaşkınlığıyla yazdığı sayfalar-
dan birkaç satırla, “yeniden doğuş”a
götüren zorlu, yoksul, ama azimli
bir yolculuğun özeti sayılabilecek şu
cümleleri sıralıyordu:
Yakın bir zamanda dumanları
üstünde tüten ve tamamiyle yanmış
ve yıkılmış olan kasabanın bugünkü
varlığını gören herkes Ege mıntıkası-
nın bu sevimli parçasının bu kadar az
zaman içerisinde nasıl yeniden ihya
edildiğine hayret etmekten kendini
alamaz. Yeniden yapılan şehirlerde
resm-i küşat [açılış] merasimi teamül
halinde olmuş olsa idi kasabamızın
da küşadı bu Cumhuriyet bayramın-
da yapılmış olurdu. Çünkü ancak
Cumhuriyet’in ilanından sonradır ki
hâne ve dükkanlarımızın inşaatına
başlanmış ve Cumhuriyet’in on yılı
içinde mütemadi bir surette inşaat
devam etmiş ve bugün tamma-
nasıyla bir Cumhuriyet memleketi
olarak meydana gelmiştir.
Şaşkınlık yaratabilecek geliş-
menin sembolü olan bir kasaba-
nın yerlisi ve benim çok yakından
tanıdığım, “Hulki Amca” dediğim ve
çarşının Manifaturacı Hulki olarak
bildiği Hulki Moralıgil’in anılarından
sevinç dolu gözlemlerini betimleyen
coşkulu ifadesi ise şöyleydi:
“Cumhuriyetin onuncu yılını 3
gün kutladık. Bütün dükkanlar kapa-
tıldı. Her yere fenerler ve bayraklar
asıldı. Bayram törenlerinde ‘Yaşasın
Gazi Mustafa Kemal’ diye bağırdık”.
Kasaba Cumhuriyet Yolunda
Kasaba, Cumhuriyet yolunda
yapılmış ve yapılabilecek devrimlerin
arkasından gitmeye kararlıydı. Dış
ülkelerden gelen ve özellikle dini
kullanma gayretleri içinde olanların
kışkırtmalarına karşı “İstiklal”meyda-
nında (Koza Pazarı’nda) toplanmış
on binleri bulan insan kalabalığıy-
la genç Cumhuriyeti’ni koruma
amacındaydı. Urla, Çeşme, Kuşadası,
Karaburun, Seferhisar’dan fışkıran
tepkilere paralel olarak Kasaba’dan
Ankara’ya çekilen bir telgraf yaşanan
duyarlılığın tam bir ifadesiydi. Kaza
müftüsü Hasan Basri, Türk Ocağı
Reisi namına Ziya, Cumhuriyet Halk
Fırkası mutemedi Mustafa, Belediye
Reisi Cemal Sururi, İskân ve Teavün
[Yardımlaşma] Cemiyeti [reisi] Hasan
Basri, Harikzede [yangına uğramışla-
rın] Cemiyeti reis vekili Refet, İdman
Yurdu Reisi Cevdet, Çiftçiler Birliği
Reisi Süleyman’ın imzalarını taşıyan
1925 tarihli metin şöyleydi:
İslamiyetin esas rey-i umdesine
[ilkesine] istinaden Türk milletinin
yegâne gayesi olan ve insanlığın asri
ihtiyaclarını teminden ibaret bulunan
teceddüd [yenilik] ve inkılâbımıza kar-
şı ecnebi düşman paralarına tamaen
bazı müfsidlerin [karışıklık çıkaranla-
rın] şark vilayetlerimizde saf ahalimizi
din perdesi altında ihtilâl ve isyanlarını
bütün mevcudiyetimizle tel’in ve nef-
retle yâd ederiz. Bu melânetin imhâsı
uğrunda muhterem vekillerimizin
emir ve iradelerine kemal-i tazimle
inkıyad [derin saygıyla bağlı] ve her
1...,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37 40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,...80
Powered by FlippingBook