Egeden 4. Sayı - page 38-39

36
37
BAHAR 2010
İzmir Devlet Tiyatroları Müdürü
Hülya Savaş ile “İzmir Tiyatrolar
Şenliği” ve genel olarak tiyatro
üzerine söyleştik. Söyleşi sırasında
her ne kadar “Tiyatronun sorunları”
üzerine gittiysek de aldığımız cevap-
lar tiyatroların salon sıkıntısı dışında
bir problemi olmadığı yönünde oldu.
Savaş “Bizimher zaman seyircimiz
var” diyor. Gerçekten, İDT’nin oyunla-
rına gitmek istediğimizde bilet bulma
konusundaki sıkıntımızı düşününce
ve zor da olsa bilet bulup da girebil-
diğimiz oyunlardan “iyi ki gelmişim”
hissiyle çıktığımızı hatırlayınca, Sayın
Savaş’ın haklı olduğunu anlıyoruz.
Peki sinema karşısında tiyatronun
gerilediği gibi bir izlenimneden top-
lumun geneline hakim? Bu sorunun
tam cevabını alamadık ama Savaş bu
tür yaklaşımların iyi niyetli olmadığını
belirterek, herkesi tiyatroların büyülü
salonlarına davet ediyor.
Tiyatrolar Şenliği’nden bahseder-
sek siz bu etkinliğin içinde ne kadar
yer alıyorsunuz? Etkinlik sizce nasıl
geçiyor?
İzmir Devlet Tiyatrosu 27 Mart’taki
şenlikte yine kendi oyunlarıyla çok
geleneksel biçimde seyircisine ücretsiz
oynayarak salonlarını açacak. Yani 27
Mart’a denk gelen oyunlarımız hangisi
ise o akşam ücretsiz olarak seyrede-
bilirler. Bu şenliğin içinde Büyükşehir
Belediyesi, 9 Eylül Üniversitesi, Ege
Üniversitesi, Devlet Tiyatrosu yer alıyor
ve biz de oyunlarımızla bu etkinlikte
yer alacağız.
Tiyatrolar Şenliği’nin işlevi nedir?
Tiyatro sanatını daha fazla yay-
gınlaştırmak, sevdirmek, tanıtmak. İlk
gece oyunların ücretsiz olmasının se-
bebi de, bu benim yorumum, tiyatro
seyretmek için bütçesinden belli bir
miktar ayıramayan insanların özellikle
tiyatro seyretmesini sağlayabilmek.
Sizce İzmir’de böyle bir eksiklik var
mı? İnsanlar tiyatroya dahamı az
rağbet gösteriyor önceki yıllara
oranla?
Hayır öyle bir şey kesinlikle yok,
tam tersine Devlet Tiyatroları’nın
böyle bir sıkıntısı yok. Bizim zaten çok
kemikleşmiş bir seyircimiz var ve o sayı
giderek artıyor. Açtığımız her salon
sonuna kadar doluyor.
Yeni salon projeleriniz var mı?
Proje hep var ancak salon yok
ortada. Konak’ta Atatürk İl Halk
Kütüphanesi’nin pek kullanışlı olma-
yan sahnesi bize tahsis edildi. İçinde
biraz çalışma yaparak salonun bize
verdiği imkân dahilinde yapılabilecek
her şeyi yaptık ve şu an orada oyunla-
rımız oynanıyor. Bizim amacımız resto-
rasyon sırasında Konak’taki seyircimizi
merkezde bir salonda ağırlayabilmek-
ti. Dolayısıyla da en uygun yer İl Halk
Kütüphanesi Tiyatro Salonu’ydu. Çok
güzel çok sıcak bir salon oldu orda da.
Şöyle bir kanı var: “Tiyatro seyircisi
azalıyor çünkü diziler var. İnsanlar
evlerinden çıkıp tiyatroya gideceğine
evlerinde oturup Devlet Tiyatrosu
oyuncularının da yer aldığı dizileri
seyretmeyi tercih ediyorlar”. Bu
konuda neler söyleceksiniz?
Şimdi bizim seyircimiz oyunlarımı-
za sürekli geldiği için bir şey söyleye-
miyorum şu anda. Bizim salonumuz
dolu ve her zaman seyircimiz var.
Tiyatronun yeri başka yani tiyatroya
gelen insan seyirciyle oyuncuyla göz
göze gelmek, aynı havayı solumak
istiyor, bunun için geliyor. Televizyon-
da yapılan şey tiyatro değil ki. Orada
televizyon filmi ya da dizisi izleniyor.
Tiyatro izlemek için tiyatro salonuna
gelmeniz gerekiyor. Dolayısıyla bize
gelen seyirci de tiyatro izlemeye gelen
seyirciler ki bizim salonumuz doluyor.
Ona bakarsanız insanlar televizyonun
karşısında maç da seyrediyor ama
statlar da doluyor.
Üniversiteliler tiyatroya geliyor mu?
Geliyor tabiî ki. Gençler geldikleri
gibi kendi okullarında da tiyatro çalış-
maları yapıyorlar, tiyatro toplulukları
kuruyorlar, bizden yardım istiyorlar;
biz de onlara metin ve teknik konuda
yardımcı oluyoruz. Ayrıca her ay Muğ-
la Üniversitesi’ne oyun götürüyoruz.
Onların salonu 1000 kişilik ve salon
ağzına kadar doluyor. Yani üniversite
gençliği tiyatroya karşı son derece ilgi-
li. Karşıyaka Sahnesi’nde şu anda aktif
olarak oyunlar sergileniyor bildiğimiz
kadarıyla... Evet sergileniyor. Biliyorsu-
nuz ki orası satılmıştı biz şimdi orayı
almak için uğraşıyoruz.
Tiyatronun ve tiyatro bilincinin yay-
gınlaştırılması için çalışmalar var mı?
Zaten yaygınlaşması için Devlet
Tiyatrosu elinden geleni yapıyor. Salon
eksiği sadece Devlet Tiyatrosu’nun
sorunu değil bütün tiyatro grupları-
nın sorunu. Salon var ama tiyatroya
yarayan salonlar değil, teknik altya-
pısı uygun değil. O yüzden de kültür
merkezi adı altında yapılan salonlarda
biz tiyatro yapmaya çalışıyoruz. Kültür
merkezinin yapıldığı yerlerde tiyatro-
nun istediği bir takım teknik ihtiyaçlar
bulunmuyor, bunlar olmazsa oyun ka-
litesini kaybeder. Devlet tiyatrosunun
profesyonel oyunculardan kurulu bir
kalitesi vardır ve biz bu kaliteden ödün
vermek istemiyoruz. Ancak tiyatroyu
da yaygınlaştırmak adına bazen o tür
ödünler vermek zorunda kalıyoruz.
Ayrıca Milli EğitimMüdürlüğü’yle
ortak bir çalışma düzenliyoruz “tiyatro
seyretmeyen çocuk kalmasın”diye.
Bütün okullarda okullardaki öğrenciler
tiyatro salonuna getirilecek, salonu
olan okullara gruplar giderek gösteri-
ler gerçekleştirilecek.
Diğer şehirlerle kıyaslarsak
Ankara’da tiyatro kültürünün daha
oturmuş gibi olduğunu söyleyebilir
miyiz?
Tabiî ki ilk orada kurulduğu için
devlet tiyatrolarına çok önceden
gelen bir alışkanlık var ama televizyon
oradaki seyirciyi de etkiliyor. Devlet
tiyatrolarına, opera ve baleye,senfoni
orkestrasına karşı kasıtlı olarak çıka-
rılmış birtakım söylentiler olduğunu
düşünüyorum. Bu söylentileri ortaya
çıkaran insanlara sorsanız gelip bir
kere devlet tiyatrosu oyunu izleme-
miştir.
Bugünlerde, “Tiyatro ölüyor” gibi
yaygın bir kanı var. Sizce doğrumu?
Hiç öyle bir şey yok aksine gençleşi-
yor. Ülkenin yaşadığı koşullara bakarsa-
nız insanlar zaten ceplerinden çok da
büyük paralar verip daha farklı eğlen-
celere katılabilme şansını yakalayamı-
yorlar. Devlet tiyatrosunun kâr amacı
olmadığı için, sadece kültür hizmeti
yaptığımız için ve bunu da son derece
kaliteli yaptığımız için insanlar tabiî ki
de devlet tiyatrolarına geliyorlar.
Peki dizi sektörüne, sinemaya
nitelikli, sizde yetişmiş eleman
kaçırdığınız oluyor mu?
Kaçırdığımız derken şöyle söyle-
yeyim, İzmir Devlet Tiyatrosu’nda da
dizilerde oynayan çok arkadaşımız var
ama onlar buradaki oyunlarını da oy-
nuyorlar. Reji yapması gerekiyorsa reji
de yapıyor sonra dizisinde oynuyor.
Onların aldıkları izinler aslî görevini
aksatmamak koşuluyla veriliyor. Yani
önce buradaki işini yapıyor kalan
zamanında film de çeker dizide de oy-
nar... Yani kötü bir iş yapmadığı sürece,
kendi alanının dışında bir iş yapma-
dığı sürece bütün sanatçılarımız bu
konuda özgürdür; istedikleri gibi gider
dizilerde oynarlar. Hem bölge müdür-
lüklerinden hem de genel müdürlük-
ten izinleri vardır ama önce buradaki
işlerini yaparlar.
İzmir Devlet Tiyatrosu projelerinden
bahseder misiniz?
Şu anda Van- İzmir Devlet Tiyat-
roları ortak bir oyun sahneliyorlar.
Bir de geçen gün sona eren 9 Eylül
Üniversitesi’yle ortak bir çalışma olan
“Mişli Sanatlarda Görülmeyen Eller“
adlı bir proje vardı. Bu da sahne geri-
sinde vasıflı eleman yetiştirmek ama-
cını taşıyan bir proje idi. Son projemiz
de Milli EğitimMüdürlüğü’yle yap-
tığımız “Tiyatro Seyretmeyen Çocuk
Kalmasın”başlığıyla yapıldı.
Demet ALTUNTAŞ
1...,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37 40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,...72
Powered by FlippingBook