Egeden 22. Sayı - page 33

31
BAHAR 2015
ğinmektedir. Dolayısıyla tüm bunlar
topyekûn mücadele demek. İzlediği-
niz reklamlardan dizilere, sokaktaki
billboard’lara kadar, derslerde ders
verirken kullanılan dile ya da yargıç
karar verirken karar ne getirir diye
verdiği örneklere, kullandığı dile
kadar her yerde bu toplumsal cinsi-
yet eşitliğini uygulamaya geçirmek
gerekir. Öyle Yargıtay kararları var
ki... Aklıma gelen 1-2 örneği sizinle
paylaşıp ne demek istediğimi biraz
somutlaştırayım. Bakın 2 tane olay,
ikisinde de ilk derece ceza mahke-
mesinin verdiği cezalar Yargıtay’da
bozuluyor, ilk derece mahkemesine
iade ediliyor gerekçe şu: Örneğin
bir olayda, kocası karısını bıçakla
yaralıyor; sebebi ise kadının evde
sigara içmiş olması ve ilk derece
mahkemesi bir ceza veriyor yarala-
madan dolayı, Yargıtay’a gidiyor ilk
derece mahkemesi kararı. Yargıtay
kararı şu sebeple bozuyor; ‘bu olayda
ilk derece mahkemesi haksız tahrik
unsurunu değerlendirmemiştir’.
Yargıtay bu durumda haksız tahrik
vardır, bir kadın nasıl evde kocasına
sormadan sigara içebiliyor, haksız
tahrik indirimi uygulanması gerekli
diyerek kararı bozuyor ve gönde-
riyor. Bir diğer olayda ise kadın bir
çift terlik satın alıyor bu satın alma
işlemini yaparken de kocasına
sormuyor. Kocası kadını dövüyor, iş
mahkemeye intikal ediyor, ilk derece
mahkemesi yine yaralamadan ceza
veriyor. Yargıtay; kadının kocasına
sormadan bir çift terlik almış olma-
sını yine ‘haksız tahrik’ unsuru olarak
kabul edip, karar düzeltilsin diye ilk
derece mahkemesine iade ediyor.
Böyle çok karar var. Mesela tecavüze
uğrayan kadın bakireyse durum
değişir bakire değilse farklı kararlar
çıkar. Yani bir iffetli kadın iffetsiz
kadın ayrımı var kararlar verilirken
buna dikkat ediliyor.
Bu ‘haksız tahrik’ unsuru başımı-
zın belası. Son zamanlarda tekrar
tekrar gündeme geliyor, ceza hu-
kukçularını çıkartıyorlar televizyona,
ne zaman uygulanır, nasıl uygulanır,
uygulanmak zorunda mıdır, iyi hâl
indirimi nedir konularında, takım
elbise giyip mahkemede bağırıp
çağırmıyorsa iyi hâl indirimi alıyor
failler.
Özgecan Aslan cinayetinde
insanların bu kadar bir araya getiren
hususlardan birisi de Özgecan’ın
aktif bir şekilde tecavüze direnmiş
olmasıdır. Biber gazı kullanmış, epey
boğuşmuş ve insanlarda ‘Özgecan
saf namuslu, tecavüzcüsüne karşı
direnmiş, tecavüze uğramamak için
canından olmuş’ gibi düşünceler
oluşmasına neden olmuştur. Bu yüz-
den ayrıca takdir edenler de var. Yani
namus ve iffet üzerinden cezaların
belirlendiğini görüyoruz maalesef.
Özetle Yargıtay’da, yasayı uygula-
yan savcılarda, hakimlerde toplum-
sal cinsiyet eşitliği anlayışı yerleşti-
rilmesi gerekir. Ama öyle bir anlayış
yok maalesef. Düşünün bir çift terlik
almayı ya da evde sigara içmeyi
kocasının iznine tâbi olması gerekti-
ğini düşünen Yargıtay üyelerimiz var
bizimmaalesef. Ve bu kararlar çok
eski tarihli değil ne yazık ki. Yeni ceza
kanunu büyük ölçüde bu eşitliği
sağlamaya dönük yenilikler getirdi;
eskisine göre çok daha iyi durumda.
Mesela artık kadının cinsel doku-
nulmazlığına yönelik suçlar, kişisel
suçlar kategorisine girdi. Örneğin
namus, örf, adet üzerinden gitmiyor
artık. Ama hâlâ sorunlu olan bazı
maddeler de var. Yasalar bir şekilde
iyileştirilebilir ya da çok güzel yasala-
rınız, sözleşmeleriniz olabilir. İş gelip
uygulamada düğümleniyor maale-
sef. Böyle Yargıtay üyeleri olduktan
sonra dünyanın en iyi yasasına sahip
olsanız ne olacak? Uygulayıcıların
mutlak suretle toplumsal cinsiyet
eşitliği perspektifine ve duyarlılığına
sahip olması gerekiyor.
İstanbul Sözleşmesi’nden biraz
daha söz etmek gerekirse, kadına
karşı şiddeti ortadan kaldırmak için
düzenlenmiş yeni bir sözleşme.
Tam adıyla kadına karşı şiddetin ve
ev içi şiddetin ortadan kaldırılması
amaçlanmıştır, başlığı da öyledir.
Ancak Türkiye’de ailenin kutsallığı
nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı’nda olduğu gibi, her şeyin
başına eklediğimiz aile burada da
Şiddet mağduru
kadın,
nereye başvurursa
başvursun;
jandarma, polis,
valilik veya
kaymakamlık
hiç fark etmez,
kadının durumunun
hemen titizlikle
ele alınması gerekir.
İşte biz buna
‘özen yükümlülüğü’
diyoruz.
Bu meselenin,
özen çerçevesinde
ele alınması
gerekiyor.
1...,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32 34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,...80
Powered by FlippingBook