Egeden 14. Sayı - page 64-65

63
62
YAZ 2012
getirmek için uğraşmışlardır. Teos Di-
onysos tapınağınının tasarımcısı olan
Prieneli ünlü mimar Hermogenes de
ideal oranları yakalamaya çalışmış
ve kendisinin “eustylos” adını verdiği
oranlar sistemini eserine uygulamış-
tır. Sütunlar arası açıklığın sütun alt
çapının 2¼’ü olarak tasarlandığı bu
ilke, daha sonra Roma döneminde
yaşamış Vitruvius’un “Mimarlık Üzeri-
ne” kitabında hatırlatılmış ve böylece
Teos Dionysos tapınağı antik çağdan
başlayarak mimari ders kitaplarında
yerini almıştır.
Kısa kenarlarında 6’şar, uzun ke-
narlarında 11’er olmak üzere çevresini
bir sütun dizisinin sardığı tapınağın
tüm duvarları sütun aksları ile uyum-
ludur. Kullanılan oranlar, sütunların
oluşturduğu ışık-gölge zıtlığının en
etkileyici bir şekilde belirginleşmesine
hizmet eder.
Sütunların üstünde yer alan ve
Dionysos şenliklerini betimleyen
kabartma tasvirler dizisi yapıya ek bir
cazibe katar. M.Ö. 2. yüzyılda yapıldığı
sanılan tapınak Roma döneminde,
plan değişikliği yapılmaksızın ciddi
bir onarım ve yenilenme geçirmiştir.
1960’lı yıllarda sütunlardan bazıları
kısmen ayağa kaldırılmıştır. Her şeye
rağmen, ziyaretçinin etrafa saçılmış
devasa sütun parçaları ve mermer
mimari elemanları zihninde ayağa
kaldırması ve yapının bir zamanlar sa-
hip olduğu eşsiz görünümü gözünde
canlandırması gerekecektir.
Kabartmalı tasvirleri içeren
levhalar ise bugün İzmir Arkeoloji
Müzesi’nde korunmaktadır. Önümüz-
deki yıllarda, Prof. Dr. Musa Kadıoğlu
başkanlığındaki ekibin gerçekleştir-
mesi beklenen restorasyon ve ayağa
kaldırma çalışmalarının, Teos’un
bu en önemli yapısını ziyaretçiye
sunulmuş daha etkileyici bir armağan
haline getirmesini bekliyoruz.
Şimdiki ipuçları tapınağın bulun-
duğu alanda daha erken bir yapının
olduğuna dair izler taşımamaktadır.
Ancak tapınağı çevreleyen kutsal
alanın beklendiği gibi dikdörtgen
olmayıp trapezoidal biçimli olması,
bu alanın yapının inşasından önce de
kutsal kabul edildiğini ve şeklini daha
o zamanlarda aldığını akla getirir.
Teos, kuzeyde ve güneyde birer
limana sahip bir berzah üzerinde
kurulmuştur. Berzahın tam ortasında,
her iki limanı da gören bir tepecik
(akropolis) yer alır. Kentin kamu bina-
ları akropolisin güneyindeki kısım-
dadır. Akropolisin güney eteklerinde
tiyatro yer alır. Tiyatro antik çağda
bugün anladığımız anlamda basit bir
gösteri yeri değil, aynı zamanda tanrı
Dionysos’a adanan oyunlar ve ayinle-
rin gerçekleştirildiği kutsal bir alandır.
Dionysos Sanatçıları için de özel bir
mekan olarak kabul edilmelidir. Teos
tiyatrosunun oturma basamakları,
başka yapılarda kullanılmak üzere sö-
külmüştür. Bugün ziyaretçi basamak-
ların yer aldığı kavisli alanı izlemek,
basamaklara alt yapı oluşturulması
için inşa edilmiş tonozları görmek
ve daha iyi korunmuş haldeki sahne
binasını incelemekle yetinmek zo-
rundadır. Her şeye rağmen, tiyatroda
soluklanıp güney limanının olağa-
nüstü manzarasını seyretmek de keyif
verici olacaktır.
Tiyatrodan güneydoğuya doğ-
ru yapılacak bir yürüyüşle kentin
meclis binasına ulaşılır. Tiyatronun
tersine çok iyi korunmuş bu yapının
1960’larda başlayan kazısı 2011-2012
yıllarındaki çalışmalarla büyük ölçüde
tamamlanmıştır. Açığa çıkarılan
yeni oturma basamakları ve sahne
binasıyla ziyaretçiyi etkilemeye hazır
bir haldedir ve tiyatronun iyi korun-
muş olması halinde nasıl olabilceğine
de ışık tutar. Tiyatro gibi, Hellenistik
dönemde yapılan yapı Roma döne-
minde tamamen yenilenmiştir. Bu ye-
nilenmede maddi desteği olan soylu
ailelerin bireylerinin bronz heykelleri-
ni taşıyan yazıtlı kaideler hala yerinde
durmaktadır.
Akropolis’in üstünde yer alan ve
temelleri izlenebilen ilginç yapı hala
gizemini korumaktadır. Kabaca 38 x
7 m.lik sıradışı boyutları, ince-uzun
planı ve kentin en stratejik yerinde
konumlandırılışı nedeniyle birçok
bilim insanı bu yapının “hekatom-
pedon” adı verilen tipte bir tapınak
olduğunu kabul etmişlerdir. M.Ö. 8-7.
yüzyıl tapınak mimarisinde kullanılan
ve daha sonra terk edilen 100 ayak öl-
çüsündeki bir plan tipinde olduğu iz-
lenimini verir. 2012 yılı kazıları yapının
muhtemelen M.Ö. 6. yüzyıl ortaların-
da inşa edildiğine ve M.Ö. 3. yüzyılda
onarıldığına dair ipuçları vermişse de,
yapının tarihi ve fonksiyonuna yönelik
sis perdesini tamamen kaldırabilmiş
değildir. Dikkatli bir ziyaretçi kenti çe-
peçevre kuşatan surların izlerini farke-
decektir. Düzgün kesilmiş taşlarla inşa
edilmiş bu etkileyici surlara ait iki kule
2012 yılında güney limanı tarafında
açığa çıkarılmıştır. Güney limanında
doğanın oluşturduğu korumayla
yetinilmemiş, düzgün kesilmiş taşlarla
devasa bir mendirek oluşturulmuş-
tur. Mendireğin üzerinde M.S. 5-6.
yüzyıllara tarihlenebilecek bir şapelin
(küçük kilise) izleri görünebilmekte-
dir. Mendireğin günümüzde alüv-
yonla dolmuş olan altyapısını ortaya
çıkarmak için ise Ankara Üniversitesi
Sualtı Arkeolojik Araştırma ve Uygula-
ma Merkezi tarafından su altı kazıları
sürdürülmektedir.
Teos ziyaretçisi için bir başka sürp-
riz ise kentin dışında, Seferihisar’dan
Sığacık’a giden yol üzerindedir. Yolun
sağında kalan bir kaya kütlesini geç-
tikten az sonra ev aralarından sağa
doğru ilerlendiğinde Karagöl’e ulaşılır.
Bu minik gölün çevresinde eski mer-
mer ocaklarına ait ilginç şekillerde
işlenmiş bloklar, bu blokların üzerin-
deki Romalı yöneticilere ait yazıtlar
dikkati çeker. Gri-beyaz mermerin
yanı sıra, siyah renginden dolayı “af-
ricano” olarak anılan, kırmızı damarlı
özel bir mermer de Teos’un simgesi
haline gelmişti. Bu çok alımlı ve çok
özel mermerin Karagöl yakınındaki
ocaklardan çıkarılıp, hemen tüm
üretimin kentin kuzey limanı (Sığacık)
üzerinden Roma’ya taşındığı, baş-
kentteki önemli yapılarda kullanıldığı
bilinmektedir. Karagöl ve çevresinin
bir açık hava müzesine dönüştürül-
mesi (Karagöl’den Roma’ya) planlan-
maktadır.
Teos ziyaretçisini mutlu edecek
tek şeyin antik kentin kalıntıları olma-
dığını hatırlatmak isterim. Türkiye’nin
ilk Cittaslow’u (Yavaş şehir) olan
Seferihisar pazarında gezinmek,
yöresel yemeklerin tadına bakmak,
Sığacık kalesi içindeki şirin mahal-
lenin sokakları arasında dolaşırken
Süleyman Han Camii’ne ve onunla
çağdaş hamam ve mescit kalıntılarına
rastgelmek, Sığacık limanındaki ya
da Marina’daki restoranların birinde
ağzınızın pasını silmek buraya yapa-
cağınız gezinin bonusları.
Son olarak, Teos kalıntıları
arasında gezerken bazılarının bu
kalıntılarla yaşıt olması çok muhte-
mel olan zeytin ağaçlarına bakmayı
unutmayın. Bu ağaca niye ölmez ağaç
dendiğini, gövdelerindeki oyuklarda
acılarla şekillenmiş bir tarih sakladık-
larını hatırlayın. Ve şunu da aklınızda
tutun: gezdiğiniz bu topraklar tarihin
bilinen en eski aşk şiirlerini kaleme
almış şairlerden biri olan Anakreon’un
yurdudur.
Kazıyla ilgili bilgilerini ve projelerini paylaştığı için
Teos Kazıları Başkanı Prof. Dr. Musa Kadıoğlu’na ve
desteklerini bizden esirgemeyen Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e
teşekkürü borç bilirim.
M. Nezih Aytaçlar
1...,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63 66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,80
Powered by FlippingBook