Egeden 22. Sayı - page 57

55
BAHAR 2015
birbirinden beslendiği ya da türediği
savlanabilecek bu rivayet ve mitolojik
öyküler, tarihsel kaynaklarda tespit
edilebildiği gibi, halk kültüründe de
yöresel kültür motiflerine büründü-
rülmüş olarak görülmektedir. Bu mit
ve rivayetler Antikite sanatçılarınca
Orontes’i betimleyen etkileyici heykel-
lerle somut imgelere de dönüştürül-
müştür.
Orontes’in nasıl oluştuğuna ve
isminin nereden geldiğine dair en eski
yazılı bilgiyi veren coğrafyacı-bilgin
Strabon (MÖ 64 - MS 24)
“Orontes
Irmağı... eskiden Typhon diye adlandırı-
lırdı fakat sonradan ... Orontes diye ad-
landı. Buralar, daha önce de anlattığım
bir Arami mitinin geçtiği yerdir: ...Typhon
adındaki bir ejderha (dracon), kendisini
yıldırım çarpınca, telaş içinde koşturup
yerin altına kaçtı; (yeryüzünü yararak)
kaçarken nehrin yatağını meydana
getirmiş oldu; yeraltına indiği yarıktan
yeryüzüne sular fışkırdı ve (ejderhadan
kalan yarıkta) akmaya başladı; bu
nedenle de ırmak ejderhanın adını aldı.”
demektedir.
Bu mit, iki bin yıllık bir zaman
süzgecinden geçerek, halk arasında
bugün İslamî kültüre uyarlanmış olarak
“Hz. Hızır’ın zalim ejderhayı öldürüp
masum bir kızı kurtarması sonucu
Asi’nin ortaya çıkması” çerçevesinde
anlatılır.
Bir mite göre de Orontes
“Savaşta
Dionysos tarafından yenilip aşağılanır,
intihar edip nehre düşer; bundan sonra
da nehir onun adını alır. Cesedi, nehir
onu kusuncaya dek akıntıda sürüklenir.
Nympheler (periler) onu, Daphne’deki
kutsal mabedin yanına gömüp ‘Burada,
Bacchus tarafından yenilip aşağılanan
ve kendini öldüren Hintli ordu komutanı
Orontes yatıyor.’ yazılı bir kitabe dikerler.”
Yunan Mitolojisi’nde Orontes,
denizler tanrısı Okeanos ile ırmak-
lar tanrıçası Tethys’in çocuğu; Fırat
(Euphrates), Dicle (Tigris) ve Nil ile
kardeş bir ırmak tanrısıdır. Apamealı
ozan Oppianus’un (MS 3. yy) dizelerin-
de (Ortaçağ kasidelerinde de naura/
dilber - Asi Nehri/Dev Orontes ikilikleri
arasında, yani gerçek ile mit arasında
zihinsel geçişlere temel olan) bir anla-
tıda karşımıza çıkar:
“...kara gözlü Meliboea’ya duyduğu
umutsuz aşkla yanan Orontes, bir an,
denize akacağını unutup, bu nympheye
olan aşkından vazgeçmemek niyetiyle
büyük bir güçle hücum etti; bereketli
toprakları aştı... Her iki yandan dağlarla
çevrilmişti. ... Doğudan Diokleion’un (Za-
viye Dağı) mağrur silueti yükseliyordu ve
batıdan Emblonos’un (Ansariye Dağları)
sol boynuzu geliyordu; ortada ise ken-
disi, düzlüklerde hiddetle dolanıyordu.
Sularıyla bir an içinde karaları kapladı
ve adayı, benim şehrimi (Apameia) istila
etti. Bunu gören Zeus oğlu Herakles,
güçlü kolları ve sopasıyla suları düzlük-
ten uzaklaştırmak, onları ayrı yollara
bölüştürüp göle ve usulca akacağı ya-
tağına yönlendirmek için ilerledi. Etrafı
kuşatan tepelerin (Orontes’in önüne
bent olan) kayadan zincirlerini koparıp,
nehri, çılgınca söylenip-uğuldar halde
tekrar denize yönlendirdi. Uçsuz deniz
öyle bir kükredi ki, Suriye karalarının dev
kütlesi korkunç gümbürtünün yankısıyla
kendinden geçti. Dev Orontes de denize
dehşetli çığlıklarla ilerledi. Sarp kaya-
lıklar, yeni gelen sulara göğüs gererken
uğuldayıp gürlüyordu.”
Dev / ejderha; peri / masum kız;
Herakles / Dionysos / Hızır motiflerinin
alterasyonuyla süregelmiş bu öyküler,
Asi Havzası’ndaki halk inançlarında
ve efsanelerde bügün de, Asi-naura
ilişkisinin imgeselliğini pekiştirerek
yaşamaktadır. Ve
nâûra
, yani o en-
damlı “dilber”, yani Meliboea, yani peri
kızı; Asi’yi, yani o aşkından delirmiş
Orontes’i, yani coşkun doğasıyla o
hoyrat devi teskin etmekte; evrenin
devranına uyarak döne döne sırtını
okşamakta ve usanmadan efsunlu nin-
nisini mırıldanmaktadır... Onun suyuyla
can bulan topraklarda nice ülkelerden
derlenmiş türlü renklerin, seslerin,
dillerin, ümitlerin özünden beslenen
‘evrenağaçları’ boy atmaktadır.
Dipnot:
* Bu çalışma 2009-2012 sürecinde
Yard. Doç. Dr. Ertan Daş danışmanlığın-
da gerçekleştirdiğim yüksek lisans tez
çalışmalarımın sonuçlarından derlen-
miş bir özettir. (bkz. Ender Özbay, Asi
Nehri Üzerindeki Su Yapıları: Nauralar,
Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-
tüsü Sanat Tarihi ABD, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2012.) Her
aşamada beni yüreklendiren ve des-
tekleyen hocam-ağabeyim sayın Ertan
Daş’a içten sevgi, saygı ve şükranlarımı
sunarım.
Ayrıca, Hama’daki araştırmalarım
sırasında ilgi ve yardımını gördü-
ğüm Daira’t-ün-Navair (Nauralar
Dairesi) Müdürü Mus’ef Mağmuma’ya;
araştırmalarımda yardıma koşan her
kesimden insanıyla, misafirperver
Suriye Halkı’na; bugün estirilen
savaş rüzgarlarında yaşanan korkunç
olaylar nedeniyle büyük acılar çeken
ve (haberleşmeyi imkansız kılan
koşullar yüzünden) hayatta olup ol-
madıklarını bilemediğim, anımsadıkça
gözyaşı döktüğüm o candan insanlara
-birbirine Asi’yle bağlanan yürekleri-
mizde barışın ve huzurun boy vereceği
günlere özlemle- her zaman minnet ve
şükran duyacağımı belirtmek isterim.
• • •
Bu yazımızda dipnot ve kaynakça
detayları, yayının türü de göz önüne
alarak, okuyucuyu sıkmamak gayesiyle
verilmemiştir.
Nehrin bir“yüzücü”figürü olarak
kişileştirildiği “Irmak Tanrısı
Dev Orontes”heykeli. Bronz. MS 2. yy.
(H. 5,4 cm x 2 in), Louvre Museum.
(Fot.: M.L. Nguyen)
1...,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56 58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,...80
Powered by FlippingBook