Egeden 5. Sayı - page 42-43

40
41
YAZ 2010
Üniversitemizin 55 yıllık mazisini anlatmak için kuruluş
dönemi ve ilk öğrencilere ait anılardan bir derleme hazırladık.
Yazın Susuz Hamam,
Kışın Buzdolabı
Prof. Dr. Nihat Aktan - Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Emekli ÖğretimÜyesi
Bizim eğitimimiz 150 kişilik bir
amfi ve bunun yarısı kadar kapasiteli
bir dersane ile başladı. Sonra bizim
susuz hamam ve buzdolabı isimlerini
verdiğimiz oluklu çinkodan yapılmış
barakalar dershane olarak hazırlandı.
Bu barakalar yazın 45 dereceye kadar
ısınır, kışın da dış sıcaklığa oranla daha
soğuk olurdu. Bunun için yaz ve kış
isimleri vardı bu dershanelerin.
Öğrenim durumumuza gelince,
ekim ve şubat ayları bizim en yoğun
devremizdi. Pek çok derslere sabah
8’de başlayıp gece geç vakitlere kadar
devam ettiğimiz günler olmuştur. Bu
aylarda profesör olarak FKB derslerine
gelen hocalar dahil sürekli olarak bir
tek Vamık Hoca’yı tanıdık, diğerleri
hep misafir hocaydı. Kimisi ekim
bazısı da şubat ayına şöyle 3-4 haftada
bir görünüp giderlerdi. Bu nedenle
üniversitemiz Türkiye’deki bütün
üniversitelerden farklı olarak eğitime 1
Ekim’de başlar, sömestr tatilini de ocak
ayında yapardı.
Yetersiz bina, yetersiz eğitim,
bizleri düşündüren, üzen sorunlar
değildi. Tıp ve Ziraat öğrencileri olarak
kaynaşmış ve her vesileden yararla-
nıp eğlenen çevreyi eğlendiren bir
topluluk olmuştuk. Bölgede üniver-
sitesinin adını iyice yerleştirmiştir. Tıp
Fakültesi’ndeki arkadaşlarımızla öyle
içli dışlı olmuştuk ki, onların kadavra
laboratuarı ile yemekhanemiz bitişikti.
İkisinin kokuları birbirine karışırdı. Bir
süre sonra bayan arkadaşların ricala-
rıyla yemekhane için bugünkü matba-
anın olduğu yerde bir yer bulabildik,
ne çare ki burada da bitişiğimize
tuvalet gelmişti.
Bütün hayatımız üniversitede
geçerdi. Öğrenci yurtları olmadığı için,
beşerli gruplar halinde Bornova’da
veya İzmir’de oda kiralayarak kalınırdı.
Bu nedenle geceleri de üniversitede
kalınır, çoğunlukla evlere yatmaya
gidilirdi. Ders çalışma ve eğlen-
ce beraber yürürdü. Tıp ve Ziraat
Fakülteleri’ndeki arkadaşlarımız iki
sınıflı bir okulun A ve B şubesi öğrenci-
leri gibi hisseder ve birbirleriyle öylesi-
ne kaynaşırlardı. Ankara’dan gelen en
yüzü gülmez hocalar bile, bir ay içinde
neşemize katılırdı. Bir defasında erkek
güzel bacak yarışması düzenlendi.
Jüride yalnız kız arkadaşlarımız vardı.
Jüri başkanı olarak Prof. Dr. Vamık
Tayşi görevlendirdi. Böylesine komik
işleri pür ciddiyetle yürüterek daha da
komikleştirmesini bilirdik. Ders araç
ve gereçlerinin temininde de bizzat
görev alınırdı. Tıp Fakültesi’ndeki
arkadaşlarımızın kadavra ihtiyacı için
“ölücüler”, kemik ihtiyaçları için de
“kemikçiler” grubumuz vardı. Bunların
birincileri hastaneleri, diğerleri de
mezarlıkları kollardı.
Bu hikayeler çok uzun ve ente-
resandır. Hâlâ biraraya geldiğimizde
bunlar aktüaelitesini kaybetmeyen
eğlenceli konularımızdandır.
Bir numaralı öğrenci
olmak
Dr. İhsan KAZANDI
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
İlk Öğrencisi
1955 yılında Türkiye’deki liseler iki
mezun vermişti. Üniversitelere girişte
sıkışıklık olacağı belli idi. Bu sıralar-
da Bornova’da Ege Üniversitesi’nin
açılacağını ve o yıl Tıp ve Ziraat
Fakültelerinin öğretime başlayacak-
larını duyduk. Ekim ayında bu konu-
da daha yakından bilgi almak için
üniversitenin açılacağı Bornova’daki
eski Ziraat Okulu’na gittim. Okulda
ilk karşılaştığım kimse daha sonra
kendisinin Tıp Fakültesi Dekanı oldu-
ğunu öğrendiğim ve ileride benim
kıymetli hocalarımdan birisi olacak
olan Ord. Prof. Dr. Muhiddin Erel idi.
Bana yeni kurulacak olan üniversite
hakkında bilgi verdikten sonra lise
mezuniyet derecelerimi sordu. Ben
pekiyi olduğunu söyleyince bana “Biz
de bugün kayıtlara başlıyoruz. Gel
üniversitenin bir numaralı öğrencisi
olarak senin kaydını yapalım” dedi.
Önce olumlu yaklaştım. Ancak birden
bire lise yıllarında da numaramın baş-
larda olması nedeniyle öğretmenlerin
gözüne çarpan bir öğrenci olarak sık
sık derslere kaldırıldığımı anımsayarak
Erel hocaya “Hocam ben bir numaralı
öğrenci olmak istemiyorum. Müsaade
ederseniz ben sonra geleyim” deyip
kapıya yönelince Muhiddin Hoca
arkamdan gelerek beni durdurdu. Üni-
versitelerde öğrenimin liselerdekine
benzemediğini, korktuğum hususun
başıma gelmeyeceğini ve bir üniver-
siteye kaydolan ilk öğrenci olmanın
onur verici bir şey olduğunu ve bu
onurun benim şansım olduğunu bana
uzun uzun anlattı. Beni ikna etti ve Tıp
Fakültesine 1 numaralı öğrenci olarak
kaydımı bizzat yaptı. Yıllar sonra bunu
düşündükce o günün verdiği mutlulu-
ğu hep anımsarım.
Tesisat Tamircileri mi
Yoksa...
Prof. Dr. İstemi Nalbantgil - Ege Üniver-
sitesi Tıp Fakültesi ilk mezunlarından
ve Tıp Fakültesi ÖğretimÜyesi
Yıl 1955, ben liseyi daha yeni bitir-
miştim. Gazetelerde “Ege Üniversitesi
açılıyor” şeklinde bir haber çıktı, ben
de müracaat ettim. İzmirli olmama
rağmen, o zamana kadar Bornova’ya
hiç gitmemiştim. Gümrük önünden
Bornova otobüslerine binebilmek için
yarım saat bekledikten sonra “Şason”
marka bir otobüs geldi. Hiç unutmam;
çünkü bu otobüsler bizim kahrımızı
epey çekti.
Bornova’ya geldiğimde her gör-
düğüme fakültenin nerede olduğunu
sormaya başldım. Ancak hiç kimse
yerini bilmiyordu. “Ziraat Mektebi” di-
yene kadar kimse de fakültenin yerini
ilk derslerin yapıldığı askeri barakalar
1...,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41 44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,...88
Powered by FlippingBook