Egeden 8. Sayı - page 36-37

Yezidiler arasında bir haberleşme, bir
dernek, bir birlik var mı?
Atalam:
Dernek yok. Haberleşme
var. Eskiyi bilmem ama şimdi var…
Harran’da da çok az Yezidi kaldı. Haber-
leşme, iş münasebetiyle falan oluyor…
Önen:
Nasıl yaşayacak bu kültür?
Kayıp mı olacak?
Atalam:
Benim fikrim o ki, kaybola-
cak. Giden çok ama gelen az ise zaten
kaybolur.
Özbay:
Kültürel bazı unsurları
sormak istiyorum… Size özgü giyim-
kuşam…Mesela bir bilezikte de olabilir,
bir giyside de, gökkuşağını simgeleyen
yedi renge yer verildiğini okumuştum…
Atalam:
Eskiden, biliyorsunuz, bü-
tün toplulukların, milletlerin, mezheple-
rin giyimleri arasında farklar vardı; bizim
de farkımız vardı. Bütün Yezidiler beyaz
giyerlerdi. Kadınlar da erkekler de…
Yakasız beyaz mintanlar…Giyimde her
şeyin beyaz olması gerekirdi, muhakkak.
Çünkü kefen beyazdır. Yani, sağ iken
kefen giyiyor Yezidiler! Saflığı, temizliği
gösterir hem de. Ama dediğin renkler
de vardı, doğru. Ama renkli bir şey
giyersen de, altında muhakkak beyaz bir
şey olmalı! Bu kıyafet, eskiden kişilerin
tanınmasında da önemli olurdu, anlar-
dın, bu Yezidi’dir...
Önen:
Bayanlardaki dövmeler peki?
Urfa’da da var.
Atalam:
Bu güzellik için yapılan bir
şey. Müslümanlar da, Hıristiyanlar
da, Yezidiler de yapıyordu bu böl-
gede. Şimdi artık kimse yapmıyor.
“Güzellik” değişti artık…
Özbay:
Türküleriniz, şarkılarınız
var mı kültürünüze özgü? Dua eder-
ken bir usul, bir makam var mıdır?
Atalam:
Kürtçe şarkı ve türküle-
rimiz var. Duada makam falan yok.
Özbay:
Yezidilik, bir milliyete mi
özgü? Kürtler haricinde, mesela Arap
Yezidiler de var mı?
Atalam:
Yezidilik İbrahim’den
önce vardı. Yezidilik “Ezdai”liktir.
Ezda Allah demektir…Yani, Ez–Da:
Beni yaratan (bkz. dipnot 1). İşte,
ta yaradılışta…Daha dinler yoktu;
peygamberler yoktu; İbrahim’den
önce…
Özbay:
Kaynaklar Yezidilik’i Şeyh
Adiy’e bağlıyor… Bu doğru değil mi?
Atalam:
Hayır. O bir Şeyh’tir.
Daha dün o! Yezidilik, yani Ezdailik,
İbrahim’den önce vardı. Ahmet
Cevdet Paşa’nın kitabında (bkz. dip-
not 2), “Peygamberlerin Sesi, Tavus
Felek’in Tarihi”…Oku; Yezidilik’in ne
olduğunu anlayacaksın. O Medine’de
yaşayan insanların yarısı Yahudi idi, yarı-
sı Ezdai…Yani özel bir milleti yok…Türk
olabilir, Arap olabilir, Kürt olabilir…
Özbay:
Ama şu anda, durum
farklı galiba değil mi? Bir Müslüman,
bir Hıristiyan karar değiştirip Yezidilik’e
geçemez. Bir Yezidi de fikir değiştirip
Hıristiyan olamaz, değil mi?
Atalam:
Tam doğru söyledin!
Yahudilik’te…Yakup Filistin’e geldiğin-
de Filistin kralı bir parça yer veriyor ona.
Aradan zaman geçiyor…Takup’un kızı
ile o kralın oğlu birbirlerini seviyorlar;
Yakup’a diyorlar ki, yahu kızını ver bizim
oğlana, ne istersen vereceğiz... Yahu
diyor, yakışmaz bana!.. Biz sünnetliyiz.
Halk diyecek ki Yakup kızını sünnet-
size verdi. Tamam, biz de sünnet
olacağız, diyorlar. Olmaz, bize
yakışmaz, diyor Yakub… Birbirlerini
öldürüyorlar sonra…Yakup kaçıyor
Mısır’a… Siz daha iyi bilirsiniz. Yani,
kendilerine yakıştıramıyorlar bu
evliliği… Senin dinin başkadır, sana
kız vermiyoruz, diyorlar. Bu vardı es-
kiden. Şimdi, zaman ilerleyince biraz
değişti. Ama yine de başka dinden
birisi Yezidilik’e sonradan gelemez.
Ama bence, en tehlikeli şeyler bun-
lar! Bu bir tehlikedir; “benim dinim
senin dininden daha iyi”, “benim
ırkım daha iyi”, “benim kafam daha
iyi”, “bana göre hareket et, ben seni yö-
neteceğim”, “benim söylediğim türküyü
beğeneceksin”… Böyle olursa, işte o za-
man kavga olur. Hiçbir çare kalmaz ki!..
Bu iyi bir şey değil. Doğru bulmuyorum.
Ben senin gibi düşünmeyebilirim. Bu
çok normaldir. Ben bir Şeyh’e söyledim;
dedim ki: “Siz yanlış yapıyorsunuz; farz
edelim bir Müslüman aileden geliyo-
rum, 18-19 yaşıma erdim, baktım ki
Müslümanlık bana göre değil, Yezidilik’i
doğru buldum ve size geldim; dedim
ki, ben de Yezidi olacağım, bu dine
geçmek istiyorum. Siz de diyorsunuz
ki, seni kabul etmiyorum! O kişi Allah’ın
yanına gittiği zaman, Allah derse ki, söz
misal: Sen niye Müslümanlık’ta kaldın,
niye geçmedin Yezidilik’e? O zaman
kim cezalandırılır? Sen mi, o çocuk mu?”
Bunlara cevap veremezler. Hesaplarına
gelmez. Menfaattir dünyada, güçtür
geçerli olan… Kim güçlü ise o haklı
oluyor. Kim güçlü ise o doğru söylüyor-
dur. Kim güçsüz ise o yalan söylüyordur.
Boşunadır!
Özbay:
Güneşe dönüp ibadete
başladığınızda, herkes sadece içinden
geçtiği gibi mi dua eder, yoksa bazı
standart şeyler de var mı?
Atalam:
Var, standart şeyler var;
fakat onu uygulayamıyoruz pek. Ama
Allah’ım bana güç ver gibisinden ayrıca
dua edersin. Kendine göre…
Önen:
Düğünler nasıldır sizde, bay-
ramlar nasıldır?
Atalam:
Aynı aynı, düğünler bölge-
de ki Müslümanlar’da nasıl ise, aynı…
Bayramlar, tabii ayrı… Aralık’ın, eski
hesaba göre 1. haftasından itibaren on
iki gün oruç… Bitişi muhakkak Cuma’ya
rast gelecek şekilde ayarlanır; üçüncü
hafta, Cuma günü; Perşembe gününü
Cuma’ya bağlayan gece bayram…
Yemekler yapılır, hava iyiyse geniş
yerlere, meydanlara çıkılıp bayramlaşılır.
Bayramın adı
Batismin
…Orucumuz
Müslümanlar’ınki gibidir. Bu çevrede,
diğer yöre bayramları da iki hafta sonra;
yılbaşı; eski hesaba göre… Bir başka
bayram, Tavus Bayramı, Nisan’ın ilk
çarşambasına rastlar.
Şunu da söyleyeyim: Bizim bazı
farklı görüşlerimiz vardır; tabii iki din
arasında çelişki olabilir… Bize göre, her
insan Allah’ın yaratığı, düşünen, yemek
yiyen, zürriyeti dünyaya gelen…Tabi
Allah bundan hesap sorar. Kim olursa…
Düşünen, iyilikle kötülüğü birbirinden
ayırabilen, kim olursa olsun, Allah’a he-
sap verir. Kuldur… İşte o, bizim için kur-
tarıcı olamaz; o da iyi bir yaratıktır, fakat
bize menfaati dokunmaz… Bize göre, 7
tane melek, bunların başında da Tavus-i
Melek vardır. İbrahim’den sonra malum
peygamberler geldi dünyaya. Bize
göre Allah emir verdi; “Adem ile Havva
Cennet’te yemek yedi, kovuldu…”; biz
buna inanmıyoruz. Allah’tan habersiz
böyle bir şey imkansız, diyoruz. “Şeytan
kandırdı” falan… Peki Allah, şimdi altı
milyar insanın ne yaptığını biliyor da,
yani, o zaman Cennet’teki bu iki kişiden
hiç mi haberi olmadı? Uyumuş mudur,
olur mu hiç?!
Esasen Yezidiliğin bazı özelliklerini
çok beğenirim: Bugüne kadar hiçbir
Yezidi kimseyi öldürmemiştir, “bizden
değildir” diyerek… Ama Alevi-Sünni,
Ortodoks-Katolik, Müslüman-Hıristiyan
arasında öyle beter savaşlar, vurup
kırmalar var ki tarihte…Tabii şunun
da önemli bir etkisi var: Kurallara göre
zaten kimse sonradan Yezidi olamaz, bu
yüzden zaten kimseyi kendimize kazan-
mak gibi bir tasamız da olmaz ki.
Özbay:
Siz Yezidiler, bildiğim
kadarıyla, cefakar bir milletsiniz; ezaya
katlanır, fazla ses etmezsiniz…
Atalam:
Aslında bütün demok-
ratların durumu da böyledir. Bak, biz
milyonlarca idik, bir avuç kaldık… Bu
dünyada insancıl olursan, alla vekil [Tan-
rı şahidimdir ki!] kendini kurtaramazsın!
Biraz dikkatli olursan, kendini zar zor
kurtarabilirsin belki… Bir bakarsın
yanındaki insan ihanet eder, bakarsın
devlet zulmeder, bakarsın…Gözünü
dört açacaksın!..
Önen:
Bir dönemin ruhu da yansıyor
sözlerinizden… ‘73-74 yıllarında burada
Ecevit’e mi çıktı oylar?
Atalam:
Ben 61’de askerlikten
geldim, 63’te seçim oldu, oy kullan-
dım. Ta 80’e kadar Ecevit’ten başkasına
vermedim. Bazı yıllar, alla vekil Ecevit’e
benim oyumdan başka oy çıkmadı. Ama
sonraları vazgeçtim; o da değişti, fazla
milliyetçi oldu. Ben milliyetçilikten pek
hoşlanmam. Açıkçası, şimdi biri çıkıp
“Yezidiler bütün milletlerden üstündür!”
dese, ben de derim ki: “Hadi oradan!”
Önen:
Yezidiler kime oy verdi o
zaman? Adalet Partisi’ne mi?
Atalam:
E tabi, o zamanlar zaten
herkes aşiretlere bağlıydı. Aşiretin
başı nereye ise herkes oraya…Hiç
unutmam, o zamanlar bir kayma-
kam vardı, Setrettin Yedidağ… Çok
severdim onu. Bir gün buraya gelip,
dedi ki: “Bakın, devlet ile aranıza
kimseyi koymayın, siz kendiniz karar
verin, isteğiniz ne ise ona verin…
Eğer Türkçe bilmiyorsanız, mecbur,
tercüman getirtip derdinizi anlatın.”
Ben o adamın söylediklerini benim-
sedim, bugüne kadar… Bakın, köyün
yoluna bakın, traktör bile zorlanıyor,
biz adamın dediğini yapsaydık bu
yol vallahi çoktan asfalt olurdu…
Midyat’ınkırsaldokusuiçindekiYezidiköylerinin
tümü,eğimlibirarazininyamacınakurulmuş,
konutlar,cephelerigüneşebakacakşekilde
konumlandırılmıştır.Altkattakievindamı,
bazenüstkattakievinterasıolacakşeklinde
tasarlanmıştır.Buevlerde,Midyatmerkezindeki
konutlardaolduğugibibiravludüzenlemesi
yoktur.Hayvancılığınönemliyerişgaletmesine-
deniyle,ahırileyaşammekânlarıiçiçegeçerek,
aynıçatınınaltındatoplanabilmektedir.Arazi
durumunagöre1veya2katlıolankonutlarda,
penceresayısınınsıklığıvedamaçıkmayısağla-
yantaşbasamaklımerdivenler,gözeçarpanen
karakteristiközelliklerdendir.Yeryeranakayave
doğalmağaralarıdadeğerlendiren,taşvetoprak
malzemeilemeydanagetirilenbumimari,
kapıvepencereleringüneşeyönlendirilmesi
esasınıönealan,simetrikdüzendetekcepheile
tevazuyubenimseyenbirdüşünceyedayanmak-
tadır.Evlerde,mekanıkadınlarbölümüvekabul
odasıolarakayıranbirbölmeunsurunun(bazen
hareketlibirçitin)bulunduğuveevhalkının
yaşadığıoda(mezul),ahır(koz)vekiler(qadur)
gibianabölümlerbulunur.Evlerinüstörtüsü
basıkveyuvarlaktonozdur.Kapıvepencere
açıklıklarıgenellikletaştanbirdüzatkı(lento)ile
geçilmiştir;ancak,basıkveyuvarlakkemerlikapı
vepencereörnekleridevardır.Kimiyapılarda,
giriş-dağılımmekanıişlevinde,yuvarlakkemerli
genişeyvanlargözlenmiştir.Bazıyapıların
lentolukapılarınıçerçeveleyendekoratifkemer
düzenlemelerineveiçmekanlardaisekemerli
yüklük ve ocaklara rastlanmıştır.
Dipnotlar:
1.Kürtçede“ez”,bendemektir.“Dan”,vermek
fiilidir.Ezdakelimesindeki“da”,“dan”filinin-di’li
geçmişzamançekimidir.Kalıpanlamıyla“Ezda” ,
“beniveren/yaratan”anlamınagelmektedir.
2.Uzakbirdağköyünde,kısıtlıimkanlardado-
ğupbüyümüşolanEbuzeydAtalam’ınadınıyanlış
dahatırlasa,bukaynağıbiliyorolmasıtakdire
şayandır.Bkz.AhmetTeymurPaşa,Yezidilerve
YezidiliğinDoğuşu,çev.E.Tanrıverdi,AtaçYayınları,
İst. 2008.
35
34
BAHAR 2011
1...,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35 38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,...88
Powered by FlippingBook