Egeden 20. Sayı - page 26-27

24
25
GÜZ 2014
Türk Sineması’nda üretim,
1922’den itibaren yaklaşık yirmi
yıl boyunca tek bir ismin, Muh-
sin Ertuğrul’un hâkimiyeti altında
kalmıştır. Yaptıkları kadar yapma-
dıklarıyla da tartışma konusu olan
Muhsin Ertuğrul’un kurduğu ‘tekel’,
Türk Sineması’ndaki bazı eksiklik
ve gecikmelerin sebebi sayılmıştır.
Scognamillo’ya göre bu dönem
boyunca Muhsin Ertuğrul tarafından
beyaz perdeye aktarılan otuz filmin
yaklaşık üçte ikisi ya yabancı kaynak-
lardan alınmış ya da Batı sinemasının
çeşitli etkilerini üzerinde taşımıştır.
Gökmen ise, tiyatro eserlerinden
filmleştirilmiş veya yabancı eserlerden
uyarlanarak perdeye aktarılmış bu
yapımların, Türk Sineması’nda etkisi
uzun süre hissedilecek olan tiyatrovari
anlatım geleneğinin doğumuna işaret
ettiğini belirtir.
Muhsin Ertuğrul sinemasında
kendini gösteren tiyatral yapının kay-
nağı, Ertuğrul’un hayatı ve yurt dışın-
daki çalışmalarıyla yakından ilişkilidir.
Henüz on altı yaşında Burhanettin
Tepsi Bey’in tiyatrosunda figüran ve
oyuncu olarak görev alan Muhsin
Ertuğrul, 1911 yılında Paris’e giderek
tiyatro eğitimi alır. Ertuğrul, Paris
dönüşünde Darülbedayi’ye gider ve
başarılı rollerde oynar. 1916 ile 1921
yılları arasında dört kez Almanya’ya
giden Muhsin Ertuğrul bu ziyaretleri
sırasında tiyatro ve sinema ile ilgili
çalışmalar yapar. Özön, Almanya’da
film endüstrisinin büyük bir tekel çev-
resinde birleştirilerek, savaşın dışında
kalan ülkelerdeki sinema pazarının
ele geçirilmeye çalışıldığı dönemin
şartlarından faydalanan Ertuğrul’un,
çeşitli projelerde figüran, oyuncu ve
rejisör olma fırsatını yakaladığını dile
getirmektedir. ‘Kemal Film’ stüdyosu
kapanınca 1924’te İsviçre’ye giderek
tiyatro üzerine incelemelerde bulu-
nan Muhsin Ertuğrul, burada ünlü
yönetmen Mauritz Stiller ile tanışma
şansını elde etmiştir. Bu seyahatin
hemen ardından Rusya’ya giderek
sinema çalışmaları gerçekleştiren
Ertuğrul, ayrıca Tamilia (1925), Beş
Dakika (1926) ve Spartaküs (1926)
filmlerini beyaz perdeye aktarmıştır.
Hem kendi oyunculuk kariyeri ve
bu konuda aldığı eğitimler, hem de
yurt dışında tiyatro ve sinema ile ilgili
yaptığı inceleme ve çalışmalar, Muh-
sin Ertuğrul sinemasının temel yapı
taşlarını oluşturmuştur. Bu bağlamda
Scognamillo, onun sinemasının üç
sacayağını; ‘Fransız Tiyatrosu’, ‘Alman
Tiyatrosu ve tecimsel sineması’ ile
‘Rus devrim sineması’nın oluştur-
duğunu söyler. Bir tiyatrocu olarak
oyunlarındaki ‘boulevard’ ve ‘grand
guinol’ anlayışı, oyuncu olarak Werner
Krauss ve Emill Jannigs tutkusu ve
Eisenstein–Pudovkin’in uyguladığı
girift yapı, filmlerinde çeşitli şekiller-
de varlığını göstermiştir.
Muhsin Ertuğrul’un 1922’den
başlayarak ürettiği otuz filmde ve
Türk Sineması’nın geçiş döneminde
beyaz perdeye aktarılan yapımların
büyük bir kısmında, onun tiyatral
sinema anlayışının izlerini görmek
mümkündür. Salih Gökmen’e göre bu
filmlerde çok az rastlanılan hareketler
dışında tamamen sabit bir kamera
kullanımı vardır. Ayrıca, büyük bir
kısmı tiyatro kökenli olan oyuncuların
kamera karşısındaki oyunculukları
doğallıktan uzak bir atmosfer yarat-
maktadır. Muhsin Ertuğrul’un dışa-
vurumcu Alman sinemasından aldığı
abartılı makyaj uygulaması filmle-
rinde yaygındır; ayrıca sıklıkla basit
bir mizansen kullanılmıştır. Filmler
genel itibariyle tiyatro eserlerinden
uyarlandığı için dekor, oyun, diksiyon
gibi öğeler, olduğu gibi sinemaya
aktarılmıştır. Hatta kimi zaman tiyatro
oyunu sahnelenirken bir kenara
konulan kamera ile çekim yapılarak,
oyun filmleştirilmiştir.
Muhsin Ertuğrul sinemasının ti-
yatro anlatısına sahip yapısı, sinemayı
ait olduğu bağlamdan kopararak,
onu bir sahne sanatı biçiminde yeni-
den şekillendirmiştir. Onun filmleri
yeni bir sanat dalı olarak kendine
özgü dinamiklere sahip sinemanın
üretimleri olmaktan öte, sahnede
sergilenen tiyatro oyunlarının pelikül
üzerindeki yansımaları biçiminde-
dir. Muhsin Ertuğrul sinemasındaki
tiyatral yapı aynı zamanda izleyicinin
tiyatrodan kalma alışkanlıklarını
devam ettirerek, izlerkitlenin beklen-
tilerini de şekillendirmiştir.
Muhsin Ertuğrul sinemasının
Türkiye’deki sinema algısı üzerindeki
sahip olduğu olumsuz etkilerin yanı
sıra, bu coğrafyada sinema sanatının
ilerlemesi ve gelişmesine katkı sağ-
layan faydalı çalışmalarının da altını
çizmek gerekir.
Muhsin Ertuğrul Türkiye’de
sinemaya yeterli düzeyde devlet
desteğinin verilmediği bir dönemde
‘Kemal Film’ ve ‘İpek Film’ gibi iki
özel yapım şirketinin kurulmasına
önayak olmuş ve bu kuruluşların
bünyesinde pek çok film çevirmiş-
tir. Özön’e göre bu durum devletin
yapımla hiç ilgilenmemesine rağmen,
Cumhuriyet’in ilanından İkinci Dünya
Savaşı yıllarına kadar film yapımının
sürdürülmesine imkân tanımıştır.
1922-1939 yılları arasında Muhsin
Ertuğrul’un ‘tek adam’ olduğu on yedi
yıllık dönemde, bugüne kadar Türk
Sineması’nda sıklıkla ele alınan polis
filmi, köy filmi, Kurtuluş Savaşı filmi,
dram-melodram, komedi-vodvil gibi
film türlerinin ilk örnekleri beyazper-
deye aktarılmıştır. Türk kadınlarının
sinema alanında ilk kez kendilerine
yer bulmaları yine Muhsin Ertuğrul
döneminde gerçekleşmiş ve bu du-
rum kadınların sahneye çıkmasına da
öncülük etmiştir.
Sinema konusundaki belli
başlı teknolojik gelişmelerin Türk
Sineması’na girişinde de Muhsin
Ertuğrul’un payı büyüktür. Yönet-
menliğini Muhsin Ertuğrul’un, yapım-
cılığını İpek Film’in üstlendiği 1931
yapımı “İstanbul Sokaklarında” ilk sesli
Türk filmi olma niteliğini taşımaktadır.
Yapı ve Kredi Bankası’nın Türkiye’de
sinema endüstrisi kurulması için
çeşitli yatırımlar yapmaya hazırlandığı
dönemde bir deney olarak Ertuğrul
tarafından çevrilen “Halıcı Kız”‘(1953)
ise ilk renkli Türk filmidir.
Artıları ve eksileriyle Muhsin Er-
tuğrul, Türk Sineması’nın önde gelen
figürlerinden biridir. Onun sinema
anlayışının beraberinde getirdiği
olumsuz etkiler, Türk Sineması açısın-
dan bazı kayıplara sebep olmuş olsa
da bu durum, Muhsin Ertuğrul’un pek
çok konuda Türk sinema sektörüne
öncülük ettiği olgusunu unuttur-
mamalıdır. Ayrıca, Muhsin Ertuğrul
sinemasında, yönetmenin kendi
tercihlerinin yanı sıra, dönemin sine-
ma sektörünün isteklerinin, teknik
olanakların sınırlılığının ve izleyicinin
beklentisinin de etkili olduğu göz
ardı edilmemelidir.
İlklerin yönetmeni: Muhsin Ertuğrul
GÜNDEM EGE
e
Araş. Gör. Hüseyin GENÇALP
Ege Üniversitesi
Radyo Televizyon Sinema Bölümü
Doktora Öğrencisi
“Zaman sınırı ve para kazanma hırsı olmadan bir
film çevirmeyi ben de isterdim, ama olmadı işte!”
Muhsin Ertuğrul
1...,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25 28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,...84
Powered by FlippingBook