Egeden 21. Sayı - page 58

56
Eskişehir’i marka yapmış biri
olarak bu toplantıya davet edildim.
Sizi, beni davet edenleri ve buradaki
marka uzmanlarını hayal kırıklığına
uğratacağımı biliyorum ama en
başta söyleyeyim: Yola çıkarken
Eskişehir’i marka yapmak gibi bir
niyetim, bir kastım yoktu.
1999’da ilk defa Büyükşehir
Belediye Başkanı seçildiğimde,
Türkiye’nin gündeminde Eskişehir
diye bir şehir yoktu. Eskişehir’e bir işi
düşenler bile, bir an önce şehirdeki
işlerini tamamlayıp dönme telaşın-
daydılar. Eskişehir’e işi düşenlerin
şehirden ayrılmak için acele etmele-
rini neden ayıplayayım, şehrin kendi
halkı bile, “ben kurtulamadım, bari
çocuklarım bu şehirden kurtulsunlar”
düşüncesiyle arayış içindeydi.
Bugün Eskişehirliler şehirleriy-
le gurur duyuyorlar. Çocuklarının
Eskişehir’de büyümesinden mem-
nunlar. Türkiye’nin dört bir yanından
ziyaretçilerimiz Eskişehir’e gezmeye
geliyor ve çok memnun ayrılıyorlar.
Eskişehir turizm sektöründe bir ilki
başlattı. Ne deniz, ne güneş, ne tarihi
zenginlikler, ne Mevlana gibi bir dini
bir faktör, ne de alışık olduğumuz
başka herhangi bir şey için değil,
sadece şehir merkezini gezmek için
Eskişehir’e geliniyor.
Marka yaratmak, benim an-
ladığım kadarıyla, herhangi bir
alandaki kalabalığın arasından, bir
fark yaratarak sıyrılmak, seçilmek
anlamına geliyor. Anlaşıldığı kadarıy-
la Eskişehir, Türkiye’nin onca şehrinin
arasında fark edilen, göze çarpan,
dikkat çeken bir şehir olmuş. Marka
olmuş.
Ama, başlarken dediğim gibi,
benim böyle bir kastım yoktu. Ben
sadece şehir gibi bir şehir yapmak
için kolları sıvamıştım. Bir yerleşim
yerinin şehir olabilmesi için belirli
özellikleri taşıması gerekiyor. Bu
özellikleri ben icat etmedim. Avrupa
Şehir Şartı diye bir metin var mesela,
hızla kan kaybetmekte olan Avrupa
şehirlerine yol göstermek üzere
yapılan çalışmalardan süzülerek ha-
zırlanmış. Orada görüyorsunuz şehir-
lerin hangi özelliklere sahip olması
gerektiğini. Benim bütün amacım,
olağanüstü kıt kaynaklarla ne kadar
becerebilirse, Eskişehir’e bu evrensel
şehir özelliklerini kazandırabilmekti.
Eskişehir’i otomobillere terk et-
memeye kararlıydımmesela. Şehrin
otomobiller için olmadığını, insan-
lar için olduğunu düşünüyordum.
Normal olarak, her şehri yöneten
ve planlayanların böyle düşünmesi
gerekir. Yani benim niyetimin bir
fark yaratmaması gerekiyordu. Ama
yarattı. Çünkü Türkiye’nin bütün şe-
hirleri, içinden otomobille daha hızlı
geçilen birer yerleşim yeri halindeler
ve hâlâ temel öncelikleri otomobille-
rin akışkanlığını artırmak.
MAKALE
e
Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN
Eşkişehir Büyükşehir Belediye Başkanı
“Yola çıkarken
Eskişehir’i
marka yapma
niyetim yoktu”
1...,48,49,50,51,52,53,54,55,56,57 59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,...80
Powered by FlippingBook