Egeden 20. Sayı - page 56-57

54
55
GÜZ 2014
arkadaşların da çok fazla katkısı
var. Fahişeyi fahişe, travestiyi
travesti olarak kullanmak, hayatın
içinden karakterler olarak yerleştir-
mek, karikatürize etmemek temel
amacımızdı.
10. Köy Teyatora fantastik
bir film. Ancak Türk Sinemasın-
da böyle pek fazla örnek yok.
Zor oldumu fantastik bir film
yapmak?
Benim esas alanım post-
prodüksiyon, kendimi bu alan
üzerine geliştirdim. Görsel efekt,
3D uygulamalar, after effects gibi...
Ama bunlar hep kendi eğlence
alanımdı tabii. Bir komedi skeci
yapalım, şuradan metro düşsün
biz parçalanalım gibi. Ancak bunu
sinema için yapmak çok üst düzey
donanımlar gerektiriyor. Film için
bu tip işlerin yapılacağı bilgisayar
bir sene sonra alındı mesela. O
geldikten sonra yapabileceklerim
doğrultusunda senaryo şekillendi.
Çünkü biliyorum ki eğer bu işe
kalkışırsam, İzmir koşullarında,
100 bin lira harcayacağın bir ekip
kurman lazım. Öyle bir para yok;
fakat ben bu sahneleri yerleştir-
meyi istiyorum. Yani o tanrılar,
kadınlar, Dionysos gelsin, Apollo
yayını fırlatsın, gece gündüze
dönsün vs. Hem fantastik unsur-
ların tamamını görsel efektlerle
destekleyerek yerleştireyim hem
de içime sinecek şekilde yapayım;
ama tek kişiyim. Bu anlamda zor
oldu. Türkiye’deki iyi prodüksiyon
sanatçılarına, tasarımcılarına para
verip böyle bir ekip toplanabilsey-
di; daha fazla içime sinecek şekilde
olurdu. Keşke daha fazla fantastik
bölümlere yüklenseydin denildi
ama tek başıma gücüm bu kadar
yetebildi.
İzleyici fantastik Türk sinema-
sına nasıl bir tepki verdi?
Ben bilimkurgu aşığıyım hem
de fantastiği çok seviyorum...
Biz bu filmi özellikle Halikarnas
Balıkçısı ekseninde anlattık. Ana-
dolu tanrıları, Anadolu efsaneleri
ekseninde bir film olsun istedik. Bu
topraklarda yaşadılarsa bu tanrılar
bizim de bir parçamızdır. Bu bir
kültürel süreklilik kavramı aslında.
Kültürel sürekliliği reddedemeyiz.
Var olan, bu güne kadar anlatılma-
dı. Hep gavurun taşı, Yunan tanrısı
dendi. Hayır, Halikarnas Balıkçısı
söylemişse biz de yapalım. Cevat
Şakir’de fantastiğe gidişin arka
planı, alt metni, bütün argümanları
var. “Bunu kullanalım”düşünce-
sinden benim ağzım sulandı. Ya-
pabildiğim kadarını yaptım. Ama
vizyondan sonra gördüm ki, çok
fazla itibar edilmedi. Birkaç festiva-
le gidecek İtalya’da, Yunanistan’da.
Oralarda itibar görecek şeyler
bunlar. Ben isterdim ki biraz daha
“bunlar bizim topraktan...”diye
düşünülsün, algılansın. Filmde de
açık açık Halikarnas Balıkçısı’nın
ağzından söyledik: “Bu toraklara
ve taşa bu insanların hikayeleri
sinmiştir, bunlar bizim aramızda
yaşamaktadır”. Buna benzer pek
çok anlatım ve tasvir var. Bizim
camiadan, edebiyat dünyamızdan,
tiyatrocularımızdan daha çok ilgi
görmesini isterdim. Ama üç beş
akademisyen ve birkaç kişinin
“umarım böyle idealist devam
ederseniz”gibi teşekkür mesajını
aldım. Onun dışında pek fazla geri
dönüş olmadı. Fantastik unsur-
ları özellikle bize, kültürümüzün
uzantısı olan yerlerde kullandım.
Kalkıp Gandalf’ın yerli versiyonunu
yerleştirmedim filme. Tamamen
bize ait, bizim kültürel sürekliliği-
mizin argümanlarını kullanarak
yerleştirmeme rağmen olmadı.
Film, içinde bir sürü şey
barındırıyor. Bir yandamitoloji
var, bir yandan bir köy var, yalan
söylenmiyor vs. Hem fantastik
öğeler, hemDenizli şivesi; hepsi
birlikte zor oldumu?
Biraz tabii deneysel oldu, zor
oldu. Şu zor oldu, bir hocam da
aynı yorumu yapmıştı “Çok fazla
karakter kullanmışsın”dedi. Evet,
çok fazla karakter kullandık. Çünkü
bu film bir oyunculuk okulunun
bütçesiyle gerçekleştirildi. Boyoz
Akademi’nin sahibi, “Biz kendi
öğrencilerimizle bir film çekemez
miyiz?”sorusuyla bana geldi. Ben
dedim ki; “Çekeriz ama tabii ki
profesyonel oyuncu da kullanmak
zorundayız”. Senaryoda ilk aşama
oyunculuk okulundan kimlere şans
verebiliriz biçiminde şekillendi. Hal
böyle olunca çok sayıda yeni oyuncuya
yer vermek için çok sayıda karakter
kullandık.
Başka bir deyişle, bu filmle oyun-
cular sizin ilk filminize, siz de onların
oyunculuklarına katkıda bulunmuş
oldunuz.
Projenin amacı buydu zaten.
Türkiye’de ilk ama, dünyada örnekleri
var mı bilmiyorum, bir oyunculuk okulu
kendi öğrencileriyle vizyona çıkacak,
uzun metraj bir film çekmek istiyor
ve bunu gerçekleştiriyor. Projenin asıl
amacı buydu. O yüzden çok fazla sayı-
da oyuncu, amatör oyuncu, çok fazla
sayıda karakter vardı; bu çok büyük
bir handikap oldu. Filmde mitolojik,
arkeolojik arka plan, Halikarnas Balıkçısı
ekseninde kültürel sürekliliğin anlatımı,
aynı zamanda komedi unsurları-Ege
şivesiyle- orada da yalan söylenme-
yen köyde, yalan söylemeyi bilmeyen
köylüler vardı. Bütün bunların yanında
asıl anlatılmak istenen“teyatora”idi.
Tiyatronun o dönem üzerinde var olan
ve bugün hala devam eden baskı ekse-
ninde tiyatronun önemine değinmekti
asıl isteğim. Tiyatrocuların derdine
dikkat çekmek istedim. Ama baştan
destek olacaklarını söyleyen tiyatro ca-
miası, bir kısmı da arkadaşım, sonradan
sırtını döndü. Hepsi değil tabii ki ama
büyük bir çoğunluğu.
Boyoz Akademi dışındaki oyuncu
seçimlerini nasıl yaptınız?
O tamamen bizim çevremiz. Benim
ve yapımcının devlet tiyatrosundan
ve sektörden arkadaşlarımız, ağa-
beylerimiz, eşimiz, dostumuz oynadı.
Necmi Yapıcı var, Tanju Tuncel, Selçuk
Uluergüven var bunlar bizim sevdiği-
miz, tanıdığımız kişiler. Zaten sinema
söz konusu olduğunda oyuncuların bir
bölümü diziden beklediği parayı da
beklemiyor.
Yazım süreci Boyoz Akademi ile
beraber mi gerçekleşti?
Film, Boyoz Akademi’nin öğrenci-
leri, yazarlık hocası, sinema televizyon
hocası, oyunculuk hocası ve oyuncu
koçuyla yapılmış, tümüyle okuldan
çıkmış bir projedir. Senaryo yazarı Nes-
lihan Yalman, kendisinin kitapları da var
bu alanda, daha çok kadın üzerine ya-
zan bir arkadaşımız, şair aynı zamanda.
Ama senaryonun film senaryosu haline
gelmesine benim de katkım oldu. Ben
daha çok çevirim senaryosu haline gel-
2000 yılında Ege Üniversitesi
İletişim Fakültesi Radyo Tele-
vizyon ve Sinema Bölümü’nü
kazanan Bahadır Abşin, 2005
yılında üniversite eğitimini ta-
mamlamıştır. Bu süreçte 20’nin
üzerinde kısa film ve orta metraj
çalışmalar gerçekleştirmiş ve
çeşitli festivallerden ödüller
kazanmıştır.
Sektördeki iş deneyimleri
öğrencilik hayatından itibaren
radyoculuk, yerel televizyonlara
jenerik hazırlamak ve reklam
sektöründe basılı ve görsel tasa-
rımlar ortaya koymak suretiyle
başlayıp devam etmiştir. Aka-
demik eğitimini tamamladıktan
sonra reklam sektöründe önemli
çalışmalara imza atmış, 2008
yılında kendi reklam ajansını
kurmuş ve bu ajans bünyesinde
İzmir, İstanbul ve Ankara’nın
önemli firmalarının kurumsal
kimlik tasarımı ve çeşitli reklam
çalışmalarını yürütmüştür. Son
5 yıldır Photoshop, video edit
ve görsel efekt programlarında
uzmanlaşmış olup Türkiye’de
bir ilk niteliğinde olan, kendine
ait Absürd Tv İnternet kanalını
yürütmektedir.
Ayrıca, 2009 -2011 yılları
arasında TRT’ye, bireysel olarak,
görsel efekt yönetmenliği,
Motion Graphic Design ve grafik
tasarım konularında hizmet
vermiştir. 2011-2013 yılları ara-
sında Boyoz Akademi bünyesin-
de Fotoğrafçılık, Sinema Tv ve
Dijital Filmcilik ve Kamera Önü
Oyunculuk dersleri vermiştir.
2012 yılında 10. Köy Teyatora
adlı uzun metraj vizyon filminin
yönetmenliğini, görüntü yönet-
menliğini, filmin görsel efektleri-
ni ve kurgusunu yapmıştır. Aynı
sene içerisinde Muğla Valiliği ve
Turizm Bakanlığı için Muğla’nın
resmi Destinasyon Tanıtım filmi-
ni çekmiş ve post prodüksiyon
işlemlerini gerçekleştirmiştir.
Sinema, Tv ve reklam sektörün-
deki deneyimlerinin yanında
ürün, model fotoğrafçılığı ve
grafik çalışmaları 2005’ten
itibaren devam etmektedir. Şu
anda İzmir Devlet Tiyatrosu için
“Sheakspear in Tempest” oyu-
nuna multimedia görsel efekt
hazırlamaktadır ve kendisinin
2. uzun metraj film projesinin
pre-production aşamasındadır.
Sosyal sorumluluk projeleri
kapsamında Kızılay ve Trafik
Müdürlüğüne çeşitli mecralar
için reklam, film ve görseller
hazırlamıştır.
Bahadır Abşin kimdir?
1...,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55 58-59,60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,...84
Powered by FlippingBook