Egeden 19. Sayı - page 40-41

38
39
YAZ 2013
Birgi, gerek Beylikler dönemi
gerekse Osmanlı dönemi için son
derece önemli bir merkezdir. Maddi
kültür ürünleri olarak değerlendir-
diğimiz dini ve sosyal yapıların pek
çoğu, kısmen de olsa günümüze
ulaşmış olmakla birlikte, ne yazık
ki bu yazının konusunu oluşturan
mezar taşlarının çok az bir kısmı
korunabilmiştir. Beylikler dönemine
ait, iki elin parmaklarını geçmeye-
cek sayıda örnek Ulu Cami’nin batı
cephesi bitişiğindeki Aydınoğlu
Mehmet Bey Türbesi’nin önünde,
Osmanlı dönemine ait bir o kadar
örnek de Karaoğlu Camii avlusunda
sergilenenmektedir. Birgi deresinin
batısında kalan yamaçta yer alan
eski mezarlık ise büyük ölçüde
toprak altında kalmıştır. Bu yazıda,
Birgi’deki mezar taşı örneklerini de
kapsayan genel bir değerlendirme
yapılmıştır.
Anadolu’nun çeşitli bölgelerin-
deki, Selçuklu ve Osmanlı dönemi-
ne ait mezarlıklar ve mezar taşları
hakkında gerek yurt içi gerekse
yurt dışında yapılmış çeşitli araş-
tırmalar vardır. İzmir çevresindeki
mezarlıklarla ilgili çalışmaların da
mevcut olmasına karşın Birgi’de yer
alan mezar taşlarının özellikleri ve
süsleme programları ile ilgili yeterli
çalışmanın olmaması üzücüdür.
Mezar taşları, üzerlerindeki yazı ve
süslemeleriyle toplumların, sana-
tına, kültürüne ve sosyal yaşamına
ışık tutan özellikleri ve hatta sağlıkla
ilgili bilgiler içermeleri açısından,
ortak insanlık kültürünün dünle
yarınını birbirine bağlayan son
derece önemli eserlerdir. Bütün
bu özelliklerinin yanı sıra, unutul-
mamalıdır ki her bir mezar taşı bir
hayat hikâyesini de üzerinde taşır.
O hikâye bugün yalnızca Birgi’nin
değil bütün bölgenin, gittikçe bütün
ülkenin hikayesidir.
Mezar taşlarının mezarlıkları
birer çiçek bahçesine dönüştüren
en önemli özelliği
çeşitli bitki tasvirle-
ridir. Bunun dışında
Batı Anadolu Bölgesi
için özgün olarak
kabul edilen mimari
tasvirler ile geometrik
motiflerden oluşan
örnekler Birgi’nin
hazire ve mezarlık-
larında ikinci derece
tercih edilen süsleme
türüdür.
İnsanlık tarihinden
daha eski olan ağaç,
devamlı yeşil kalan
türlerinin yanı sıra, her
bahar kendini yenilemesi ve meyve
vermesi, köküyle toprağa, yaprak ve
dallarıyla gökyüzüne hakim olması
gibi daha bir çok özelliğiyle her
dönemde hayranlık uyandırmıştır.
Dünyanın yaratılışı ile ilgili mitlerde
en çok kullanılan motiflerden birinin
ağaç olması, ona kudsiyet kazandır-
mış, mezar taşları üzerinde de cen-
net sembolü olarak yerini almıştır.
Orta Asya’da yaygın olan Şama-
nist inanca göre dünyanın merkezi
olarak kabul edilen Hayat Ağacı,
aynı zamanda bolluk ve bereketin
sembolü olarak da kullanılmıştır. Hı-
ristiyanlıkta, haç motifinin prototipi
olarak nitelendirilir. Eski metinlerde
“İnsanlar onun sayesinde, yılanın ve
ölümün üstesinden geleceklerdir”
şeklinde ifadeler mevcuttur. İslam
inancına göre de Adem ile Havva,
“Hayat Ağacı”’nın meyvelerini yedik-
leri için cennetten kovulmuşlardır.
Bu öykü tek tanrılı dinlerin hemen
tümünde vardır ve Hayat Ağacı’nın
meyvelerini yiyen Adem ile Havva,
dolayısıyla da insanoğlu ölümsüzlük
hakkını kaybetmiş ve ölümsüzlük
otunun peşine düşmüştür. Adem ile
Havva’ya Hayat Ağacı’nın meyvesini
sunan yılan da, Gılgamış’tan Lokman
Hekim’e ölümsüzlüğü arayan, insanı
engelleyen hayvan ve ölümsüzlük
Birgi’nin
taşta açan çiçekleri
Yard.Doç.Dr. Ertan DAŞ
Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölümü
MAKALE
Karaoğlu Camii Haziresinden bir görüntü ve
bir örnek (üstte).
Ulu Camii Haziresi’nden
Beylikler Dönemi mezar taşı (altta).
1...,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39 42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,...84
Powered by FlippingBook