Egeden 20. Sayı - page 24-25

22
23
GÜZ 2014
(Nesli Çölgeçen, 1983), Ve Recep
Ve Zehra Ve Ayşe (Yusuf Kurçenli,
1983), Bekçi (Ali Özgentürk, 1984),
Pehlivan (Zeki Ökten, 1984), Fahriye
Abla (Yavuz Turgul, 1984), Kaşık Düş-
manı (Bilge Olgaç, 1984), Adı Vasfiye
(Atıf Yılmaz, 1985), Kurbağalar (Şerif
Gören, 1985), Çıplak Vatandaş (Başar
Sabuncu, 1985), Züğürt Ağa (Nesli
Çölgeçen, 1985), Ah Belinda ve Asi-
ye Nasıl Kurtulur? (Atıf Yılmaz, 1985),
Ses (Zeki Ökten, 1986), Teyzem (Ha-
lit Refiğ, 1986), Muhsin Bey (Yavuz
Turgul, 1986), Düttürü Dünya (Zeki
Ökten, 1988).
1990’lı yıllarda Kültür Bakan-
lığı ve Avrupa’daki görsel-işitsel
yapımları destekleyen Eurimages’ın
iş birliği ile genç yönetmenler
film çekme olanağı bulur. Ancak
dağıtımın hâlâ yabancı şirketlerin
elinde olması, bu filmlerin çoğu-
nun seyirciye ulaşmasına engel
olmuştur. Erus’un aktardığına
göre; “1990’ların ilk yarısında
sinema eleştirmenlerince Türk
Sineması’nın ayağa kalkamama-
sının önemli bir sebebi olarak,
dağıtım işinin yabancı şirketlerin
elinde olması” gösterilmiştir.
1990’lı yıllarda sadece Türkiye’de
değil, dünya genelinde de Holl-
ywood yapımları egemen duruma
gelir. Ulusal sinemaların küçül-
düğü bu dönemde, Türk Sinema
Kurumu adı altında bir oluşumun
gerçekleştirilmesine çalışılsa da
başarılı olamaz. Hollywood filmle-
rinin egemenliği, sinemaya giden
seyirci yaş gruplarını etkilediği
için, Türk sinemasında da, kolay
anlaşılır, rahat tüketilen “taklit”
filmler yapılmaya gayret edilir.
Türk sinemasının Tiyatrocular
Dönemi’nden bu yana süren ya-
pımcılık anlayışında da ciddi bir dö-
nüşüm yaşanır. 1990’lı yıllarda, film
yapma paralarını kendileri bulup
kendi senaryolarını filme çeken yeni
bir “bağımsız”, “sanat” sinemacısı
nesli ortaya çıkar. Bu yönetmenlerin
büyük çoğunluğu, sinema alanında
olsa da olmasa da, “okullu”dur. Türk
sinemasının çehresini değiştiren bu
sinemacılardan bazıları Türkiye’de,
bazıları Batı’da eğim görür, bazıları
Rus edebiyatı ve Rus sinemasından
etkilenir, bazıları Yeşilçam’ın melod-
ram kalıplarını günümüz koşullarına
uyarlayarak yeni bir sinema kitlesini
yakalamayı başarır. Dağıtım sorun-
ları ile tek başına mücadele etmek
zorunda kalan bu genç sinemacılar,
yurt dışındaki festivallere katılma ve
film pazarlarıyla yapımlarını diğer
ülkelere satma çabasında olmuştur.
Eurimages’ın katkıları ve bankalar
ile bazı firmaların sinemaya tekrar
destek vermeye başlaması, genel-
likle düşük bütçelerle film yapan
genç yönetmenlerin olanaklarını
arttırmıştır.
Salbaş’ın yorumuyla, bu dö-
nemde yeni sinemacı kuşağı ile eski
yönetmenlerin birarada başarıy-
la üretim yapması dikkat çeker.
Dönemin önemli filmleri arasında,
Fehmi Yaşar’ın 1990 yılında çektiği
Camdan Kalp, Yusuf Kurçenli’nin Ka-
rartma Geceleri, Canan Gerede’nin
Robert’ın Filmi, Halit Refiğ’in Karılar
Koğuşu, Yavuz Turgul’un Aşk Filmle-
rinin Unutulmaz Yönetmeni, 1991’de
Işıl Özgentürk’ün Seni Seviyorum
Rosa, Tunç Başaran’ın Piano Pia-
no Bacaksız, Oğuzhan Tercan’ın
Uzlaşma, Ömer Kavur’un Gizli Yüz,
1992’de Orhan Oğuz’un Dönersen
Islık Çal, 1992’de sinemaya başla-
yan Mustafa Altıoklar’ın ilk yapımı
Denize Hançer Düştü ile 1995’te
İstanbul Kanatlarımın Altında film-
leri, 1996’da Yavuz Turgul’un Eşkıya
filmi (Yönetmen, filmini; “Eşkıya’nın
başarısı Türk Sinema Endüstrisi’nin
yirmi yıl kadar önce hem televizyon-
lara hem de Hollywood filmlerine
kaptırdığı seyircileri geri kazanma-
sını sağlamıştır” açıklamasıyla değer-
lendirmiştir), Ersin Pertan’ın Kemal
Tahir’in romanından uyarladığı 1991
yapımı Kurt Kanunu ve 1993’teki
Tersine Dünya filmleri, reklamcılık
ve televizyonculuktan gelerek ilk fil-
mini 1992’de çeken Osman Sınav’ın
Kapıları Açmak isimli yapımı yer alır.
Ayrıca, 1993 yılında ilk uzun metrajlı
filmi Vagon’u Rus oyuncularla çeken
Semih Arslanyürek’in sinemaya
girişi, Biket İlhan’ın 1993 yapımı Bir
Kadın Yüzü filmi, kısafilmcilikten
sinemaya geçen Yeşim Ustaoğlu’nun
1993 yapımı İz’i ve Sinan Çetin’in
Moskova Film Şenliği’nde en iyi ka-
dın oyuncu ödülünü kazanan filmi
Berlin in Berlin dikkat çekicidir.
Bu dönemde, 1994 yılında
Kutluğ Ataman (Karanlık Sular),
Zeki Demirkubuz (C Blok) ve Tomris
Giritlioğlu (Yaz Yağmuru) ilk uzun
metrajlı filmlerini yönetir. 1995
yılında ise, Sinema-TV eğitimi alan
Handan İpekçi Babam Askerde filmi
ile ilk uzun metrajlı filmini çeker.
İtalya’da yaşayan ve kendini hem
Türk hem İtalyan olarak tanımlayan
Ferzan Özpetek, ilk uzun metrajlı
filmi Hamam’ı 1996 yılında yapar.
1996’da ilk filmini çeken diğer
yönetmenler Tabutta Rövaşata
filmi ile Derviş Zaim ve A Ay filmi
ile Reha Erdem’dir. Kısa filmcilikten
gelen (Koza, 1996) Nuri Bilge Ceylan,
1997’de Kasaba filmini çeker. Aynı yıl
Zeki Demirkubuz Masumiyet filmini
yapar. 1997’de ayrıca Sakın Arkana
Bakma filmi İle Cemal Şan ve Karışık
Pizza ile Umur Turagay ilk filmlerini
gerçekleştirmiştir. 1998’de Erden
Kıral’ın Avcı, Serdar Akar’ın Gemide,
1999’da Ferzan Özpetek’in Harem
Suare, Reha Erdem’in Kaç Para Kaç,
Kudret Sabancı’nın Laleli’de Bir
Azize, Kutluğ Ataman’ın Lola ve
Bilidikid, Nuri Bilge Ceylan’ın Mayıs
Sıkıntısı, Zeki Demirkubuz’un Üçün-
cü Sayfa, 2000 yılında Serdar Akar’ın
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Derviş
Zaim’in Filler ve Çimen filmleri
önemlidir.
Özetle, 1990 sonrası sinemamız-
da yeni bir dönem başlamıştır. İlk
yıllarından itibaren sıkıntı ve engel-
lemelerle uğraşan Türk sineması,
bu yıllarda kendi alanını zorlayarak
yepyeni bir yola girmiş ve bu yolda
çok sayıda başarılı film gerçekleştir-
miştir. Yaratılan etki, 2000’li yıllarda
film yapmaya başlayacak, yine, yeni
bir genç neslin beslenmesi için çok
önemli isimler haline gelen; Reha
Erdem, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge
Ceylan, Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim,
Ümit Ünal, Serdar Akar, Handan
İpekçi gibi yönetmenlerin çalışmala-
rıyla sürmeye devam etmektedir.
2000’li yıllar cep sineması döne-
mi olarak adlandırılan, film izleme
pratiklerinin değiştiği, sinema salon-
larının alışveriş merkezlerinin içine
taşınarak, yeni bir tüketim-izleme
ilişkisinin kurulduğu dönemi işaret
eder. Günümüzde, ticari filmler ile
izleyiciden daha fazla katılım iste-
yen, düşünmeye sevk edici filmler
arasındaki savaş devam etmektedir.
Bu yılların önemli ve olumlu bir özel-
liği, ilk filmlerini çeken çok sayıda
genç yönetmenin, Sinemacılar
Dönemi’nde rastlanmayan şekilde,
eleştirmenlerin büyük desteğini
alması ve özellikle yurt içi festival-
lerde büyük ödülleri kazanmasıdır.
Bu dönemde yurt dışı festivallerde
de çok sayıda başarı elde edilmek-
tedir. 2000’ler, siyasi konjonktürdeki
değişimin etkisiyle, Türk sineması
yerine, Türkiye sineması deyişinin
de, özellikle liberal kesimlerce öne
sürüldüğü yılları işaret eder. Dünya
genelinde “ulus” kavramının değişik-
liğe uğramasının ülkemize uyarla-
nan bu popüler karşılığının, yeni
bir konjonktür oluşumunda nasıl
biçimleneceği zamanla görülecektir.
2000 yılından bugüne kadar üre-
tilen önemli filmleri şöyle sıralamak
mümkündür:
Balalayka (Ali Özgentürk, 2000),
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (Serdar
Akar, 2000), Yazgı (Zeki Demirku-
buz, 2001), Büyük Adam Küçük
Aşk (Handan İpekçi, 2001), Filler ve
Çimen (Derviş Zaim, 2001), Herkes
Kendi Evinde (Semih Kaplanoğlu,
2001), Bana Şans Dile (Çağan Irmak,
2001), Şellale (Semir Aslanyürek,
2001), Uzak (Nuri Bilge Ceylan,
2002), Dokuz (Ümit Ünal, 2002),
Korkuyorum Anne (Reha Erdem,
2004), Karpuz Kabuğundan Gemiler
Yapmak (Ahmet Uluçay, 2004), Mus-
tafa Hakkında Herşey (Çağan Irmak,
2004) , Yazı Tura (Uğur Yücel, 2004),
Anlat İstanbul (Beş Yönetmen,
2005), Kader (Zeki Demirkubuz,
2006), Beş Vakit (Reha Erdem, 2006),
Eve Dönüş (Ömer Uğur, 2006), Takva
(Özer Kızıltan, 2006), Küçük Kıyamet
(Durul, Yağmur Taylan, 2006), Barda
(Serdar Akar, 2007), Rıza (Tayfun
Pirselimoğlu, 2007), Janjan (Aydın
Sayman, 2007), Kabadayı (Ömer
Vargı, 2007), Mavi Gözlü Dev (Biket
İlhan, 2007), Polis (Onur Ünlü, 2007),
Yumurta (Semih Kaplanoğlu, 2007),
Nokta (Derviş Zaim, 2008), Gölgesiz-
ler (Ümit Ünal, 2008), Üç Maymun (
Nuri Bilge Ceylan, 2009), Sonbahar
(Özcan Alper, 2009), Karanlıktaki-
ler (Çağan Irmak, 2009), Bornova
Bornova (İnan Temelkuran, 2009),
İki Dil Bir Bavul (Orhan Eskiköy,
2009), Kosmos (Reha Erdem, 2010),
Yüreğine Sor (Yusuf Kurçenli, 2010),
Bir Zamanlar Anadolu’da (Nuri Bilge
Ceylan, 2011), Bizim Büyük Çare-
sizliğimiz (Seyfi Teoman, 2011), Saç
(Tayfun Pirselimoğlu, 2011), Çınar
Ağacı (Handan İpekçi, 2011), Nar
(Ümit Ünal, 2011), Kaybedenler
Kulübü (Tolga Örnek, 2011), Gişe
Memuru (Tolga Karaçelik, 2011),
Dedemin İnsanları (Çağan Irmak,
2011), Zenne (Caner Alper, Mehmet
Binay, 2012), Gözetleme Kulesi (Pelin
Esmer, 2012) Can (Raşit Çelikezer,
2012), Zerre (Erdem Tepegöz, 2013),
Güzelliğin On Par’ Etmez (Hüseyin
Tabak, 2013), Sen Aydınlatırsın
Geceyi (Onur Ünlü, 2013), Jîn (Reha
Erdem, 2013), Kış Uykusu (Nuri Bilge
Ceylan, 2014), İtirazım Var (Onur
Ünlü, 2014).
Bu dosyada ismine yer verileme-
miş pek çok film ve eski ya da genç
yönetmen ile Türk sineması yeni
yüzyılında yoluna devam etmekte-
dir. Tarihi boyunca ticari sinema ile
“sanat” sinemasını birarada yürü-
ten, her iki anlayıştan da zihinlere
kazınan filmler çıkarmayı başaran
sinemamız, genç nesillerin üretimle-
riyle hayatta kalmak için yeni yollar
yaratmaya, ülkemizde ve dünya
genelinde başarılar elde etmeye
devam edecektir. Son yılların önemli
özelliklerinden biri olan, yeni yö-
netmenlerin başarılı ilk filmlerinin
ardından tekrar film çekememeleri
sorununun, farklı desteklerle bir
an önce giderilmesi gereklidir.
Genç sinemasever izleyicilerin ise,
yalnızca dünya sinemasını değil,
kendi ülke sinemalarının da tarihini
okuması, incelemesi ve sevmesi,
onlara ülkemizin yaşadığı evreleri
başarıyla değerlendirebilme şansını
vererek gelecek için hazırlanmalarını
sağlayacaktır.
Bu temennilerin ardından, son
söz, sinemamızın bundan sonra da
yoluna devam etmesini dilemek
olabilir. Nice başarılı yıllara Türk
Sineması!
1...,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23 26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,...84
Powered by FlippingBook