Egeden 14. Sayı - page 54-55

53
52
YAZ 2012
Keçi, yaşama sevincini uyandırır,
inatçılığı ve dirençliliği çağrıştırır
Keçinin kültürümüzdeki yeri konu-
sunda bilgiler veren Prof.Dr. Kaymakçı
şunları söyledi: “Hayvansal üretimin
bir dalını oluşturan keçi yetiştiriciliği,
Anadolu kültüründe, maddi ve mane-
vi önemli bir role sahiptir. Keçi, Türk
insanının beslenmesi, giyinip barın-
ması gibi konularda uygun bir ekono-
mik öğe olduğu kadar, manevi alanda
da tarihi süreç içinde önemli bir işlev
yüklenmiştir. Keçi, insanı eğlendiren
ve düşündüren bir hayvan olarak da
kabul edilmiş, kimi zamanlar kutsal-
laştırılmış, kimi zamanlarda da şeytani
değerlerle özdeşleştirilmiştir. Keçinin
Anadolu insanının beslenmesi, giyim
ve barındırılmasında önemli olduğu
kadar kültüründe de yadsınmaya-
cak bir işlevi olmuştur. Keçi, genel
olarak yaşam sevincini uyandırmakta,
inatçılığı ve dirençliliği çağrıştırmakta,
aynı zamanda hoş ve sevimli olmanın
simgesini iletmektedir.”
Asmayı ve kahveyi keçi bulmuştur
Keçi ile bağlantılı söylencelere
de değinen Kaymakçı, “Söylenceye
göre, Nuh Peygamber asmayı keçiyi
izleyerek bulmuştur. Kahve bitkisi de,
bunlarla beslenen keçilerin izlenmesi
ve daha sonra kültüre alınmasıyla
gün ışığına çıkmıştır” dedi. Keçilerin
doğada yenebilecek bitkilerin bulun-
masında önemli katkıları olduğu söy-
lenebileceğini ifade eden Kaymakçı,
keçinin inanç sistemleri içindeki yerini
şu sözlerle anlattı: “Çok tanrılı dinler-
de keçi, kurbanlık olarak kullanıldığı
gibi üreme, bolluk ve bereket simgesi
olarak da kabul edilir. Keçinin özellikle
boynuzu, hayat ağacına benzediğin-
den kutsal kabul edilmiştir. Tek tanrılı
dinlerde ise keçi bir yandan kutsanır-
ken, bir yandan da şeytanın simgesi
olarak algılanır.
Özellikle Hristiyanlık’ta böyle bir
yaklaşım egemendir. Buna karşılık
Müslümanlık’ta keçi, genellikle bir
bereket simgesi ve cennet hayvanı
olarak öngörülür. Gerek çok tanrılı,
gerekse tek tanrılı dinler zamanında
Anadolu’da da kurban sunma gele-
neği vardır. Bu olgunun baş aktörle-
rinden birisi koyun, keçi ya da sığırdır.
Kurbanlar, kahinlere, kutsal din adam-
larına, yatırlara, ölmüşlere ve tanrıya
kimi kutsal günlerde bir beklentiyi
gerçekleştirmek ve teşekkür etmek
amacıyla sunulmaktadır. Bugün bile
Anadolu’nun birçok yerinde yatırlara
sunulan adaklar arasında keçinin
önemli bir yeri olduğu bilinmektedir.”
Keçi, Anadolu edebiyatı ve güzel
sanatlarında da var
Anadolu’da keçi desenine edebi-
yatın ve güzel sanatların her dalında
rastlandığını dile getiren Kaymakçı,
“Şiirde, keçiyi konu edinen birçok
Türk ozanı söz konusudur. Örneğin
Ozan Cahit Külebi, sevdiği kızı keçi
yavrusuna benzetir ve şöyle der;
‘İstanbul'da bir sevdiğim vardı / Keçi
yavrusuna benzer / Rüzgar eserdi
hafiften gözlerinde / Halden anlar-
dı”... Keçi ile ilgili atasözleri, deyimler,
mizah, fıkra, maniler, halk türküleri
ve oyunlar vardır. Halk oyunlarından,
‘Teke zortlatması’ bunlardan biridir.
Anadolu’da birçok yer adı ve birçok
soy keçi adıyla anılır. Resim ve heykel
olarak keçinin Anadolu’da da oldukça
eski bir geçmişi vardır. Anadolu’da
kurulmuş birçok uygarlıklara ait keçi
heykelleri bulunmuştur. Türkiye’de,
Fikret Otyam ve Bedri Rahmi Eyüpoğ-
lu gibi ressamlar da keçiyi resmin
konusu yapmışlardır. Dünyanın en
ünlü ressamlarından Picasso da keçiyi
en çok işleyen ressamlarından birisi
olmuştur” dedi.
Keçi-orman ilişkisine, köylülerin
dirlikleri önemli
Keçilerin sanılanın aksine ormanlık
alanlar için faydaları olduğuna deği-
nen Prof.Kaymakçı, “Kıl keçileri orma-
na gübre bırakır, sık makilik alanlarda
koridor açarak yangın şeritlerini oluş-
turur, yetişmiş ormanlık alanlarda ot-
layarak yangınlara karşı dip temizleyi-
ci olarak görev yaparlar” dedi. İleride
beklenilen olumsuz iklim koşullarında
yaşayabilecek en dayanıklı hayvanın
keçi olduğunu ifade eden Kaymakçı,
“Anadolu kültürünün önemli birer
öğesi olan keçinin ürünleri de hem
doğal, hem lezzetlidir. Üstelik Avrupa
Birliği ülkelerine pazarlama şansı olan
hayvansal ürünlerin başında keçi
ürünleri gelecektir” diye konuştu.
Türkiye kıl keçilerinin genetik ıslah et-
kinliklerinin iki boyutta geliştirilmesi
gerektiğini belirten Kaymakçı: “Birinci
boyutu, kıl keçilerinin
saf yetiştirme ve
seleksiyon ile
verim düzeylerini
iyileştirilmesi
çalışma-
larıdır.
Bu amaca
yönelik olarak kıl
keçilerinin yetişti-
rildiği ortamlarda
araştırma birimleri
kurulmalı. İkinci
boyutu ise, kıl keçilerinin ağır-
lıklı olarak melez süt keçilerine
dönüştürülmesi çalışmaları olmalı.
Keçi-orman ilişkisi, her şeyden önce,
insan-orman ilişkisinin bir sonucudur.
Bu nedenle, konuya öncelikle orman
içi ve kenarı köylülerin dirlik sorunu-
nun çözümü açısından yaklaşılma-
lıdır. Ormanlarımızın korunması ve
geliştirilmesi konusu, bu bağlamda
ele alınmalıdır” dedi.
Hayvansalüretiminönemlibirdalını
oluşturan keçi yetiştiriciliğinin,
Anadolukültüründe,maddivemanevi
önemlibirrolesahipolduğunudile
getirenProf.Dr.MustafaKaymakçı,
"Keçi,Türkinsanınınbeslenmesi,
giyinipbarınmasıgibikonularda
uygunbirekonomiköğeolduğu
kadar, manevi alanda da, tarihi
süreç içinde de önemli bir işlev
yüklenmiştir" diye konuştu.
1...,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53 56-57,58-59,60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,...80
Powered by FlippingBook