Egeden 3. Sayı - page 42-43

özgün tarihi
bir bina olan Necippaşa
Kütüphanesi, çiçek ve ağaçların yer
aldığı küçük bir bahçe içinde klasik
bir Osmanlı yapısı. Üzeri kubbe ile
örtülü kare bir mekanın önündeki
revak kısmı da camekânla kapatılarak
kütüphaneye ilave edilmiş. Kitapların
bölgenin nemli toprağından etkilen-
memesi için yerden yükseltilerek ya-
pılmış olan binaya yarım daire şeklin-
deki bir merdivenle giriliyor ve revak
bölümü geçildikten sonra kitapların
bulunduğu odaya ulaşılıyor. Nadide
bir el yazması koleksiyonuna sahip
Necippaşa Kütüphanesi sorumlusu Ali
İhsan Bey, Tire’yle alakası olmamakla
beraber, Tire’ye bir sevgisi olduğu
bilenen Necip Paşa’nın, kendi sahip
olduğu kitaplarla birlikte bunu biraz
daha geliştirterek 1826’da bu kü-
tüphaneyi kurup buraya vakfettiğini
söylüyor. Bölgedeki medreselerden,
bilim adamlarından gelen eserlerle
beraber, Osmanlı dönemine ait yak-
laşık 3 bin adet eser mevcut. Yaklaşık
2500 tanesi el yazması olan eserlerin
arasında İbni Sina’nın “Kitabüş-Şifa”sı,
Kâtip Çelebi’nin “Cihannüma”sı, Şeyh
Bedreddin’in “Cami’u’l-Fusuleyn”i de
bulunuyor. Kütüphanede daha çok bi-
lim adamları ve uzmanlara hizmet ve-
riliyor. Özenle korunan eserlerle ilgili
araştırma yapmak isteyenlerin kısa
incelemelerine izin veriliyor, derin bir
araştırma söz konusu olduğunda ise
eserlerin dijital fotoğrafları sunuluyor.
Verimli topraklar ve el
zanaatları
Tire’nin hemen her türlü bitkinin
yetişmesine olanak sağlayan verimli
toprakları var. Şeftali üretiminde Balı-
kesir ile yarışıyor Tire. Erikten şeftaliye,
kividen kestaneye, cevizden pepi-
naya çok geniş bir çeşitlilik alanında
neredeyse her şey yetişiyor. Özellikle
Akyurt – Başköy’deki bir havzanın
inciri alfatoksininün düşük olması ve
ince kabuklu olması sebebiyle çok ilgi
görüyor. Bir zamanlar önemli bir gelir
kaynağı olan pamuk ise hükümet po-
litikaları sonucunda artık yetiştirilmez
olmuş. Oysa dünyanın en ince lifli
pamuğu bu topraklarda yetişiyordu.
Kendir ve 14 ay boyunca üretimi
yapılabilen tütün üretimi de benzer
sebeplerle bırakılmış. Bir zamanlar
Tire’de ipek böcekçiliği, ipek dokuma
yaygınmış. İpek böcekçiliğinin temeli
olduğu için zamanında bolca dut
ağacı dikilmiş. Şimdi ipek dokuma
o kadar yaygın değil ama o dutlar-
dan yapılan Tire’nin meşhur karadut
reçeli ve tatlısı ipekçiliğin alternatif bir
sonucu olmuş.
El zanaatlarının hayli yaygın oldu-
ğu Tire’de Osmanlı döneminde bereli
dokuma yapılırmış ve sarayın bütün
çamaşır ve kumaş ihtiyacı Tire’den
karşılanırmış. Bu zanaat şu anda
Belediye’nin çabaları ile tek tezgahta
yaşatılmaya çalışılıyor ve sipariş üzeri-
ne üretim yapılıyor.
Tire’nin ünlü zanaatlarından biri
olan keçecilik de devam ediyor. Bu
alanda, Tire’de nesillerdir keçecilikle
uğraşan Cön ailesinden Arif Cön’ün
çalışmaları öne çıkıyor. Keçe sanatçısı
Filiz Otyam’ın da keçelerini Tire’den
aldığını öğreniyoruz. Bunun dışın-
da pek çok tezgahta da, bere, şal,
kepenek ve ayakkabı keçesi sağlayan
bu geleneksel zanaat yaşatılıyor.
Urgan ve halat üretimi de Tire için
çok önemli. Eskiden kendir dikilirmiş
Tire’de. Kendirler bağlar halinde o
zamanlar tertemiz akan Menderes’e
çürümeye bırakılırmış. Çürüyen o
bağlar develere yüklenir, evlere
getirilir, bağlaçlar kendir kısmından
ayrılırmış, bunlar sicim haline getirilir,
urgan halat yapılırmış. Tire’de deniz
olmamasına rağmen Osmanlı donan-
masının halatları burada üretilirmiş.
Halen çalışan bir modern urgan halat
fabrikası var. Yaklaşık 25 ülkeye Çin’e
kadar ihracat yapılıyor. Türkiye’deki
bütün büyük limanlara halat halen
buradan gidiyor.
Semercilerden de son bir kaç
usta kalmış. Belediye de bu zanaatin
sürmesi için onlara sembolik hedi-
yelik siparişler veriyor. Yöreye özgü
takunyalar, daha doğrusu “nalınlar”
üreten nalıncılardan şu anda üretim
yapan bir kişi kalmış.
Sokak sağlıklılaştırma projesi kap-
samında Tire’de tamamlanan ve süren
çalışmalar var. Belediye tarafından
restore ettirilerek butik otele dönüş-
türülen ve çok ilgi gördüğü için erken
rezervasyonun şart olduğu “Gülcüoğ-
lu Konakları” oldukça güzel ve huzurlu
bir konaklama ortamı sunarken, ilçe-
nin birkaç büyük oteli daha var.
Tire Pazarı
Tire Salı pazarı Türkiye’nin en
büyük açık pazarı. İstanbul’da dahi bu
büyüklükte bir Pazar yok. En büyük
Pazar olması dışındaki önemli bir
özelliği de buranın aynı zamanda
bir üretici pazarı olması. Tire köylüsü
ürettiği malları birinci elden buraya
getiriyor. Çökelek, çamur peynir gibi
süt ürünleri, köy yumurtası, dağda
yetişen otlar, çeşitli şifalı bitkiler,
kadınların el işleri... Pazardaki her şey
pırıl pırıl parlıyor, ıspanak şehirdeki
ıspanaktan daha yeşil, elmalar daha
kırmızı ve diri sanki; ve her şey terte-
miz. Geçmişte bu pazarın bölümleri
varmış, portakal pazarı, kavun pazarı,
çıra pazarı, dokumacılar pazarı, kadın-
lar pazarı gibi bölüm bölüm adlan-
dırılırmış. Pazarın ana sokağı meyve
sebze ağırlıklıyken ara sokaklara
girdikçe karşımıza keçeciler, semerci-
ler de çıkıyor. Yokuş yukarı gidince ise
el işi örtülerin, oyaların bulunduğu bir
bölüme varıyoruz. Yeni üretimler de
var, sandıktan çıkanlar da.. Pazardaki
her ürün Tirelilerin zevk sahibi bir halk
olduğu izlenimini uyandırıyor. İzmir’in
çeşitli semtlerinden Salı günleri
Tire’ye ücretsiz otobüsler kalkması
için Büyükşehir Belediyesi ile Tire
Belediyesi çalışmalarını sürdürüyor.
Tire’yi geçmişiyle tanıyan, seven ve gelecek vizyonunda Tire’nin turizmini geliştirmek de
yer alan bir Belediye Başkanı var: Tayfur Çiçek.
İzlenimimiz o ki, Tireliler Tire’yi de, başkanlarını da çok seviyor.
Necippaşa
Kütüphanesi
40
41
1...,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41 44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,...84
Powered by FlippingBook