Egeden 14. Sayı - page 30-31

Gazi Mustafa Kemal tarafından İzmir’e ‘çok
özel’ görevlerle Vali olarak atanan Kazım Paşa,
27 Mart 1926’da göreve başlayışını bir bildiri
ile vilayete duyurmuştu. Memleketin imarı ve
toplumun sağlıklı gelişmesi Cumhuriyet yöne-
timinin temel ilkelerinden biriydi ve daha sonra
yine Atatürk tarafından kendisine ‘Dirik’ soyadı
verilecek olan Kazım Paşa da ilk bildirisinde bu
ilkelere sımsıkı sarılacağını duyuruyordu.
Aslında İzmir’in sağlıklı gelişimi kararı
Cumhuriyet'in ilanından önce toplanan ‘Birinci
İktisat Kongresi’ kararları arasında yer alıyordu.
Bugün bile tam olarak cevabını veremediğimiz
bir soru olan ‘İzmir’i kimin yaktığı’ bilinmiyor-
du. Bilinen tek şey İzmir’in yeniden imarının
gerektiği idi.
Daha 1923’ün başlarında merkezi Paris’te
bulunan bir şirket kurulmuştu: ‘Societe de Re-
construction de Smyrne’ yani İzmir’in Yeniden
İmar ve İnşasının Teknik Şirketi… Kurucu hisse-
darları arasında Türkler ve Fransızlar bulunuyor-
du. Bu şirket bugün de üzerinde hâlâ tartışılan
“Danger ve Prost” planını hazırlayarak yangın
alanlarında bugün de düzenli bir kent görüntü-
sü veren ilk planı hazırlamıştı.
Cumhuriyet yönetiminin ilk Belediye Baş-
kanı olan ve çağdaş bir kimlik olarak tanınan
Uşşakızâde Muammer Bey planlama işini önce
Rene Danger’e vermiş, daha sonra ikinci Danger
olarak Raymond Danger de İzmir’e gelmişti.
Belediye Başkanlarının değişmesinden sonra da
bu planlar önemsenmiş ve uygulanma olanak-
ları bulmuştu.
1922 Eylül sonrasında oturulamayacak
kadar kötü durumda olan yangın alanlarında
bir yandan ‘Kürt Niyazi’ olarak bilinen ailenin
öncülüğünde ‘temizlik’ yapılırken Osmanlı’nın
en tanınmış topoğrafyacısı olarak bilinen Şevki
Fuar, İzmir’in
Cumhuriyet ışığıdır…
“İzmir çocukları okullarından,
kitaplarından, gazetelerden,
Halkevlerinden topladıkları kültür
nasipleri yanında fuarlarından da türlü
nimetler almakta, memleket ürünlerini,
yurttaş eli ile yapılmış sanat eserlerini
Türk emeği ile vücut bulmuş türlü
eşyayı ve bunlar dolayısı ile uzak yakın
bütün yurt bucaklarını tanıtırken, başka
milletlerden bize sevgi getiren çocukları
ve hüner gösteren işleri ile karşılaşmanın
verdiği faydalı bilgileri de kazanmaktadır.
Bu bakımdan İzmir Fuarı’nı yılda bir
açılarak neşe, eğlence ve ahenk içinde
ziyaretçilerine derslerin en tatlı, en
faydalı ve şuurlusunu veren bir dershane
gibi düşünmek ve memleketin kabil
olduğu kadar çok sayıdaki çocuklarını
kendisine çeken bir ana kucağı saymak
mümkündür…”
A. Nedim ATİLLA
Gazeteci
Dr. Behçet Uz
Paşa da kadastro işlerine başlamıştı.
Muammer Bey’in de danışmanı olarak
görev yapan Marcel Prost’un da öneri-
leri ile 1925 yılı sonlarında hazırlanan
plan 1926’dan itibaren uygulanmaya
başladı. O zamanki adıyla ‘Büyük Yol’,
yani bugünkü Gazi Bulvarı, Mimar Ke-
mallettin Caddesi ve Halit Ziya Bulvarı
üzeri ve civarında 1926 yılında 290
binanın inşasına başlandı.
İzmir artık aralarında bir-iki art
noveau bina da bulunan ama ezici
çoğunluğu Birinci Ulusal Mimarlık
Akımı ilkelerine göre yapılmış yeni
Cumhuriyet binaları görülüyordu...
Yeni binalar arasında İzmir Ticaret
Borsası, Ziraat Bankası, Türk Ocağı
(bugünkü Konak Devlet Tiyatrosu)
Kardıçalı Hanı, Denizcilik Bankası
binaları pırıl pırıl parlıyordu. 40 metre
genişliğinde olduğu için ‘Büyük Yol’
denilen Gazi Bulvarı’ndan sonra 30
metre genişliğindeki o zamanki adı
Vali Rahmi Bey bulvarı olan Fevzipaşa
Bulvarı açılacaktı.
Prof. Çınar Atay’ın araştırmala-
rından öğrendiğimize göre İzmir’i
ilçelere bağlayacak olan yer olarak
ise Konak’tan sonra ikinci bir merkez
olarak gelişecek olan Basmahane
seçilmiştir. 130 metre çapındaki bir
daire olan Basmane Meydanı 1980’li
yıllara kadar kentin önemli merkezi
olacaktır. Bütün bu amaçlara ulaşmak
için amansız bir çaba ile çalışılmaktay-
dı. Belediye planın uygulanması için
bütün engelleri kaldırıyor, enkazlar
arasından yeni yollar açılıyordu. Yol-
ların açılmasına karşı duran kalıntılar
tam olarak yıkılmamış evler, kemerler
parçalanıyor ve dağıtılıyordu.
Kentin ticari merkezinin iki büyük
bulvar çevresinde örgütlenmesi plan-
lanmıştı. Sağlık kurumları için yangın
alanlarında geniş bir yer ayrılacak
ancak sadece unutulmaz belediye
başkanı Behçet Uz’un adının verile-
ceği Çocuk Hastanesi yapılabilecektir.
1950’den sonra gelen iktidarlar sağlık
yerine bu alanların turizmde geliş-
mesini öngörecek ama ilk plana sadık
kalınmayacaktır.
İzmir’de eğitim alanı olarak
bugünkü Dokuz Eylül Üniversitesi rek-
törlüğünden Lozan Meydanı’na kadar
ulaşan bölge ayrılmıştı ve denilebilir
ki planın uygun geliştiği tek yer burası
idi. Ancak kentin nüfusu yakın ilçeler-
den başlayan göç ile inanılmaz ölçüde
artınca Ankara’nın planlarını yapan
Herman Jansen İzmir’e davet edili-
yor ve kent yeniden planlanıyordu.
Daha sonraları “uçuk bir plancı” olarak
bilinen Corbusuier İzmir’e çağrılacak
ancak bu önemli buluşma 2. Dünya
Savaşı nedeniyle ancak 1950’lerde
gerçekleşebilecektir.
Bu dönemde kentin tarihsel
geçmişine yönelik girişimler yapılacak
Nif Kazası (Kemalpaşa) yakınlarında
bulunan Hititler’den kalma bir anıt
şerefine Vali Kazım Paşa’nın emriyle
‘Tak-ı zafer’ yaptırılacaktı.
Vali Kazım Paşa’ya göre; 1930’la-
rın sözleri ile söylemek gerekirse,
‘Ege Denizi'nin en değerli bir incisi
ve Türk yurdunun gözde bir beldesi
olan İzmir, Kültür hayatı için muhtaç
olduğu gıdaların en verimli, en özlü
ve en besleyicisini bizzat Cumhuriyet'i
anlamanın şuurunda bulmuştu’.
Kültür yaşamı ve Fuar
Dr. Behçet Uz ise, kentin kültür
yaşamı ile Fuar’ı şöyle tanımlıyordu:
“Türk İzmir’i içinden besleyen bu kut-
lu kaynak, yine içinden yanan ışıklarla
ona dışarının da sevgi ve ilgi yollarını
açmış, İzmir Enternasyonal Fuarı içeri-
den ve dışarıdan temin ettiği ilgilerle
İzmir’in kucağında yetişen bir Kültür
bahçesi mahiyet ve manzarasını arz
etmekte bulmuştur.”
“İzmir çocukları okullarından,
kitaplarından, gazetelerden, Halkev-
lerinden topladıkları kültür nasipleri
yanında fuarlarından da türlü nimet-
ler almakta, memleket ürünlerini,
yurttaş eli ile yapılmış sanat eserlerini
Türk emeği ile vücut bulmuş türlü
eşyayı ve bunlar dolayısı ile uzak yakın
bütün yurt bucaklarını tanıtırken,
başka milletlerden bize sevgi getiren
çocukları ve hüner gösteren işleri ile
karşılaşmanın verdiği faydalı bilgileri
de kazanmaktadır. Bu bakımdan İzmir
Fuarı’nı yılda bir açılarak neşe, eğlence
ve ahenk içinde ziyaretçilerine ders-
lerin en tatlı, en faydalı ve şuurlusunu
veren bir dershane gibi düşünmek ve
memleketin kabil olduğu kadar çok
sayıdaki çocuklarını kendisine çeken
bir ana kucağı saymak mümkündür…”
29
28
YAZ 2012
1...,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29 32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,...80
Powered by FlippingBook