Egeden 22. Sayı - page 35

33
BAHAR 2015
MAKALE
Avukat Şenay TAVUZ
İzmir Barosu
Sözlerime başlarken, salonda bu-
lunan sevdiğim bir arkadaşımın hatır-
latmasıyla 8 Mart’a dair bir iki şey
söylemek istiyorum. Can güvenliği,
yaşam hakkı, kadına yönelik şiddet,
cinsel taciz, tecavüz gündemlerinin
yoğunluğu altında
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
daha geniş kapsamlı bir çok mese-
leyle ilgili olarak anmayı ihmal eder
olduk.
Oysaki 8 Mart’ı ekonomik sosyal
haklardan tutun da kadına dair bü-
tün haklara, eşitsizliğe ve ayrımcılığı
dair anmamız gerekir. Çünkü bun-
dan uzun seneler önce, 1857 yılında
NewYork eyaletinde 40 bin dokuma
işçisi kadının -ne yazık ki biz hâlâ aynı
taleplerde bulunuyoruz- eşit işe eşit
ücret talebiyle ve 8 saatlik iş günü
mücadelesi için başlattıkları bir grev
sonrasında iş verenin devletle kol
kola girerek bu iş yerinde çıkardığı
bir yangın sonucu, 129 kadının yana-
rak can vermesinin günüdür.
O kadınlar o zaman bu mücade-
lede ölmeyi göze alarak tarihe bu
günü miras bıraktılar. Oradan buraya
geldiğimizde şöyle söylemek istiyo-
rum: hepimizde yoğun bir duygu
var, derin kaygılar taşıyoruz. Aslında
kadına yönelik şiddet, cinsel taciz,
tecavüz her zaman vardı. Ama şu da
bir gerçek ki son yıllarda bunun dü-
zeyi çok arttı. Dolayısıyla biz aslında
tarihe bakarak yani belleğimizi güçlü
kılarak bu çöküntü ve korku halinden
kurtulabiliriz.
Kadınlar yüzlerce yıllık mücadele
tarihinden geliyorlar. Eşit haklara
sahip değilken, oy hakkına, öğrenim
hakkına bile sahip değilken kadın
hareketinin yıllarca sürdürdüğü
mücadeleler sayesinde bugünkü ko-
numlarına ulaştılar. Demek ki biz bu
şiddet meselesinden de kurtulacağız.
Konuya böyle bakmak gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü aksi takdirde
hepimizin karalar bağlayıp yas tut-
ması gerekiyor. Oysa biz isyan etmek
istiyoruz …İsyanımızda bizi yalnız bı-
rakmayan ve salonda bulunan erkek
arkadaşlarımıza da, öğrenci arkadaş-
larımıza teşekkür etmek istiyorum.
Çünkü artık az sayıda da olsa er-
kekler de erkekliklerini sorguluyorlar.
Bu öznel bir başlangıç. Televizyonda
basında izliyoruz , “Erkek olmak böyle
bir şeyse ben erkek değilim” diye
eylem yapan erkekler var. Demek
ki bu erkeklik meselesi, hocamızın
da söz ettiği gibi sadece biyolojik
cinsiyetten kaynaklı bir şey değil.
Maalesef bu erkek şiddeti erkek
egemen bir sistemden besleniyor,
kapitalizmle kol kola birlikte yaşamı
bize zindan eder bir hâle geliyor.
Bunun farkındayız. Önemli olan bu
farkındalığımızın gelişerek, dayanış-
ma ile büyümesi.
Buradan bir duyuru yapıp sonra-
sında konuşmamın yasal süreçlerle
ilgili kısmına geçmek istiyorum. Yine
hocalarımızın bahsettiği gibi kadına
yönelik ayrımcılık ve şiddet sadece
Türkiye’de yaşanan bir durum değil,
dünyanın bütün ülkelerinde bu
sorun mevcut. Dünya kadınları 1995
yılından itibaren tüm dünyadaki
şiddete, savaşa, yoksulluğa ve kadına
yönelik her türlü ayrımcılığa karşı
dünya kadın yürüyüşünü örgütlüyor-
lar. Ve her beş yılda bir tüm dünyada
her yıl farklı ülkelerden başlıyor bu
yürüyüş. Tüm dünya kadınları doğu-
dan- batıya, kuzeyden- güneye kadar
tüm ülkelerde bu meseleyi tartışıyor
ve çözüm üretiyor.
Bu yıl da 2015 Dünya Kadın
Yürüyüşü özellikle Türkiye’de Suriye
sınırında yaşanan savaş, orada yaşa-
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi
Kanunu ve Uygulamaları
1...,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34 36,37,38,39,40,41,42,43,44,45,...80
Powered by FlippingBook