Egeden 22. Sayı - page 23

21
BAHAR 2015
tim yapılırken, bugün kalan tek usta
Kent Müzesi’nde bu zanaatı ziyaret-
çilere tanıtan EthemTıpırdık.
Tire’ye özgü bir dokuma olan
Beledi’nin ustasısınız EthemBey.
Özelliği nedir bu dokumanın bize
biraz anlatır mısınız?
Beledi dokumanın özelliği, diğer
yörelerin dokumalarından farkı
desenli olması. Diğer yörelerde ör-
neğin Buldan’da düzdür, desensizdir
dokumalar. Ama bizim kumaşımız
desenlidir.
Örneğin Karadeniz’e özgü ku-
maşlarda desen yok mu?
Karadeniz’deki desenler ip-
ten kaynaklanıyor. İplikleri renkli
boyuyorlar, rastgele, batik gibi. O ipi
atınca o desen oluşturur. Trabzon
dokumasında olduğu gibi. Keşan
dokumasıdır onun adı. Yapan pek
çok arkadaşım var. O dokumaların
tezgahında da beledi tezgahındaki
kadar çok ayak sayısı da yoktur.
Bakın benimkinde 13 ayak var. Renk
ve deseni bu ayaklar yardımıyla
dokuyoruz.
Peki bu kumaş ne için kullanılı-
yor?
Her alanda kullanabilirsiniz.
Sadece sizin canlandırmanıza bağlı.
Geleneksel olarak Tireliler bunu
yorgan yüzü, divan yüzü, perde,
yatak gibi akla gelebilecek pek çok
ihtiyaçları için kullanmışlar. Ama
günümüzde sanayinin gelişmesiyle
beraber artık bu el dokumaları ne-
redeyse tarihe karışmak üzere. Yaşlı
ustalarla beraber zanaat teknolojiye
yenik düşmüş oluyor. Biz de başkan
beyin desteğiyle belediyemizin
bünyesinde bu zanaatı yaşatmaya
çalışıyoruz. Örneğin kravat yaptık
bu dokumadan. Geleneksel kulla-
nımda böyle bir şey yoktu tabii. Ama
güncelde her şeye uygulanabilir bu
dokuma. Mesela İzmir’de bir moda
akademisi, bu dokumadan kıyafet
tasarımları yapmıştı.
Siz kaç yıldır yapıyorsunuz bu
dokumayı?
10 yıldır yapıyorum. Aynı zaman-
da belediye personeliyim. Bu zanaatı
babadan dededen öğrenmedim
ben. Başkanımın teşvikiyle ustama
çıraklığa gittim, sonra da ben geçtim
tezgahın başına. Belediye bize
tezgah aldı bu zanaatın sürdürüle-
bilmesi için. Şimdi Tire’de eşim ve
benden başka bu dokumayı yapan
yok. İkimiz beraber gittik kursa.
Son yıllarda el dokumasına kar-
şı ilgi artıyor tekrar değil mi?
Evet, öze doğru bir dönüş var.
Siz kimseye öğretiyor musunuz?
Böyle bir ihtiyaç var mı?
İhtiyaç var ama böyle bir ihtiyaca
cevap verecek öğrenmeye gönüllü
birini bulamıyoruz. Heveslisi olması
lazım tabii, çünkü bu işler gönül
işi. Biz bu işin artık lokomotifiyiz.
Arkamızdan birilerini de götüreceğiz
mutlaka. Kaybolmasın bu zanaat
diye. Burada devlet millet bir bütün
halinde olmalı tabii. İlk neşteri de
başkan bey vurdu, bu zanaatları
belediye bünyesine almakla.
İstanbul, Tire urganı ile fethedildi
Tire urgancılık açısından önemli
bir merkez olmuştur. Tire urganı sağ-
lamlığı ve beyazlığıyla şöhret kazan-
mıştır. Hatta Fatih Sultan Mehmet’in
İstanbul’u fethederken Tireli usta-
ların ördüğü urganlarla gemilerini
Haliç’e çektirdiği rivayet edilir. Cefası
çok olan bu zanaatın bugün Tire’de
kalan son temsilcisi Rıfat Göbekli.
Büyük bir içinde hazırlanan urganın
yapım aşaması da oldukça uzunmuş.
Rıfat Usta siz babadanmı öğ-
rendiniz bu zanaatı?
Evet, bizde aile mesleği. Baba-
dan dededen öğrendik. 52 senedir
işliyoruz. 13 yaşında başladım, 65
yaşındayım devam ediyoruz.
Urgancı Rıfat Göbekli, 13 yaşında başladığı baba mesleğini tam 52 senedir sürdürüyor.
1...,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22 24,25,26,27,28,29,30,31,32,33,...80
Powered by FlippingBook