Egeden 8. Sayı - page 20-21

başıma uğrayıp“Gabriel Amca”dan
bir kitabını imzalamasını isteyebildim
çekinmeden.
Biraz sonra Deyr’ul-Zafaran
Manastırı’nda rehberlik görevi de olan
Süryani genci Alexander İlker Bayruğ
ile bir sohbete oturuyoruz. Alex’in
gençliğinin ve resmiyetten uzaklığı-
nın rahatlığı egemen oluyor sohbete.
Episkopos Gabriel Akyüz ile yaptığımız
sohbettin ardından aklımıza takılan
soru işaretlerini gidermemize yardımcı
oluyor Alex, ama daha da önemlisi,
az sonra hem bize Manastırı gezdirir-
ken, hem de çarşıda bir süre refakatte
bulunurken, gündelik yaşamına ve
düşüncesine yakından, doğrudan
temas edebildiğimiz, giderek de sevgi,
dostluk, teklifsizlik hissini karşılıklı
geliştirebildiğimiz bir insan oluyor.
Mardin’de birazcık daha derinleştiğimi-
zi hissediyoruz.
Deyr’ül-Zafaran
Şehrin 4 kilometre kadar güne-
yinde, bin beş yüz yılı aşkın zamandır
sırtını yasladığı tepelere yarenlik etmiş,
zamanla aşık atmış Deyr’ül-Zafaran
Manastırı’na Alex’in sağladığı kolaylık-
larla giriyoruz.
Taşın diline sadık, özenli ustala-
rın marifetiyle, sanki aynı dönemde
bütünlük içinde yapılmış gibi görünen
manastırın, aslında 5. yy. ile 18. yy.
arasında değişik inşa evreleri geçirdiği-
ni biliyoruz.
Dört yandan surları andıran kalın
duvarlarla çevrili yapının devasa kapısı
bir giriş eyvana; eyvan da merdivenler-
le ön avluya açılıyor. Mekanlara ulaşımı
sağlayan asıl avluya bir kapıdan daha
geçilerek varılıyor. Bu avluya girer
girmez sağda, zemin altına doğru mer-
divenli dar bir geçitle inilen, manastırın
[ve Mardin’in de] en eski yapıtlarından
biri olan, Şemsi’lere ait Güneş Tapınağı,
harç kullanılmadan, devasa boyutta,
üstü geniş, altı dar prizmatik taşların
sıkıştırma usulü yerleştirilmesiyle
yapılmış ilginç bir üst örtüye sahip. Bu
Güneş Tapınağı’nın üstünde başlayan
yapılaşma, Romalılarca bir kale komp-
leksi olarak geliştirilmiş; ardından
manastır yapılaşma evresi gelmiştir.
İlk olarak Mor Şleymun Manas-
tırı adıyla bilinen; ardından 793’ten
itibaren büyük tadilatlar başlatan
Mardin-Kefertüth Metropoliti Aziz
Hananyo’nun adıyla; 15. yy.’dan sonra
da, çevrede yetişen safran bitkisi
dolayısıyla “diyar’ül-safran” [zafaran]
adıyla anılan manastır, tarihi boyunca
Süryani Kilisesi’nin dini eğitimmerkez-
lerinden biri olmuş.
Üç katlı olan yapıda, ortada üstü
açık avluyu U şeklinde saran mekan-
lar arasında, idari odalar ve mutfak
haricinde, bazı azizlerin kemiklerini ve
Manastır’da görev yapmış din büyük-
lerinin (patrik, metropolit) mezarlarını
içeren
Azizler Evi (Beth Kadişe)
; 491-
518 yılları arasında, Süryani mimar
kardeşler Theodosius ve Theodore
tarafından inşa edilen
Mor Hananyo
Kilisesi (Kubbeli Kilise)
, Apsis (mihrap
nişi) kısmında Bizans dönemine ait
mozaikler bulunan
MeryemAna Kilisesi
bulunur. Üst katta ruhanilerin ikamet
ettikleri hücreler ve müştemilat yer alır.
Manastırda, ahşap, taş, fildişi mal-
zemelerden yapılmış birbirinden ilginç
ve değerli dini eşyaların yanı sıra özel
bir önem taşıyan, Patrik 4. Petrus’un
1876’da İngiltere’den getirttiği ve
1953’e kadar kullanılmış olan matba-
adır.
Manastırın sırtını verdiği tepelerin
sarp kayaları içine oyulmuş münzevi
mağaraları, Hıristiyanlık’ın ilk zamanla-
rında gelişen fakat sonraları da değişik
inziva ritüellerine dönüşen münzevi-
liğin evleri…Doktrin olarak sonraları
manastır yaşam biçiminin gelişmesin-
de de etkileri olan, “hermit”denilen
münzevi keşişlerin mesken tuttuğu
çok önemli mağaralar bunlar. Ma-
nastır ile mağaraların bu yakınlığı, ilk
evrelerde “Lavra”denilen ve keşişlerin
tek başına, yoksunluk içinde ruhunu
yetkinleştirme çabası içinde sürdür-
dükleri çileli yaşamın gitgide tek bir
mekanda (manastır) birlikte ve kurallı
yaşamaya dönüştüğü evrimsel süreci
düşündürüyor.
Kabaca, batıdan Mardin, kuzeyden
(Dicle hattı boyunca) Diyarbakır-Ha-
sankeyf, doğudan Cizre ve güneyden
Nusaybin ile sınırlayabileceğimiz;
Arapça ve Süryanice bir katışımla “tur”
(dağ) ve “abdin” (inananlar-münzeviler)
sözcüklerinden türetilmiş bir kültürel
adlandırmayla
Turabdin
olarak bilinen
bu bölgede, yüzlerce münzevi mağa-
rası, kilise ve manastır bulunuyor. İki
bin yıldır Süryaniler’in dua, ilahi ve çan
sesleri yankılanan dağların ortasın-
da Deyr’ül-Zafaran, günümüzde de,
Mardin Metropoliti’nin ikametgahı
olup yaşayan bir manastırdır. Ve bizler
burada, -aralarında uzak ülkelerden
inzivaya gelenlerin de bulunduğu-
avluda sohbet eden, tefekkür eden
ruhanilerle de selamlaşıp, Manastırın
idari başkanı, manastır vakfının ikinci
başkanı ve de Mardin Belediye Başkan
Vekili olan Suphi Uslan ile makamında
görüşme olanağı buluyoruz.
Oldukça olumlu, konuksever bir
karşılamanın ardından, Uslan, bir
kültür için dilin önemini vurgulayarak,
üniversitede açılmış olan enstitüden
kaynaklı memnuniyetini dillendiriyor.
Ayrıca kendisinin belediyedeki göre-
vinden hareketle, bu kadar nüfuzlu
olan Süryani toplumunun ilk defa böy-
le doğrudan bir temsiliyet kazanmış
olduğunu da mutlulukla vurguluyor.
Şehre dönüyoruz…Akşam…
Cercis Murat Konağı’nın terasında,
Mezopotamya’nın kapısında, “kartal
yuvası”nda, tadına doyulmaz meze-
lerden tadıp, “deniz” seyrediyoruz….
Birbirinin ışığını, havasını çalmayan
saygılı binalar, karanlık çöktükçe, başı
kale olan bir gövdenin boynunda
ışıktan bir gerdana dönüşüyor. Binbir
masalın birbirine bağlandığı “des-
tan”, akşamleyin, Kürdü, Arabı, Türkü,
Süryanisi, Yezidisi ile kol kola halayların
çekildiği, kadehlerin tokuşturulduğu,
hatta az sonra valinin de katıldığı,
her masadan sırayla, türlü dillerden
türkülerin çağrılıp alkışlandığı tarifsiz
bir eğlenceye dönüşüyor. Bizi 17.-18.
yüzyılla kucaklaştıran Osmanlı şehir içi
hanı Surur Hanı’ndayız; iki katlı mekan
sırasının önünde yer alan çapraz
tonozlu revakların sardığı dikdörtgen
avluda, her dilden türkülerle çağlayan
sevi ırmağının coşkusu ve bir arada-
lığın aidiyet hissiyle gülümsüyoruz
birbirimize; ey şimdi bizim de eklendi-
ğimiz şehir-i kadim, daim olasın!..
Böyle deyip bitiremem. Eklemek
gerek: Bu şehri kuran, var eden,
çarşıda, atölyelerde görüp mahareti-
ne hayran olduğumuz ama işlerinin
eskisi kadar iyi olmadığını öğrenip
üzüldüğümüz elekçiler, semerciler,
19
18
BAHAR 2011
1...,2-3,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19 22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,...88
Powered by FlippingBook