Egeden 22. Sayı - page 30

28
MAKALE
Yard. Doç. Dr. Gülay ARSLAN ÖNCÜ
İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi
Kadına karşı şiddet meselesine
uluslararası boyutuyla ve insan hak-
ları hukuku çerçevesinde bakmaya
çalışacağım sunumumda. Kadına
karşı şiddet son derece yakıcı bir
problem. Bütün kültürleri kesen bir
problem. Sadece belirli kültürlerde,
belirli ülkelerde, dünyanın belirli yer-
lerinde karşımıza çıkan bir problem
değil evrensel bir fenomen, evren-
sel bir olgu. Dünyanın her yerinde
gelişmiş, gelişmekte olan ülkelerde,
kuzeyde, güneyde her yerde yaşa-
nan bir olgu maalesef.
Tabii genel olarak bir şiddet
kültürü var ama kadına karşı şiddeti
diğerlerinden farklı kılan bir husus,
kadına karşı ayrımcılığın bir biçimi
olması. Yani kadınlar şiddet görürler.
Çünkü kadınlar erkeklere göre aşağı-
da kabul edilen bir cinsiyet olduk-
larından bu ayrımcılığın bir sonucu
olarak, genelde kadına karşı bir şid-
det ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla
kadına karşı ayrımcılıkla kadına karşı
şiddet arasında doğrudan bir bağ
vardır. Kadına karşı şiddet, kadına
karşı ayrımcılığın bir biçimidir. Yani
kadınlar sırf cinsiyetlerinden ötürü
şiddet mağduru olabilmektedir.
Peki kadına karşı şiddet sorunu
Uluslararası İnsan Hakları Hukuku
tarafından nasıl ele alınıyor? Aslında
çağrıştırdığının çok ötesinde, bu
şiddet meselesinin başta Birleşmiş
Milletler(BM) olmak üzere uluslarara-
sı insan hakları hukuku organlarının
ya da örgütlerin gündemine girmesi
çok yenidir. Belki şunu bilmiyor
olabilirsiniz, insan hakları hukuku,
uluslararası hukuk, insan hakları söz-
leşmeleri, ulusal hukuktan çok daha
ileri bir noktadadır, hatta yol gösteri-
ci olma özelliğini de taşımaktadırlar.
Ancak ne yazık ki söz konusu
kadına karşı şiddet meselesi oldu-
ğunda, uluslararası örgütler ya da
uluslararası insan hakları sözleşme-
leri de maalesef ulusal hukuktan çok
ileri bir noktada değil. Buna ilişkin
bazı genel bilgiler vereyim. Zaten
kadınlarının haklarının, kadınların
insan haklarının BM’nin gündemine
girmesinin tarihi çok eski değil-
dir. BM, 1945 yılında kurulmuştur.
Kadınlara özgülenmiş ilk sözleşme
olan “Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması
Sözleşmesi(Convention on the Eli-
mination of All Forms of Discrimina-
tion Against Women - CEDAW)”nin
hazırlanma tarihi 1979’dur. 1975
- 1985 yılları arasındaki on yıllık
dönem BM’de kadınların 10 yılı
olarak kabul edilmiş ve o süreçte bu
sözleşme hazırlanmıştır. 1979 tarihli
bu sözleşme adı üzerinde kadınla-
ra karşı her biçimiyle ayrımcılığın
ortadan kaldırılması sözleşmesi
olmasına rağmen, bu sözleşmenin
hiçbir maddesinde kadına karşı
şiddet yasaklanmamıştır. Şimdi öyle
bir sözleşme düşünün ki kadınlara
özgü bir sözleşme, başlığı “Kadınlara
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan
Kaldırılması Sözleşmesi” ama hiçbir
maddesinde kadına karşı şiddet yok.
Akla “unutuldu!” düşüncesi gelebilir.
Fakat unutulduğunu düşünmek çok
naif bir bakış açısı olur ki unutulma-
dığını ortaya koyan hazırlık çalışma-
ları da mevcut. Zira bu tip sözleş-
meler uzun hazırlık süreçlerinin
ardından kabul edilirler. Bu sözleş-
menin hazırlık çalışmaları sırasında
da çeşitli devlet delegasyonlarının
kadına karşı şiddetin de sözleşmeye
eklenmesi yönünde teklifleri olduğu
görülüyor. Ama bilinçli olarak kadına
karşı şiddeti yasaklayan bir hüküm
sözleşmeye konulmamıştır. Çünkü
kadına karşı şiddetle mücadelede,
“kadına karşı şiddet”in bir özel alan
meselesi olarak görülmesi, hâlâ daha
varlığını sürdüren çok büyük bir
güçlüktür. Yapılan pek çok çalışma
genelde kadınların yakın partnerle-
rinden ya da aile fertlerinden şiddet
gördüklerini ortaya koyuyor. Ancak
zaten aile hukuku çerçevesinde dev-
letin müdahale etmemesi gereken
bir özel alan olarak kabul edilen
kadına karşı şiddet olgusu, kadınlara
karşı her biçimiyle ayrımcılığı orta-
dan kaldırmayı amaçlayan CEDAW’a
bile şiddeti yasaklayan bir hükmün
eklenmesine engel olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Bu son derece büyük bir eksikliktir
ve meselenin güçlüğünü oldukça
çarpıcı bir biçimde gözler önüne
sermektedir. Yani uluslararası bir plat-
form da olsa insan hakları hukukuna
dair sözleşmelerin belgelerin yapıldığı
platformda bile kadına karşı şiddetin
ortadan kaldırılmasının yazılı belge-
lerde yerini bulmasının ne kadar güç
olduğunu bize gösteriyor.
Sonraki süreçte CEDAW Denetim
Organı, tarafından iki genel yorum
“Kadına karşı şiddet,kadına karşı
ayrımcılığın bir biçimidir”
1...,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29 31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,...80
Powered by FlippingBook