Egeden 2. Sayı - page 16-17

14
15
gözlem programını koordine etti. Öğrenciler için
200 eğitim programı
hazırladı. Yaşamı boyunca
pek çok ödül aldı;“The Centennial Medal of
the Société Astronomique de France, 1987”;
“George Van Biesbroeck Prize”;“American
Astronomical Society, 1993”;“Leslie Peltier
Award”,“Astronomical League, 1993”;“First
Giovanni Battista Lacchini Award For Collabo-
rationWith Amateur Astronomers”,“Unione
Astrofili Italiani, 1995”; ve“The Jackson-Gwilt
Medal of the Royal Astronomical Society, 1995”.
İsmini onurlandırmak üzere yeni keşfedilen ana
kuşak asteroidlerinden birine onun adı verildi;
“Asteroid 11695 Mattei”. Maalesef 2004 yılında
lösemi yüzünden onu kaybettik.
Neden Kadınlar
ArasındanÖncü
/ Mucit Bilimciler
Çıkmamaktadır?
Tarihten günümüze bakıldığında çok sayıda
astronomun bilime katkıları sayesinde hem içinde
yaşadığımız dünyayı hem de parçası olduğumuz ev-
reni algılayışımız ilerlemiştir. Bilim tarihi yeniliklerin
tarihidir ve öncesindeki bilimsel düşünceden büyük
kopuşlar gösteren başarıları kaydeder. Bilim tarihine
baktığımızda kadınların daha ziyade yorumlar
üstlendiği ve“öncü”olan kadın bilimci sayısının az
olduğu görülür. Bunun nedeni, klasik dönemin so-
nundan itibaren kadınlara verilen rollerin kökleri ve
bu nedenle, öncünün rekabetçi doğasıyla uzlaşma-
yan kadın davranış biçimidir. Toplumda kadının rolü;
dini, sosyal yaklaşımlar ve geleneklerle çok fazla
belirlenir. Üst sınıftan kadınlarda bile sistematik bir
eğitim eksikliği vardır. Üniversite yaşamı, bilimsel
topluluklara üyelik, çeşitli endüstriyel kariyer
biçimleri genellikle onlara kapalıdır. Geçmişte ve
kısmen günümüzde, oy hakları yoktur ve çoğunlukla
finansal yaşamları kontrolleri dışındadır. Kadınlar
tarafından kadınlar için koyulan beklentiler, sinsice
birikmiş etkilere neden olur ve eninde sonunda
sınırlamalar başlar; kadınlardan evlilik, çocuk büyüt-
me konularında daha çok ilgili olması, konuşması
ve aile yaşamının refahını sağlaması, eşine destek
olması istenir, beklenir. Bu beklentiler arasında kari-
yer savaşı vermek kadının aklına gelmez, gelse bile
öncelikli konularını arka plana attığı için toplumsal
bir tepkiye maruz kalır.
Diğer yandan, kadın bilimcilerin başarılarının
tarih tarafından sistematik olarak hafife alınmış
olması da diğer bir etmendir. Sosyal ve politik
nedenlerle geçmişte kadınlar hep bir meslektaşla-
rıyla çalışmak durumunda kaldılar. Bu meslektaş
genellikle eş, baba, erkek kardeş ya da oğul gibi
aileden ya da yakın akrabalar arasından oldu. Astro-
nomi, aileden biriyle ya da kendi başına evde yapıla-
bilmesi nedeniyle, kadınlar için çok iyi bir çalışma
alanıydı. Çünkü bu tür çalışma biçimi, kadınları
sosyal baskılara karşı koruyordu. Yapılan çalışmalar
ve sonuçları mektup yoluyla tartışılabilirdi. Gerçi
geçmişte kadın, bir bilimci olarak görülmemiş ve
yaptığı çalışmaların sonuçlarının kullanılmasında
iznine başvurulmamıştır.
Antik dönemde kadın astronomlar ve“doğal
filozoflar”sosyal tabulardan bağımsız olarak
çalışabiliyorlardı. Roma İmparatorluğu döneminden
19. yy’a kadar ne kadın ne de erkek, astronomi
ya da diğer bilim alanlarında kariyer yaparken
görülmedi. Roma’nın düşüşünden sonra adeta bir
gecede durum değişti. Rönesans boyunca dünya
tekrar öğrenmenin ışığıyla aydınlandı. Yeni keşifler
yapılmaya ve bilimsel üretimlere geri dönüldü.
Ancak şimdi bu bilimsel çalışmalar yalnız erkekler
tarafından yapılıyordu. Üniversiteler kadınlara
kapalıydı. Avrupa’da çağın tek söz sahibi kiliseydi
ve kadının sosyal rolünü de belirliyordu. Bu rol
aile ya da manastır dışında her alana kapalıydı. Bu
baskı ve yasakçı dönem Bilimsel Devrim’le birlikte
hafiflemeye başladı.
Ege Üniversitesi’nin göğe bakan yüzü:
Gözlemevi Uygulama ve
Araştırma Merkezi
1 Temmuz 2009 tarihinde kurulan Ege Üniversitesi
Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde-
ki Gözlemevi, 1965’ten beri Fen Fakültesi Astronomi ve
Uzay Bilimleri Bölümü lisans ve lisansüstü programla-
rında yer alan ders ve uygulamalar için gerekli imkanları
sağlamaya devam ediyor. “Gök bilimleri alanındaki
bilimsel çalışmaları, etkinlikleri organize etmek, yürüt-
mek, eğitimi desteklemek, geliştirmek ve bilim-toplum
projeleri çerçevesinde halka yönelik etkinlikler düzenle-
mek, yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilere gökyü-
zünü ve gök cisimlerini tanıtma çalışması yapmak” gibi
bilim-toplum ilişkisini güçlendirme amacı güden faali-
yetleri öncelikleri arasına alan Merkez’de 5 kişi çalışıyor.
Gezegenevleri (planetaryumlar) kurmak da merkezin
hedefleri arasında bulunuyor.
Gözlemevi’nde 48 cm, 40 cm, 35 cm ve 30 cm çap-
lı dört teleskop bulunuyor. Birçok küçük teleskop da
öğrencilerin uygulamalarında ve halka yönelik popüler
astronomi çalışmalarında kullanılıyor. Gözlemevinde,
çeşitli gözlem aletleri, fotoğraflar ve gök taşlarından
bir de müze oluşturulmuş. Halka yönelik olarak düzen-
lenen yaz okullarında her yaştan katılımcıya zengin
görsel malzemeler eşliğinde çağdaş bilgiler aktarılırken,
katılımcılar öğretim üyelerinin verdiği eğitimlerde doğru
bilgiye ulaşma şansı buluyor. İlk ve ortaöğretim öğrenci-
leri ve yetişkinlere yönelik seminerler de düzenleniyor.
Ülkemizdeki astronomi faaliyetleri
ve gözlemevleri hakkında bilgi verir
misiniz?
Türkiye’de 4 üniversitede As-
tronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
var. Bunlar Ege, İstanbul, Ankara ve
Erciyes Üniversiteleri. Diğerlerinde,
Fizik Bölümü içersinde Astrofizik
Anabilim Dalı şeklinde çalışmalar
sürdürülüyor. Astronomi ve Uzay
Bilimleri Bölümü olan üniversite-
lerde gözlemevleri de bulunuyor.
Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde de
bizden farklı olarak radyo dalgaboyu
bölgesinde çalışan bir gözlemevi var.
Bizim çalışma alanımız, optik bölge
dediğimiz, gördüğümüz ışığı incele-
yen alan. Bunların yanı sıra Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi bünye-
sinde kurulu Astrofizik Araştırma
Merkezi(ÇAAM) ve Ulupınar Astrofizik
Gözlemevi astronomi çalışmalarını
geniş bir kadro ile sürdürüyorlar.
Astronomi çalışması yapılan yerler-
de, eğitim ve bilimsel çalışmaların
uygulama alanı olarak, yani labora-
Genellikle kadın ve erkek yetiştirilir-
ken verilen terbiye, aynı sosyal sınıftan
olsalar bile çok farklı olmuştur. Eğitim-
deki bu cinsiyet tabanlı fark, hiç şüphesiz
insanlığın en eski tarihindeki köklerinden
kaynaklanır; avcı / toplayıcı toplumların
iş paylaşımıyla ilişkili ilk kökler. Yine de
insanlık tarihinde kadınlar erkek kardeşle-
riyle aynı değerde görülmeseler de eğitim
alırlardı.
Tarihe bakıldığında kadınların eşitlikçi
bir yaklaşımla bilimsel eğitim aldıkları bazı
okullar olduğunu görüyoruz; Pythagorean
Birliği’nde, daha sonra Akademi’de ve
Epicurean okulunda. Bu okullar kadınla
erkeğin eşit kabul edildiği ortamlardı.
Tıp, astronomi ve simya alanında erkek ve
kadınlar tarafından öğrenciler eğitilirdi.
Tarihin bu döneminde yalnız Aristotle’ın
Lyceum’u kadınları engelledi. Aristo’nun
kadınlara karşı olan eğilimleri, maalesef
günümüzdeki anlayışı da yönetir hale gelmiştir.
Aristo, döl yatağında bile kadının erkekten aşağı bir
konumda olduğunu düşünür. Embriyoloji üzerine
yaptığı bir çalışmada (De Generatione Animallium)
kadınların deforme olmuş erkekler olduğunu
söyler.
11. yy’da Toledo kütüphanesinde Aristo’nun
bu çalışmaları bulunup, kurtarılıp, yeniden gün
ışığına çıkarıldığında, Hristiyan bilimsel düşün-
cesinin temelini oluşturdu. Bu yüzden, bu çağda
Kilise eliyle başlatılan Aristo’cu eğilimler 2000
yıldır hüküm sürmekte ve bilimsel çalışma yapmak
isteyen kadınların sosyal koşullarını hâlâ negatif
olarak etkilemektedir.
Günümüzde öncü ve lider kadın sayısının sade-
ce astronomi değil her alanda hâlâ az olmasının
böyle bir tarihi altyapısı vardır. Günümüz astronomi
alanı dünyayla kıyaslandığında oldukça kalabalık
bir kadın bilimci topluluğuna sahiptir: Türk Astro-
nomi Derneği’nin anketine göre her üç astro-
nomdan biri kadındır. Ege Üniversitesi Astronomi
Bölümü’nde hali hazırda 18 doktoralı astronomun
5’i kadındır.
-Hamilton, G., arXiv:/physics/0001026v1[physics.hist_ph]
-Boydağ, F. Şenel, 2003, Matematik Dünyası
-Fraknoi, A., 2008, Preparing for the 2009 International Year of Astronomy, ASP Conference Seri-
es, Vol. 400, M. G. Gibbs, J. Barnes, J. G. Manning, and B. Partridge, eds.,“Women in Astronomy:
A Brief Resource Guide”
-Türk Astronomi Derneği çalışması (özel görüşme)
-
-
-divulgamat.ehu.es/.../MateOspetsuak/Theano.asp
-
-
Kaynaklar:
SÖYLEŞİ:
FOTOĞRAF:
Demet ALTUNTAŞ
Bora ASLAN
Türk kadın astronomlarından ve
bu makalenin yazarı Doç. Dr. Günay Taş.
E
ge Üniversitesi Gözlemevi
Uygulama ve Araştırma Mer-
kezi Müdürü Prof. Dr. Zeynel
Tunca ile, gözlemevi ve astronomi
çalışmaları üzerine bir söyleşi gerçek-
leştirdik. Nif Dağı eteklerine kurulmuş
olan Gözlemevi’nin uzun, topraklı
ve zorlu yolunda başlayan söyleşi-
mize Gözlemevi’nin “cennet köşesi”
benzetmesini hak eden bahçesinde
devam ettik. Astronomi hakkındaki
pek az bilgimizle gittiğimiz ve özverili
çalışanlar tarafından çok nazik bir şe-
kilde karşılandığımız Gözlemevi’nde
söyleştiğimiz Prof. Dr. Tunca’nın
bizlere aktardığı engin bilgilerinin
ancak bir kısmını burada paylaşabi-
liyoruz. Egeden okurlarının, içinde
bulunduğumuz Dünya Astronomi Yılı
kapsamında Merkez’in düzenlediği
etkinliklere katılarak gök bilimlerinin
alabildiğine derin ve şaşırtıcı dünyası
hakkında daha fazla bilgileneceğini
umuyoruz.
1,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15 18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,...76
Powered by FlippingBook