Egeden 2. Sayı - page 14-15

12
13
yaptı. Yaşamının ilerleyen kısmında gözlemlerini,
yayımlanmamış ama iyi korunmuş bir hatırat içinde
topladı. Sonraki bilimciler bu gözlemlerden çok
yararlandı.
Royal Astronomy of Berlin’in üyelerinden
Gottfried Kirsch’in eşi Maria Kirsch (1700) evliliği
öncesinde astronomi eğitimi almıştı. Fakat, bilimsel
kariyeri eşiyle birlikte yaptığı çalışmalarla oldu.
Maria Kirsch, 1702’de keşfedilmiş bir kuyrukluyıldız
üzerine çalıştı. Gezegen kavuşumları ve Aurora Bo-
realis üzerine yazılar yazdı. Eşinin ölümünden son-
ra, hamisi olan kişi ölene kadar Kraliyet astronomu
olarak çalıştı. Bu zaman boyunca oğlunu yardımcısı
olarak yetiştirdi. Oğlu Berlin Gözlemevi müdürü
olduğunda annesi ve kız kardeşini yardımcısı olarak
seçti. Maria Kirsch, Tsar sarayından kral Büyük
Peter (Peter the Great)’in astronom olarak çalışması
davetini, ailesinden ayrılmamak için geri çevirdi.
Paris Gözlemevi müdürü Jerome Lalande
(1750), özel projelerde çalışmak üzere kadınları
ücret karşılığı işe alırdı. Bunların arasında amatör
astronom Mme. Lepaute, Mme. Du Piery ve
Lalande’ın eşi Marie-Jeanne de Lalande vardır.
Bu kadınlar kuyruklu yıldızlar üzerine değerli
çalışmalara sahiptir.
Caroline Herschel’in, (1780) erkek kardeş-
leri William ve Alexander’la birlikte İngiltere’ye
gittiği zaman hayali, şarkıcı olmaktı. Gerçekten
de dönemin en beğenilen sopranolarından biri
oldu. 1781’deWilliam Herschel’in Uranüs’ü keşfi ve
kraliyet astronomu olma teklifi alması ile hayatları
değişti. Caroline veWilliam Herschel kardeşler
dönemin en büyük teleskoplarını yaptılar. Bu
teleskoplar sayesinde astronomide tamamen
yeni alanlar yarattılar: Yıldız astrofiziği ve Güneş
sistemi cisimleri. Yirmi yıl içinde bu iki kardeş 1000
çift yıldız, 2500’den fazla bulutsu ve yıldız kümesi
keşfetti. Caroline veWilliam Herschel’in birlikteliği
herhangi bir bilimsel alanda görülebilecek en üret-
ken mesleki ortaklık oldu. Caroline, Royal Society
tarafından altın madalyayla ödüllendirildi.
Mary Fairfax Somerville (1820)’in babası
deniz kaptanıydı ve uzun süre evden uzak kalırdı.
Annesi ise İncil okuduğu ve düzenli olarak dua
ettiği sürece ne yaptığı ile ilgilenmezdi. Küçük
erkek kardeşi ve amcasından aldığı kitaplar ve
onların yol göstericilikleri sayesinde böylesi bir
aile ortamından, eğitim altyapısını kurgulamış,
latince, cebir ve geometri öğrenimi almış bir kişi
olarak çıkabildi. İlk eşinin ölümü, onun ekonomik
bir rahatlamaya kavuşmasını sağladı. Matematiğe
olan sevgisi nedeniyle, geçmişte Hypatia tarafından
yazılmış eşitliklerle ilgilendi ve bu çalışmalarıyla bir
gümüş madalya kazandı. Mary’nin ikinci eşi Royal
Society’nin üyesiydi. Bu üyelik sayesinde Mary
kütüphanelere girip çıkmakta zorluk yaşamadı ve o
dönemin önemli bilimcileri ile sohbet etme olanağı
buldu. Mary’nin astrofizik çalışmaları önemlidir.
Güneş rüzgarının elektromanyetik etkilerini, ışık
tayfını çalıştı. 1827’de Laplace’ın ünlü“Mecha-
nique Celeste”sini tercüme etti ve ekler yaptı. Bu
çalışmanın sonucunu“Mechanism of the Heavens”
adlı bir kitapta yayımladı. Bu kitabın içinde, orji-
nalinde olmayan diyagramlar, ispatlar, astronomi
tarihi ve matematik çalışmaları vardı. Yüzyılın
geri kalanında bu kitap Oxford ve Cambridge’de
temel kaynak olarak kaldı. Bunun dışında“On the
Connecxion of the Physical Sciences”,“Principia”ve
“Physical Geography”adlı kitapları yazdı. 1872’de
Mary öldüğünde astronomi hem kadınların hem de
erkeklerin kariyer alanı olmuştu.
19. yy’ın sonlarında Harvard Gözlemevi’nde
astronomi bilimindeki en önemli çalışmalardan
birine imza atan bir kadın bilimciler grubu
oluştu. Teleskopların büyüklüğü ve gücü arttıkça
çok sayıda veri toplanmaya başlanmıştı. Sorun,
bunca verinin organize edilmesi, işlenmesi ve
kataloglanmasıydı. Harvard College Gözlemevi
Müdürü E.C. Pickering kadınları işe almaya başladı.
Bunlara daha sonra“kadın bilgisayarlar”adı verildi.
Pickering’le çalışan kadınlar arasında en önemli
isimlerden biri, yıldızların tayf türleri için gözlemsel
sınıflama sistemi oluşturulması üzerine çalışan,
Williamina Fleming (1881)’dir. Fleming, aynı
zamanda, 300’den fazla değişen yıldız, 60 bulutsu
ve on nova keşfetti. Fleming’in sınıflama sistemini
Annie Jump Cannon (1896) yeniden düzenledi.
Günümüzde astronomi öğrencilerine öğrettiğimiz
sınıflamayı oluşturdu. Henrietta Swan Leavitt
(1902)’in, astronomiye kuramsal katkısı büyüktür.
Çalıştığı fotoğraf plakları üzerinde belirlediği
Cepheid değişenlerinin dönemleri ile ışınım güçleri
arasında bir ilişki olduğunu buldu. Günümüzde
bu bulgu gök adamız ve gök ada dışı cisimlerin
uzaklıklarını bulmakta kullanılmaktadır.
Pickering bu kadınların çalışmalarının sonuç-
larını kendi ismiyle yayımlardı, fakat çalışmacılara
da saygınlık sağlardı. Ama bu kesinlikle bir eşitlik
durumu değildi, fakat karşılıklı olarak yararlıydı. Bu
çalışkan kadınların bir yüksek lisans öğrencisinden
farkları; tez yap(a)mamaları, kendi istedikleri
alanda çalışmayı seçme lükslerinin ve ne kadar
hevesli ve yetenekli olurlarsa olsunlar akademik
olarak ilerleme şanslarının olmamasıdır. Fleming
ve Cannon, Harvard’da profesör olarak kaldılar.
Ancak, bu pozisyonlar fahriydi. Maalesef, Leavitt’e
fahri profesörlük bile ölümünden sonra verildi.
Türk Kadın Astronomlar
İlk Türk kadın astronom Nüzhet Gökdoğan’dır.
Babası Atatürk’ün silah arkadaşlarından Tümgene-
ral Zihni Toydemir’dir. 1933 Üniversite Reformu’yla
birlikte, Prof. E.F. Freundlich ve iki yardımcısıyla
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde 29 Eylül
1934’te kurulan Astronomi Enstitüsü’ne ilk Türk
Doçenti olarak tayin edilmiştir. 1948’de profesörlü-
ğe yükseltilmiş ve ardından fen fakültesini temsilen
üniversite senatörü ve daha sonra 1954’te dekan
seçilmiştir. Türk üniversitelerinin ilk kadın senatörü
ve dekanı olmuştur. 1954’te kurulan Türk Astrono-
mi Derneği’nin de kurucularındandır. Yirmi yıl kadar
bu derneğin başkanlık görevini üstlenmiştir.
Asıl adı Mari Sukiasyan olan Paris Pişmiş, 300
yıl önce Ege’den İstanbul’a göçen bir ailenin üç
çocuğundan biridir. Pişmiş 1911 yılında İstanbul
- Ortaköy’de doğdu. 4 yaşına kadar aynı mahallede
kaldı.“Olgun”anlamına gelen“Pişmiş”soyadı Mali-
ye Bakanı olan dedesine zamanın Padişahı olan III.
Selim tarafından verilmişti. Henüz beş yaşında bir
anaokulu öğrencisi iken okumayı söktü, ablasının
matematik problemlerini çözebiliyordu. Pişmiş’in
liseyi bitirdiği yıllarda kızların matematik eğitimi
yapmaları pek alışıldık bir durum değildi. Ailesi
karma bir okula giderse kaygısıyla eğitimine devam
etmesini istemiyordu. Paris Pişmiş, aile engellerini
aşıp İstanbul Üniversitesi Matematik ve Astronomi
Bölümü’ne girdi ve burayı 1933 yılında bitirdi. Türk
üniversitelerinin tarihinde bu bölümü bitiren ilk kız
öğrenciydi.
Hitler Almanya’sından kaçıp Türkiye’ye gelen
hocalarından Prof. Freundlich, ondan doktora
tezi olarak evrenin dönmesi ile ilgili bir çalışma
hazırlamasını ister. Doktora tezinin başarısından
etkilenen hocası Harvard Üniversitesi’ne bir mektup
yazarak bu değerli öğrencisine bir yıllık burs sağlar.
Başarılı olduğu görülünce süre üç yıla çıkarılır. Genç
Paris, burada tanıştığı bir Meksikalı öğrenciyle;
Felix Recillas ile evlenir ve Meksika’ya yerleşir. Bu
ülkede Pueblo Astrofizik Gözlemevi’nin ve Meksika
Üniversitesi Astronomi Bölümü’nün kurucuları
arasında yer alır.
1965 yılında kendi adıyla anılan yeni yıldız
kümeleri keşfeder. Şu anda Pişmiş’in adıyla anılan
23 yıldız kümesi var gökyüzünde. Paris Pişmiş 1
Ağustos 1999’da yaşamakta olduğu Meksika’da
aramızdan ayrıldı.
Janet Akyüz-Mattei 1943’de Bodrum’da doğdu.
Kataklismik değişen yıldızlar ve zonklayan deği-
şenler alanında uzmanlaşmış, uluslararası tanınan
bir Türk astronomdur. Üniversite eğitimi için gittiği
Amerika’da Harvardlı bilgisayar kadınlardan Maria
Mitchell’in adının verildiği gözlemevinde çalışma
teklifi aldı. Yüksek lisansını Virginia Üniversitesi’nde
(1972), doktorasını ise Ege Üniversitesi’nde (1982)
tamamladı. 1973’ten itibaren 30 yıl The American
Association of Variable Star Observers (AAVSO)’ın
yöneticiliğini yaptı. AAVSO’nun müdürüyken
1911’den itibaren çoğunluğu amatör olan gözlem-
cilerden topladığı 10 milyonu bulan gözlemlerle
dünyanın en büyük veri tabanını oluşturdu. Yer
konuşlu ve uzay tabanlı amatör ve profesyonel 600
A
stronomi bilimi, dünya üzerindeki ilk
insanla başlar. Gökyüzünün kararma-
sıyla hayatı tehlikeye giren, Güneş’in
doğmasıyla adeta yeniden dirilen insanın ilk
tapındığı cisim de Güneş’tir. Dolunay’ın karanlığı
delen huzur verici varlığı nedeniyle, Ay da tanrılar
arasında yer alır. Ay ve Güneş’in hareketlerinin
izlenmesinin, yeryüzündeki yaşamın sürmesinde
çok önemli olduğunun farkedilmesi üzerine yalnız
bu cisimlerin izlendiği çok büyük“Gözlemevleri”
yapıldı. Burada tek işleri gökyüzündeki hareketleri
izlemek olan“astronomlar”bulunurdu. Yaptıkları,
insan yaşamını etkileyen, hayati öneme sahip bir
işti. Bu yüzden, kutsallardı ve büyük bir bilgiye,
dolayısıyla erke sahiplerdi. Böylece, bu gözlemev-
leri tapınak, astronomlar da astronom rahip adını
alıyordu. Gökyüzündeki hareketlerin ve olayların
sürekli izlenmesi ve günlükler şeklinde arşivlen-
mesi Sümerlere kadar uzanır. İnsanın gökyüzü ile
olan yaşamsal bağı, astronomi bilimini ve onunla
uğraşan astronomların geçtikleri yolu, tarihi, sosyal
ve dini algılardan bağımsız incelemeyi zorlaştırır.
Bu yüzden, bilim yolunda ilerleyen insanın hika-
yesinin içinde astronomiye gönül veren kadınları
ve bilimde kadının rolünü konuşmak, daha doğru
olacaktır.
Astronomi ve Kadınlar
Doç. Dr. Günay TAŞ
Ege Üniversitesi
Fen Fakültesi
Astronomi ve
Uzay Bilimleri Bölümü
AstronomKadınlar
Tarihten günümüze hepsi birbirinden değerli
çok sayıda kadın astronom vardır. Ancak, bu yazıda
tümünden bahsetme olanağı olmadığı için, hepsini
sonsuz bir saygıyla anarak, yalnız birkaçının yaşa-
mından alıntılar yapacağım.
En ünlü kadın evren bilimcilerden biri
Pythagoras’ın eşi Theano (~MÖ 520), bir diğeri
ise Cyrene’li Arete (~MÖ 370)’dir. Arete, Plato
Akademisi’ndeki eğitiminden sonra babası Aris-
tippus tarafından kurulmuş olan düşün okulunun
başına geçti. Doğal tarih ve eğitim üzerine kırktan
fazla kitap yazdı.
Hristiyanlık öncesi dünyada kadınlar,
İskenderiye’de, 4. yy’da kısa süreli bir bilimsel
bahar yaşadılar. İskenderiye pek çok kadın
bilimciye ev sahipliği yaptı. Bu dönemde bilinen
en etkili kadın bilimci Hypatia (~ 4. yy.)’dır. Kendisi
astronom ve matematikçidir. Efsanevi İskenderiye
Kütüphanesi’nin son kütüphanecisidir. Cebir
alanında çok önemli çalışmalar yapmıştır. Maalesef
yaşadığı dönemde hem Hypatia hem de genel ola-
rak bilim yapan herkes için soğuk bir hava esiyordu.
Hypatia hristiyan ayak takımına karşı kütüphaneyi
korumaya çalışırken çok vahşi bir şekilde öldürüldü.
Batı dünyasında Hypatia’nın ölümünü takip eden
bin yıl içinde önemli hiçbir bilimsel yenilik ya da
ilerleme gerçekleşmedi.
Hristiyanlık döneminde eğitimin biçimini
düzenleme işi rahiplerin elindeydi. Cambridge,
Oxford, Bologna ve Paris’teki ortaçağ üniversiteleri
yedi serbest sanat olarak bilinen eğitim sistemini
kurdu. Bu konular iki ana bölüme ayrılıyordu:
trivium (gramer, konuşma sanatı ve mantık) ve
quadrivium (geometri, aritmetik, müzik ve astro-
nomi). 8. yy’da manastırlardaki rahibelerin, hem
anadilinde hem de latince okur-yazarlığa ek olarak
belli bir konuda eğitim alma şansı olurdu.
Rahiplerin emirlerindeki evleri yöneten baş
keşişler tarafından manastır, kendini adayacağı bel-
li bir konuyla görevlendirilirdi. Bu“görev”bazı evler
için doğa bilimleri çalışmaktı. Örneğin; Hildegard of
Bingen (1098 -1179), doğa bilimleri çalışma şansı
buldu ve en üretken ve başarılı rahibe bilimcilerden
biri oldu. Tıp, din bilimi, doğa tarihi ve evren bilim
gibi geniş bir ilgi alanına sahipti.
Bilim Devrimi, René Descardes tarafından
ilerletilmiş ve genç Isaac Newton tarafından
benimsenmiş bir bilimsel yöntemin kullanılmaya
başlanmasıyla harekete geçmiştir. Bu dönemde her
bilim alanından bilimciler veriyi sayısallaştırmak
ve kopyalamak için aynı sistemi kullandı. Doğa
bilimlerinde, güçlü yeni araçların geliştirilmesi
sayesinde çok küçük ve çok uzak dünyaların kapıları
açıldı. Mikroskobun icadı ve teleskop dizaynının
geliştirilmesiyle biyologlar ve astronomlar şimdi
gerçek fiziksel gözlemlere sahipti. Bu, bilimsel fel-
sefede köklü değişimler olması anlamına geliyordu.
Düzenlenmiş yeni veri sistemi, bilgiye ulaşma
ve yayımlamada artan bir kolaylık, öğrenmenin
kolayca paylaşıldığı bir atmosfer yarattı. Kopernik,
Kepler, Galileo ve Newton’un çalışmalarını temel
alan, herkesçe anlaşılabilir bilimsel araştırmalar,
herhangi bir okur-yazar kişiye ulaşabilecek bilimsel
eğitim sağladı. Böylece, Avrupa tarihinde bu
dönemden günümüze kadar gelen okumuş, iyi
eğitim almış bir sınıf oluştu. Özellikle astronomide
kadınlar, bilimsel devrimin omurgasını oluşturu-
yordu.
Bu dönemin“yeni tür”kadın astronomlarına
ilişkin ilk örnek Tycho Brahe’nin kız kardeşi Sophie
Brahe (1600)’dir. Yaptığı gözlemler daha sonra
Kepler’in, gezegenleri eliptik yörüngelere yerleş-
tirmesine olanak sağladı. Tycho’nun memuriyeti
boyunca onun huysuzluklarına katlanarak hem ona
çalışmalarında destek oldu hem de sayısız çalışma
Theano
Hypatia Caroline Herschel Mary Fairfax Somerville Maria Mitchell
(~MÖ 520)
(~ 4. yy.) (1750-1848) (1780 – 1872) (1818 – 1889)
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13 16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,...76
Powered by FlippingBook