Egeden 2. Sayı - page 52-53

50
51
Ege Üniversitesi Rektörlüğü
tarafından akademik ve
idari personel için düzenlenen
“Batı Karadeniz Turu”na katılan
Güneş Enerjisi Enstitüsü
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bircan
Dindar, Bolu Abant Gölü, Amasra,
İnebolu,Safranbolu, Abana,
Kastamonu güzergahında pek
çok tarihi ve turistik mekanın ziyaret
edildiği gezi ile ilgili izlenimlerini
“Egeden” için yazıya döktü.
Egeliler’ in Batı
Karadeniz gezisi
E
ge Üniversitesi Rektörlüğü
Basın ve Halkla İlişkiler Mü-
dürlüğü’ nün organizasyo-
nunda gerçekleştirilen “Batı Karadeniz
Gezisi”, doğal güzelliklerin ve Kurtuluş
Savaşı’nda çok önemli yeri olan tarih-
sel mekanların korunuyor olduğunun
görülmesi açısından beni çok mutlu
etti. Bir rehber eşliğinde, kültürü-
müze, geleneklerimize ve tarihimize
ilişkin, gerçek belge, eşya ve fotoğ-
raflarla, duygu ve bilgi dolu anlar
yaşamanın zevkine vardım. Organi-
zasyonun önünde ve arkasında olup,
emeği geçen tüm komite elemanları-
na, kalpten teşekkür ediyorum.
Sabahın erken saatlerinde, yolcu-
luğun ilk durağı olan Abant Gölü’nde,
nemli ve biraz serin ortamda sabah
kahvaltısı ve bir bardak çay eşliğinde,
dingin bir göl manzarası, kıyılardaki,
kocaman yayvan yaprakları üzerinde
açmaya çalışan nilüfer çiçekleri ve
nilüfer yapraklarına tutunarak etrafı
seyreden ya da üzerine yerleşen mi-
nik kurbağalar ve göl kıyısında henüz
çiçeklerini açmış kuşburnu bitkileriy-
le, ancak rüyalarda olabilecek doğal
güzellikleri anlatmak çok güç… Bunu
anlayabilmek için o havayı teneffüs
etmek gerek.
Sonraki durağımızda, çocuklu-
ğumda kartpostallardan tanıyarak
sevdiğim, aklımın bir köşesinde
yer etmiş olan ve görmeyi çok arzu
ettiğim Amasra’ da gezip fotoğraf
çekmek, “Amasra Salatası”nı önce
seyredip, tadına bakmak ve ardından
Amasra’ yı tekneden seyretmek de
hepimiz için büyük bir keyifti.
İlk kez bulunduğum, Safranbolu,
Yörük Köyü ve Kastamonu evlerinin
dışlarının olduğu kadar, içlerinin
de pek çok mimarî inceliklere sahip
olduğunu görmek bana çok çekici
geldi. Her türlü kullanılan ev eşyası-
nın, incelikli tasniflere olanak tanıyan,
duvardan duvara ve tavandan yere
Abant Gölü, Bolu’nun 34 kilometre güney
batısında bulunan, çam ve köknar ağaçlarının
baskın olduğu bir Tabiat Parkı içinde, yaklaşık
1350 metre yükseklikte ve alanı 125 hektarı
bulan bir heyelan gölüdür. En derin yeri 18 m’dir.
Gölden çıkan ve Abant Alabalığı olarak bilinen
balık literatüre Salmo trutta abanticus olarak
girmiştir. Göl birkaç kaynak suyu, iki-üç kısmen
devamlı olan akarsu ve özellikle de kar ve yağ-
mur suları ile beslenmektedir. Gölün etrafında
oteller ve restoranlar mevcuttur. Abant gölünün
Ankara’ya yaklaşık uzaklığı 2 saat kadardır.
Amasra, Batı Karadeniz Bölgesinde, Bartın
iline bağlı bir ilçedir. Denize doğru uzanmış
bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer
liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve
bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe de
sahip olan Amasra hem 3000 yıllık tarihi, hem
çekicilik ve balıkçılığa dayanan yerel sanatları,
hem de kendini çevreleyen ormanlık alanları ile
görülmeye değer yerlerden biridir. Amasra halen
özgün balık lokantaları, orta boyuttaki otelleri ve
sayısız ev pansiyonuyla turizme katkıda bulun-
maktadır. 13. Yüzyılda Cenevizliler tarafından ele
geçirilen Amasra’ya Fatih Sultan Mehmet 1460
yılı Ekim ayında bir sefer düzenler. Şehre hakim
bir tepeye geldiğinde hayranlığını belli eden
meşhur sözü eder: “Lala, lala!, çeşm-i cihan bu
m’ola”…ve kaleye haber gönderir: “Bu kadar gü-
zel bir yere zarar vererek almak istemem kalenin
anahtarını bana getiriniz.”Bunun üzerine kale
komutanı anahtarı Fatih’in bulunduğu tepeye
getirir ve şehir savaşmadan zapdedilmiş olur.
Safranbolu evleri, Karabük iline bağlı
Safranbolu ilçesinde, 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı
kent dokusunun günümüze kadar korunduğu
bölgenin genel adıdır. Safranbolu evleri eskiden
yumurta akından yapılıp çok uzun süre depreme
dayanırmış. Bu evlerin bir depreme dayanma
özelliği de toprağın dibine yapılmamasıdır.
Meyve bahçeleri içindeki konumları, planları,
selamlık köşkleri, iç düzenlemeleri, sedirlerle
çevrili fıskiyeli havuzları, ahşap işleri (tavanlar,
kapılar, dolaplar), yaşmaklı ocakları, geniş saçak-
ları, kabaralı süslü halkalı kapıları ile Türk konut
mimarlığının en özgün örneklerini oluşturan
Safranbolu evleri, UNESCO tarafından Dünya
Kültür Mirası listesine alınmıştır. Homeros’un
İlyada destanında adı Paplagonya olarak geçen
Safranbolu’da sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı
yoldan Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar,
Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve
Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.
HABER:
Yrd. Doç. Dr. Bircan DİNDAR
FOTOĞRAF:
Ali İhsan MİMTAŞ
1...,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51 54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,...76
Powered by FlippingBook