Egeden 4. Sayı - page 32-33

30
31
BAHAR 2010
İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper’e İtalyan Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano’nun
takdir ettiği ‘İtalyan Dayanışma Yıldızı Şövalyesi’ünvanı, törenle verildi.
21. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında İzmirliler çağdaş balenin en büyük isimlerinden olan Maurice Bejart yönetimindeki ”Bejart Ballet Lausanne”i izleme fırsatı buldular
sadece vakıfta çalışmayı daha uygun
buldum.
25 yıldır İKSEV’le ilişkinizde bir
“adanmışlık”tan söz edebilir miyiz?
FES:
Var tabiî. Dün kızım aradı, New
York’ta staj yapıyor. Beni çok özlediğini
söylüyor. Bana “Kalk git”diyorlar ama
önümüzde caz festivali var gitmem
mümkün değil. Ondan sonra İzmir
Festivali var. Bir boşluk dönemi olursa
ancak öyle gidebilirim. Tüm yaşamımı
buradaki çalışma ve iş takvimine göre
şekillendiriyorum.
İKSEV sizin için ne ifade ediyor? Faali-
yetlerini biraz anlatır mısınız?
FES:
İKSEV’in kentte son derece
önemli bir boşluğu doldurduğuna,
kültür sanat hayatımızı ciddi anlam-
da yönlendiren bir kurum olduğuna
inanıyorum. Her ne kadar en öndeki
vitrin etkinliğimiz İzmir Festivali olsa
da, her koşulda İzmir Festivali’ni öne
sürüp sanatsal anlamda bayrağı onun
taşıdığını söylesek de, onun dışında ya-
pılan etkinliklerimizin de kentin kültür
yaşamı için önemli olduğunu düşünü-
yorum. İzmir’in 8000 yıllık geçmişindeki
kültürel miras bence İzmir’in en değerli
varlığı. Biz ilk etapta o kültürel mirası en
iyi şekilde sahiplenip ön plana çıkar-
mayı hedefledik İzmir festivaliyle. Tabiî
bunu en üst düzey sanatçılarla birleş-
tirerek yaptığımızda, kentimizi en üst
düzeyde temsil ettiğimize inanıyoruz.
Burada bir kalite anlayışı ön plana
çıkıyor galiba?
FES:
Tabiî ki katılan sanatçıların,
yapılan etkinliklerin önemi var. Ayrı-
ca bu tarihi ve kültürel mirası en iyi
şekilde ön plana çıkarma hedefi var.
Bunun ötesinde tabiî kent tanıtımı da
en iyi şekilde üstleniliyor. Bir de caz
festivali gerçekleştiriyoruz ki bu yıl yine
2 Mart’ta başlattık. Özellikle Avrupa ca-
zıyla sınırlı olduğu için son derece özel
bir festival. Bizler için başka bir ayrıcalığı
da son derece önem verdiğimiz eğitim
boyutu. İzmir’deki sanatçılar, özellikle
gençler Caz festivaline gelen sanatçılar-
la çalışma ve atölye çalışmaları yapma
fırsatı buluyorlar.
Daha da önemlisi bu çalışmalara
katılan iki genç her yıl Siena’daki caz
okuluna burslu olarak gönderiliyor. Bu
oradaki Siena Caz Vakfı ile yapılan işbir-
liğiyle gerçekleşiyor. Türkiye’den giden
ilk burslu öğrencileri biz gönderdik.
Bu sene 12 genç olacak. Siena Caz Yaz
Ustalık Sınıfları başlığı altında yapılıyor.
Şöyle de bir önemi var: Dünyanın en
ünlü müzisyenleri ders veriyor orada.
Ve ders vermenin ötesinde tam bir caz
festivali gerçekleşiyor, hemen hemen
her sokakta bir konser oluyor. Bizim
çocuklarımız hem ders alıyor hem de
bu konserlerde sahne alıyorlar. Böylece
oraya katılan gençler, Berklee Müzik
Koleji dâhil dünyanın önemli müzik
okullarında burs alma şansını yakalıyor.
Hatta bu bursları birincilikle alanlar
var. Böyle şeyler olunca biz de gurur-
lanıyoruz. Bu sene Caz Festivali’ne bu
bursu ilk alan gençlerimiz de geliyor bir
yabancı grupla birlikte, bu çok gurur
verici.
İKSEV’in etkinliklerine İzmirlinin talebi
ne boyutta? Bu kaliteli arzın karşısın-
da talep ve destek tatmin edici mi?
FES:
Biz zaman zaman yakınsak da
“yeterli desteği almıyoruz”diye, İzmirli
kucak açıyor. Yapılan iş öyle büyük ki ve
biz de kendimizce öyle büyük bir öz-
veriyle bir şeyler ortaya koyduğumuzu
düşünüyoruz ki; bunun her zaman çok
daha fazla ilgi görmesini istiyoruz. Des-
tek görmese 25 yıldır ayakta duramaz,
bu salonlar dolamazdı. Gerçekten ilgi
var. Özellikle İzmir Festivali için söylüyo-
rum, çok daha büyük bir hedefe doğru
yola çıkıldığı için, bunu biraz daha kent
olarak belli bir sistem içine oturtup kent
olarak bir şeyler yapabildiğimiz zaman
gerçekten İzmir’e geri dönüşümü çok
daha farklı olacaktır.
Bu “kent ile bütünleşme” nasıl yapı-
labilir, diğer kurumların ne yapması
gerek?
FES:
Herkesin bir biçimde birlik-
te hareket etmesi gerekiyor, çünkü
sonuçta bu bir markalaşma süreci ise
-ki şu anda kent gündeminde olan
hedef İzmir’i bir marka kent haline
getirmek- ve bizim düşüncemize göre
kültürel ve tarihi zenginliğimizi ön
plana çıkarmaksa amacımız bunu böyle
bir sanatsal etkinlikle birleştirmek ve bir
festival başlığıyla dünyaya sunmak ve
bunu hep birlikte yapmak gerçekten
çok önemli. İşin turizm boyutunu da
düşündüğümüz zaman sadece marka
anlamında değil ekonomik geri dönü-
şümü de alabiliriz. Selçuk’ta ilk yaptığı-
mız konserlerden biri Joan Baez’di ve
Selçuk’ta hiç ekmek kalmamıştı o gün.
Bu çok ciddi anlamda maddi bir dönüş
olduğu anlamına geliyor. Yani otopark-
çısından, taksisine kadar herkes işin
içinde…Bunu devamlı kılmak lazım.
Şunu da söyleyebilirim: İzmir Festivali
Avrupa Festivaller Birliği üyesi. Bunu
bir ilk hedef olarak koyduk ve belli bir
yıl sonra bu hedefe ulaştık. Şunu çok
net olarak gözlemliyorum: Buradaki
festivaller belli bir seviyenin üzerinde ve
bizim de burada son derece prestijli bir
konumumuz var. Çünkü bazı festivaller
nitelikli ama çok küçük ve yerel organi-
zasyonlar olabiliyor. Avrupa’nın içinde
baktığınız zaman, bazıları belli organi-
zasyonları sadece yapıp bırakıyor. Ama
bizim vakfımız çok çeşitli etkinliklere
sahip; sadece festivaller değil, Akademi
İKSEV’le eğitim boyutu da var ve müzik
müzesi niteliğinde olacak Müziksev’in
çalışmalarını da sürdürüyoruz. Ayrıca
gençlere yönelik senfonik dalda bir bes-
te yarışması düzenliyoruz. Bu başarılı
festivalin perde arkasındaki organizas-
yonu yapan vakfın bu tür etkinlikler
içinde olduğunu görmeleri diğerleri
arasında bizi ayrıcalıklı bir yere oturtu-
yor. Avrupa Festivaller Birliği’nin prestijli
ve önemli üyelerinden biri olduğumuzu
da gururla söyleyebilirim.
Belli bir elite hitap ettiğini düşünebilir
miyiz İKSEV etkinliklerinin? Çıtası
yüksek etkinlikler değil mi?
Sirel Ekşi:
Ama çıtası yüksek
olmalı. Bizim bu festivalleri düzenler-
ken amacımız da bu. İnsan her zaman
göreceği sanatçıyı çeşitli konserlerde ya
da televizyonda zaten görüyor. Bizim
getirdiğimiz ve seçtiğimiz sanatçılar
ve etkinlikler sanat anlamında o kenti
üste çekme çabası içeriyor. Her zaman
izleyemeyeceğimiz sanatçıları buraya
getirmek…25 yıl içinde şunu söyleye-
biliriz ki, İzmir Festivali İzmir’in sanat
beğenisinin gelişmesinde önemli rol
oynamıştır. Bugün İzmir’de başka caz
festivalleri de oluyor. Ama biz Avrupa
Caz Günleri diye başladığımızda çoğu
zaman sahnedeki sanatçı sayısı kadar
katılım oluyordu salonda. Bir dirençle
festival buraya kadar geldi. Ama şimdi
ikinci bir festival de oluyor ve o da
izleyici buluyor. Burada İKSEV’in önemi
İzmir için bu, yani sanatsever bir kitleyi
de yetiştirebilmek.
Elton John’u nasıl getirdiniz?
FES:
(Gülüşmeler oluyor) Kendisi
istedi. İnanır mısınız, o yıl 15. yılımızdı
ve bütün konseptimiz bundan evvel
gelen ve en çok ilgi gören sanatçıları
programa almaktı. Sting’i de koyduk
programa. O ciddi bir isim ve masraf-
tı... NewYork’tayken telefonum çaldı,
Elton John’un menajeri aradı ve burada
bizimle Efes’te konser düzenleme ta-
leplerini iletti. “Ben de kusura bakmayın
program doldu alamayız”dedim. Cazip
bir teklifti ama aynı programda bir de
Sting vardı… Sponsor da bulacakla-
rını söylediler, biz yine de önce uzak
davrandık. Uzun bir telefon trafiğinden
sonra oldu… Sponsor bulsalar bile bize
düşen finansman gerçekten çok yük-
sekti... Sahnede Elton John 1 kişiyken
arkada 250 kişilik bir ekip vardı. Çok
detaylı bir organizasyondu ve başarıyla
gerçekleştirdik. Çok mutlu oldu konser-
de. En önemli dergilerde Efes konserin-
den ne kadar etkilendiğini anlattı.
Bütün bunları başarıyorsunuz, bir ta-
raftan da kızınızı ziyaret etmeye vakit
bulamıyorsunuz…
FES:
Hepsinin yeri ayrı. Biraz fazla
yıpranıyorum. Ne kadar yapabiliyorum
bilmiyorum ama her şeye yetişmeye
çalışıyorum…
Sirel Ekşi:
Burada tabiî kendi istek-
lerinin önüne geçiyor yaptığı iş. İlginç
bir şey var, F1 pisti İzmir’de Selçuk’ta
yapılsın denildiği zaman“İzmir bunu
kaldırır, İzmir’de yapılsın”diye Elton
John görüş bildirdi. Şimdi siz bunu sağ-
lıyorsunuz. Bunun yanında bazı şeyler
önemsizleşiyor.
25 yıldır burada çalışmanızdaki mo-
tivasyonunuz ne, başarınızın sırrı ne
diye sorsak?
FES:
İnanç.
İKSEV sizinle birlikte daha neler
yapacak?
FES:
25. yıl armağanımız olarak bir
müzik müzesi sunmayı düşünüyoruz.
Bu gönüllü işi nasıl yapıyorsunuz?
FES:
Sevdiğim için, yapabildiğim
için.. Bir aile geleneği, birikimle de
ilgili…
Ekibinizden bahseder misiniz?
FES:
Yapılan işin hacmine göre çok
küçük bir ekiple yürütüyoruz. Hepsiyle
iyi bir diyaloğum olduğuna inanıyorum.
Duygusal anlamda bu şekilde çalışa-
bilmek de kişi sayısının azlığına oranla
daha büyük bir işi yapabilmeyi müm-
kün kılıyor.
Sizinki bir başarı öyküsü ama aynı
zamanda bir başarılı kadın öyküsü.
Bu başarıda kadın duyarlılığının etkisi
var mı?
FES:
Ben kadın ve erkek olarak
ayırmıyorum, duyarlılık erkekte de
olabilir. Ruh inceliğiyse, o farklı bir şey;
ille fiziksel olarak kadın erkek olmanın
önemi yok.
1...,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31 34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,...72
Powered by FlippingBook